DDK'nin yetkileri genişletildi, sendika ve meslek örgütleri tepkili
Konfederasyon ve meslek örgütü temsilcilerinden kararname yorumu: Amaç işçi ve emekçilerin mücadelesini engellemek.
Fotoğraf: Onur Yurtsever
Devlet Denetleme Kurulunun (DDK) yetkilerini genişleterek sendika ve meslek örgütlerini Cumhurbaşkanlığı vesayetine sokan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine tepki geldi. Evrensel'e konuşan konfederasyon ve meslek örgütü temsilcileri, kararnamenin emek ve meslek örgütlerini keyfi bir şekilde cezalandırılacağı amacını taşıdığını söyledi. Temsilciler, “Bu işçi ve emekçiler üzerinde baskı anlamına da geliyor” dedi.
KARARNAMEDE NELER VAR?
* 5 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle (CBK) Devlet Denetleme Kuruluna (DDK) verilen yetkiye göre DDK, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile bunlara bağlı ve ilgili kuruluşları, meslek örgütlerini ve işçi ve işveren örgütlerini, dernekleri ve vakıfları denetleyebilecek.
* Kararnameye göre doğrudan cumhurbaşkanına bağlı ve onun talimatıyla çalışacak olan DDK, sendika, meslek örgütü, vakıf ve derneklerde her türlü idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme yapabilecek.
* Kurul ayrıca cumhurbaşkanı tarafından verilecek ‘diğer işleri’ yapmakla yükümlü olacak.
*Kurul denetleyeceği kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi (gizli veya açık) hiçbir sınırlamaya tabii olmaksızın isteyebilecek.
* Denetlenen kuruluş bu bilgi ve belgeleri istenen yere getirmekle yükümlü olacak.
* DDK, her kademe ve rütbedeki görevli için görevden uzaklaştırma tedbiri uygulayabilecek ve görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanmasını yetkili makamlardan isteyebilecek.
DİSK GENEL BAŞKANI ARZU ÇERKEZOĞLU KARARNAMENİN NE GETİRİP, NE GÖTÜRDÜĞÜNÜ AÇIKLAMIŞTI
‘12 EYLÜL HUKUKUNA GERİ DÖNÜLMÜŞ OLDU’
24 Haziran sonrası yeni rejimle birlikte keyfi uygulamaların artarak devam ettiğini dile getiren Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bu süreç Asgari Ücret Tespit Komisyonunun doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıyla başladı. Önemli bir ikinci adım da Devlet Denetleme Kurulunun yetkilerinin genişletilmesi, DDK yoluyla cumhurbaşkanına sendikaların yöneticilerini görevden almaya kadar varan geniş yetkilerin tanınması oldu. Açıkçası DDK’ye 12 Eylül dönemindeki gibi son derece geniş yetkiler verilmiş oldu. Yayımlanan kararnameyle cumhurbaşkanına bağlı ve onun talimatıyla çalışacak olan DDK, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını, sendikaları, meslek örgütlerini en geniş bir şekilde denetleyebilecek” dedi.
‘HUKUKİ AÇIDAN DA SORUNLU’
Bunun Anayasa’ya, ILO sözleşmesine ve sendikalar yasasına aykırı olduğunu dile getiren Çerkezoğlu, “Anayasa’nın 104 maddesinde Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine ilişkin bir sınırlama getirildi. Açıkça yasayla düzenlenmiş olan konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz denildi. Dolayısıyla sendikaların denetimi yasayla düzenlenmiş olan bir husustur. İkincisi ILO’nun 87 sayılı sözleşmesindeki sendika hakkının korunmasına ilişkin hükümler var. Türkiye’nin imza attığı bu sözleşmeye de aykırı. Üçüncüsü sendikalar yasasına da aykırı. Böyle baktığımızda da mevcut hukuksal çerçevede de çok ciddi sorunlar içeren bir düzenleme. Altını çizmek istediğim şey bu kararnameyle 12 Eylül hukukuna geri dönülmüş oldu. Sendikalar mali, idari, siyasi her yönden denetlenebilecek” diye konuştu.
Sendikaların dünyanın her yerinde bağımsız işçi örgütleri olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, “İşçi sınıfının hak ve çıkarlarını koruyan demokratik örgütlerdir. Dolayısıyla sendikaların doğrudan siyasi iradeye, cumhurbaşkanına bağlanması, onun bürosu gibi görülmesi asla kabul edilemez. Bu düzenleme geri alınmalıdır” dedi.
'MÜCADELENİN ÖNÜNÜ KESMEK İSTİYORLAR'
Sendikaların ve konfederasyonların kimler tarafından denetleneceğinin sendikalar yasasında açıkça ifade edildiğini belirten Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Üyeler tarafından seçilmiş denetleme kurulu ve bağımsız bir mali müşavir tarafından denetleniyor. Her yıl Çalışma Bakanlığına gelir giderleriyle ilgili bilgi veriyorlar” dedi. Buradaki amacın emek meslek örgütlerinin ve sendikaların, toplumsal sorunlarla, sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili göstermiş oldukları refleksleri sınırlandırmaya yönelik bir baskı mekanizması olduğunu dile getiren Bozgeyik, “Önümüzdeki dönem yeni kabinenin yürüteceği politikaya itiraz eden, mücadele eden, anayasal haklarını kullanan hem sendika ve konfederasyonlara hem de demokratik kitle örgütlerine gözdağı mesajı anlamına geliyor. Bu düzenleme kabul edilemez. KESK olarak buna karşı mücadele edeceğiz. Gerekli hukuksal mücadelemizi de yürüteceğiz” diye konuştu.
DDK’ye bu yetkilerin verilmesinin meslek örgütlerinin ve sendikaların üyeleri üzerinde de baskı olacağı anlamına geldiğini vurgulayan Bozgeyik, “İşçilerin emekçilerin örgütlenmesinin, emekleri için mücadele etmelerinin önünün kesileceği bir uygulama olarak değerlendiriyoruz. Bu kararın emekçilere bir biat etme anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Bu yıllar sonra 12 Eylül hukukuna geri dönülmesi olarak değerlendirilebilir” dedi.
'DÜZENLEMELER MESLEK ÖRGÜTLERİNİ ‘CEZALANDIRICI’ NİTELİKTE'
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Emin Koramaz, meslek kuruluşlarını baskı altına alacak düzenlemeler yapıldığını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin hem Anayasa değişikliklerinin içeriğini hem de 700 ve 703 sayılı KHK’lerdeki değişiklikleri çok aşan geniş bir kapsama sahip olduğuna dikkat çeken Koramaz, 28 maddeden oluşan 5 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile DDK Kanunu’nda belirtilen görev ve yetkilerin ilgili kanunu aşan bir şekilde genişletildiğini ifade etti.
'CEZALANDIRMAYA YÖNELİK'
Koramaz, “İdari soruşturma” hususunun “her türlü idari soruşturma” olarak genişletildiğini, kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerk yerinden yönetim kuruluşu olma özelliğinin görmezden gelindiğini ve yargı alanına giren “görevden uzaklaştırma”nın DDK’nin görev ve yetkisi kapsamına alındığını belirtti. Koramaz, Anayasa değişikliği referandumunda yer almayan cezalandırıcı hususların da “fiili hukukta” yer almaya başladığını ifade etti. Koramaz açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bu noktada bu düzenlemenin cumhurbaşkanına bağlı Devlet Denetleme Kurulunun ‘inceleme ve denetim’ işlevini aştığını, kurulun yargının yerine geçtiğini, emek ve meslek örgütlerini kendi ‘özel ve keyfi ceza hukukuna’ tabii kılmaya yönelik olduğu açıklıkla görülebilmektedir.”
'MESLEK ÖRGÜTLERİNİ DIŞLAYAN, RANT ODAKLI'
Düzenlemenin emek ve meslek örgütlerini otoriter hiyerarşik vesayet altına sokmaya yönelik cezalandırıcı bir düzenleme olduğunu vurgulayan Koramaz, “Bakanlıklar ile bağlı, ilgili, ilişkili kuruluşların bünyelerinde kurulan ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da dahil olduğu danışma kurulu, genel kurul, konsey vb. yapılardan TMMOB ve bağlı odalarının katılımı dışlanmış ve meslek alanlarımızla ilgili birçok kanunda rant esaslı düzenlemeler yapılmıştır” dedi.
'CUMHURBAŞKANI MECLİSİN KANUN YAPMA YETKİSİNİ KULLANIYOR'
Koramaz kanun ile düzenlenmesi gereken konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacağına dikkat çekerek, 5 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve birçok düzenlemenin, cumhurbaşkanının Meclisin kanun yapma yetkisini kullandığını gösterdiğini kaydetti. Koramaz, “TBMM’yi etkisiz kılacak bütün düzenlemelere karşın Meclisi ‘kanun yapma’ yetkisine sahip çıkmaya, emek ve meslek örgütlerini ve bütün demokratik kamuoyunu dayanışmaya çağırıyoruz” dedi. Koramaz açıklamada, emek ve meslek örgütlerine yönelik düzenlemelerin kamu yararını, kamusal üretim hizmet ve denetim gerekliliklerini, bu yöndeki Anayasal örgütlenmeleri ve toplumsal muhalefeti etkisizleştirme, tasfiye etme ve cezalandırmaya yönelik olduğunu ifade etti.
'HALK SAĞLIĞI İÇİN DE HEKİM HAKLARI İÇİN DE SIKINTILI'
Bu kararnamenin meslek odalarının, sendikaların ve muhalefet örgütlerinin toplum adına yürüttükleri mücadelenin, toplumun taleplerini, haklarını savunan faaliyetlerinin fiilen ortadan kalkması anlamına geldiğini belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2. Başkanı Ali Çerkezoğlu, “Bu örgütlerin yöneticilerinin seçilmiş bile olmayan atanmış bir bakan tarafından her an görevden alınabileceği ifade ediliyor. Bizlerin uygulamalarını eleştireceğimiz bakanlar tarafından görevden alınabilecek olmamız tam bir komedi. Demokratik bir ülkede, anayasanın, Anayasa Mahkemesinin olduğu bir ülkede bu olamaz. Bu durum demokrasi konusunda sıfırın altına gidişimizin bir göstergesi. Bu yeni dönemde cumhurbaşkanını, bakanları alkışlamayanların varlığını sürdüremeyeceği anlamına geliyor. Eleştirinin olmadığı rejimin adı demokrasi olamaz. Bizim özelimizde ise TTB üzerinde Demokles’in kılıcı sallandırılmak isteniyor. Hem halk sağlığı hem de hekimlerin hakları için ciddi sıkıntılar yaratacak. TTB olarak tüm bunlara rağmen hem toplum ve halk sağlığı hem de meslektaşlarımızın hakları için elimizde geleni yapmaya devam edeceğiz” dedi. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)