16 Temmuz 2018 17:36

Öğrencileri geliştirmeyen eğitimin 'yeterlilik sınavı'

'Bu süreçte yaşadıklarımla birlikte sınav sisteminin hiçbir zaman biz emekçi çocuklarının yanında adil bir şekilde yer almadığını çok net gözlemledim'

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Başak YİĞİT
Adana

Mantık ve soruyu kavrama gibi kendi sistemleriyle çelişen ve umutlarımızı kıran, sistemin bize ezberciliği dayattığı bir sınavı geride bıraktık.

Özellikle "TYT'de sorulara cevap vermemizi istiyorlar ama biz daha sordukları soruları bile anlayamıyoruz" gibi pek çok duyumlar aldım ve sadece öğrencilerde değil öğretmen olup sınava giren kişilerin de aynı görüşte olduğunu gördüm. Onlar da eğitim sisteminin yetersiz ve öğrencileri geliştirmeyen bir sistem olduğu görüşündeler.

Her ne kadar “çalışan yapar” algısı olsa da bize yönelttikleri sistemle bizim karşımıza getirdikleri soruların birbirinden alakasız oluşu, emeklerimizin karşılığını alamamamıza yol açıyor ve bu da bir yıl daha stres içinde olmamızla sonuçlanıyor.


Sınavlar gelip geçici kaygılar baki

Üniversite sınavlarına girmiş bir öğrenci
Ankara/Mamak

Geçtiğimiz dönem liseye geçiş sınavı olan TEOG’un aniden kaldırılmasının ardından gözler üniversite sınavlarının akıbetine çevrilmişti. Bir yandan hayli geciken açıklamaları beklerken bir yandan da içeriğini, adını bilmediğimiz bir sınava çalışıyorduk. Değişenin yalnızca sınavın isminin olmadığını öngörüyorduk, yapılan açıklamalarla birlikte bunu daha iyi sezebilmiş olduk. Bu sınava hazırlanırken çok daha farklı olacağı yönünde hep uyarıldık. Mart ayında girilecek sınavı da Haziran ayına taşımak biz öğrenciler için çok büyük bir avantaj hâlini almıştı fakat fark etmemişti; çünkü örnek kitapçık yayınlanacağı aydan 3 ay sonra yayımlanmış ve yine aynı hesaba çıkmıştı. Bizi zorunlu kılan, boyun eğdiren eğitim sistemi tam derin bir nefes alacakken sınavı “seçim nedeniyle” 1 hafta sonraya erteledi. “Ertelenme süreci her ne kadar uzun olursa o kadar daha fazla soru çözerim.” diye düşünen arkadaşlarımız olduğu gibi “Bizlere söz hakkı bile tanınmadan, tek başına, ağzından çıkan tek söze bakıldığının bir kanıtıdır bu.” diyerek isyan eden arkadaşlarımız da vardı.

'DİPLOMAYI ALIP İŞSİZLİK ORANINI ARTIRIYORUZ'

Ülkemizde aldığımız eğitimin nitelik bakımından çok zengin olmadığı konusunda sanıyorum hemfikiriz. Bir de bizimle aynı yarışta olan fakat kulvar farkımızın olduğu hem özel okulda okuyan hem özel ders alan hem de geleceğini garantilemiş, kaygılanmadan yarışı bitirmeye ramak kalmış “rakiplerimiz” var. Biz ise devlet okullarında gördüğümüz niteliksiz diye tanımladığımız derslerimizle, üstümüzde istedikleri kıyafet olmadan derse almayan hocalarımızla uğraşırken aslında ne aynı seviyede ne de aynı koşullar altında bu sınava giriyoruz. Tamamen parası olanın kazandığı, parası olanın okuduğu veya okumasa bile işinin hazır konumda olduğu bir düzen içerisinde bizler ne kadar çabalarsak çabalayalım diplomayı alıp işsizlik oranını daha da artırıyoruz.

Biz öğrenciler 12 senelik aldığımız eğitimi; hayatımızın dönüm noktası olan bu sınavı son 1 yıla sığdırarak, dershanelerde, kurslarda, özel derslerde kafamızı kaldırmadan, ezberci eğitime zorunlu tutulup kendimizi adeta yaşamdan soyutlar hâle gelerek sınava girdik. Sınavların geçmiş olmasına rağmen yeni sistemle birlikte değişen puanlama sistemi ile yeni kaygılarımız bizi beklemekte.


ÖSYM bizimle dalga geçmiş

Anadolu Lisesi’nden bir kadın öğrenci
Kayseri

Liselere ve üniversitelere geçiş sınavları her zaman öğrenciler için bir kâbus olmuştur. Bir de bunun üzerine nasıl olacağını bilmediğimiz yeni sınav sistemi olunca, sınava hazırlandığım süreç sıkıntılı geçti. Bu süreci olabildiğince, okuldaki arkadaşlarımla birlikte bütün sosyal aktivitelerimizi kısıtlayarak tamamladık. Sınavdan önce ÖSYM’nin açıkladığı kitapçık bizlere örnek teşkil eder diye düşünmüştük ama sınava girince kitapçıktaki sorular ile sınavdaki sorular arasında dağlar kadar fark olduğunu gördük. Sınav esnasında soruları gördüğümde, ÖSYM bizimle bildiğin dalga geçmiş, dedim içimden.

BU DÜZENDE İYİ BÖLÜM DE KAZANSAN İŞSİZSİN

Genç işsiz sayısının her geçen gün arttığı ülkemizde ailemiz ve çevremizdekilerin dediğine göre tek çıkış yolumuz, iyi bir üniversitede geleceği olan bir bölüm kazanıp okumakmış! Ben, kazanıp okusak bile bu sistem böyle devam ettiği sürece rahatlıkla iş bulabileceğimizi düşünmüyorum. Hatırlarsınız genç bir öğretmen arkadaşımız atanamadığı için fabrikada çalışırken iş cinayetine kurban gitmişti.

Bu süreçte yaşadıklarımla birlikte sınav sisteminin hiçbir zaman biz emekçi çocuklarının yanında adil bir şekilde yer almadığını çok net gözlemledim.

ÖNCEKİ HABER

Düzen böyle gittikçe oh çekmek mümkün değil

SONRAKİ HABER

Yaz aylarıyla başa çıkma rehberi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa