21 Temmuz 2018 22:39

Gariplikler ‘alemi’

Erdi Tütmez, 'Tayyipler Alemi' karikatürünün yer aldığı pankartı taşıyan ODTÜ'lü öğrencilerin tutuklanmasını yazdı.

Gariplikler ‘alemi’

Fotoğraf: Buse Vurdu/EVRENSEL

Erdi TÜTMEZ

Sıcak bir temmuz günü ODTÜ’lü gençler mezuniyet töreninde kafalarında kepler, ellerinde kendilerine ve ülkeye dair mesajlarla dolu pankartlarla yürüyordu. Gerçekten geleceğe dair kaygılar taşımasalar böyle şeylere belki de ihtiyaç duymayacaklardı ancak sorunların görülmesi için yaratıcı pankartlar hazırlamışlardı. Oldukça da ilgi çektiler, sosyal medyada pankartları dolaştı, dolaştırıldı. Ancak bu kadar şeyin içinde ‘tozlu raflar’dan çok zaman önce ‘ifadenin özgürlüğü’nün sınırlarını zorla aşabilmiş, ama yine de aşabilmiş bir karikatür ülke gündemindeydi. O karikatür 2005 yılında Penguen dergisinin kapağında yer almış bir karikatürdü. Derginin ‘Tayyipler Alemi’ kapağıyla dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, fil, zürafa, maymun, deve, kurbağa, yılan, inek ve ördek şeklinde resmedilmişti. Bunun üzerine Erdoğan Penguen’e 40 bin liralık manevi tazminat davası açmıştı ancak Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi davayı reddetmişti. Mahkeme karikatürün “ifade özgürlüğü” kapsamında olduğunu söylüyordu. Şimdi 13 yıl sonra o karikatürü taşıyan 4 üniversite öğrencisi cezaevinde... Buraya kadar durumun kendisi zaten yeterince ‘karikatürlük’ken sanki birileri bir yerlerden ‘Durun! daha yeni başlıyor’ diyordu ve filmin devamı için bizi Meclise götürüyordu...

‘HADİ BAKALIM NE YAPACAKSIN?'A ANINDA CEVAP

Salı günü Mecliste CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kürsüdeydi ve gündeminde ODTÜ’lü gençler vardı. Kılıçdaroğlu gençlerle dayanışmak için aynı karikatürü sosyal medya hesabından paylaşacağını söyledi ve “Sen eleştiriye tahammül edeceksin kardeşim, bak koydum Twitter hesabına hadi bakalım ne yapacaksın?​” dedi. Ve nitekim de saatler sonra bunu yaptı. Karikatürü paylaşırken Kılıçdaroğlu, “Eleştiriye ve mizaha tahammül edeceksin, etmelisin! Hapse atarak eleştirinin ve mizahın önüne geçemezsin.” notunu da düştü. Kılıçdaroğlu’nun ardından bazı CHP’li vekiller de karikatürü paylaştı. “Hadi bakalım ne yapacaksın?​” sorusu kısa sürede cevaplanıyordu ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, karikatürü paylaşan Kılıçdaroğlu hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla soruşturma başlatıldığını açıklıyordu. Sonrasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tayyipler Alemi” adlı karikatürü sosyal medyada paylaştıkları için 72 CHP milletvekili hakkında suç duyurusu yapıyordu. 

KARANFİL ELDEN ELE...

Birden ‘Derken karanfil elden ele’ hesabı, hepimiz bir büyük karikatürün içinde buluyorduk kendimizi. 2005’te ‘ifade özgürlüğü’ duvarını aşan karikatür, 2018’de eleştiri ve mizaha tahammülsüzlüğün duvarına çarpıyordu ve adeta yeni dönemin kodlarını da bize işaret etmekten geri kalmıyordu. Neydi bu yeni dönemin kodları? En ufak eleştiriye tahammülsüzlük, mizaha kötülükle karşılık verme, yaratılmak istenen korku iklimine teslim olmaya zorlama, ‘Hadi ne yapacaksın?​’ sorusuna yargısıyla, yürütmesiyle tek elden ‘Görürsün yapacağımı!’ diyerek cevap verme...
***
ODTÜ’lü gençlerin tutuklanmasından sonra başlayan süreç, karikatürü paylaşanlara dönük açılan soruşturmalarla devam ediyor ve çok açık görüldüğü üzere ifade ve düşünce özgürlüğü üzerine dönük baskıların bundan sonra da daha da artacağını gösteren emareler oldukça güçlü. Ama gerçekten karikatürler üzerinden, yeni dönemin ruhuna uygun bu had bildirme operasyonlarının tutmayacağı da aşikar...Çünkü mizahı da yasaklasanız, pankartları da yırtsanız, insanları düşüncelerinden dolayı cezalandırmayı da düşünseniz bu durumun önüne geçemezsiniz. 

DÜŞÜNCE SINIRLANDIRILABİLİR Mİ?

Tarihte bunun çokça örneği mevcut... En çarpıcılarından biri MÖ 399 yılından... Ünlü Atinalı filozof Sokrates’e dava açılıyordu ve tanrılara inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanıyordu... Ve ölüm cezasına çarptırılıyordu. Platon’un Sokrates’in Savunması adlı eserine göre Sokrates şöyle sesleniyordu: “Şimdi, ey beni mahkum edenler, size bir kehanetimi söylemek isterim. siz katillerime diyorum ki, ben göçtükten hemen sonra bana verdiğinizden çok daha ağır bir ceza kesinlikle sizi bekleyecek... insanları öldürmekle birilerini kötü yaşamınızı kınamaktan alıkoyabileceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz; onurlu ya da olanaklı bir kaçış yolu bu değildir; en kolay ve en asil yol başkalarını sakatlamak değil, kendinizi geliştirmektir.” Sokrates düşüncelerinden dolayı canından olsa da düşünceleri ölmedi ve yüzyıllar sonra hâlâ felsefeye yeni başlayan gençlere ilk derslerden biri olarak öğretiliyor.

Görüldüğü üzere ne ifade özgürlüğünün ne de insanoğlunun aklının sınırları dört duvar arasına; bir dudağın arasından çıkacak bir iki lafla sınırlandırılamaz. Bunu ne para cezalarıyla, ne parmak sallamayla, ne de dört duvar tehdidiyle, ne de ölümle sınırlandırabilirsiniz. O zaman Babazula’nın efsane şarkısı ‘Özgür ruh’un bir dizesiyle bitirelim: “Dört duvar arası kapanmaz ki sendeki özgür ruh!”

Evrensel'i Takip Et