TZOB, fındık rekoltesinde düşüş bekliyor
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, külleme hastalığı ve fındık kokarcası nedeniyle rekoltede düşüş beklendiğini açıkladı.
Fotoğraf: Pixabay
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Gıda ve Orman Bakanlığı’nın rekolte açıklamasının henüz yapılmadığını fakat külleme hastalığı ve fındık kokarcası nedeniyle fındık rekoltesinde düşüş beklendiğine dikkat çekti.
Bayraktar, Ağustos ayının ilk günlerinde başlayacak fındık hasadıyla ilgili yaptığı açıklamada, çiftçinin artan girdi fiyatları nedeniyle başta mazot olmak üzere girdilere erişimlerinin zorlaştığını belirterek “Maliyetler arttı. Rekoltedeki düşüşün fındıkta maliyeti daha da yükselteceğini tahmin ediyoruz” dedi.
Şemsi Bayraktar, fındığın hem ülke hem de Karadeniz bölgesi açısından vazgeçilmez ve ülkeye çok büyük miktarlarda döviz kazandıran bir ürün olduğunu belirtirken, 400 bin ailenin 706 bin hektar alanda dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini, dünya fındık ihracatının ise yüzde 75’ini karşıladığının altını çizdi.
Bayraktar, 2015-2016 sezonunda 2.3 milyar dolar, 2016-2017 sezonunda 1.9 milyar dolar, 2017-2018 sezonunun 1 Eylül-15 Temmuz arası döneminde ise 1.65 milyar dolar fındık ihraç edildiğini vurguladı ve şu bilgileri verdi:
♦ Doğrudan 400 bin aile üretici olarak, fındık nakliyesi, işlenmesi, ticareti ve işçiliğinden yüzbinlerce esnaf ailesi de fındığın yarattığı ekonomik değerden faydalanarak geçimini sağlıyor.
♦ Karadeniz Bölgesi ekonomisinin büyük bölümü fındığa dayalıdır. Ülkemiz de fındık üretimi ve ihracatında dünyada bir tekeldir. Yıllara göre değişmekle birlikte dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini, ihracatının ise yüzde 75’ini ülkemiz karşılıyor.-Buna rağmen, fındıkta satıcısı çok alıcısı çok az olan oligopol piyasa yapısı yüzünden fındık fiyatını ülkemiz belirleyemiyor. Arz talep kuralı fındık piyasasında işlemiyor. Ürün az olduğunda bile fiyatların yükselmediğini geçtiğimiz yıllarda gördük. 400 bin üreticimizin fındık fiyatında söz hakkı yok çünkü alivre satış var, lisanslı depolar yaygın olmadığı için emanet usulü var, ürün ihtisas borsaları yok.
♦ Alivre satış yoluyla daha fındığın rekoltesi ve maliyeti belli olmadan ihraç fiyatlarının belirlenmesi sürekli sorun oluşturuyor. Piyasada haksız rekabet ve tekelci bir ortam mevcut. Lisanslı depolar yaygın değil. Üreticimiz fındığını depolayamıyor, emanete veriyor. Emanete verilen fındık emanette kalmıyor, iç ve dış piyasaya sunuluyor. Ürün ihtisas borsaları olmadığı için ürün senedine karşılık kredi kullanamıyor. Borçları nedeniyle üreticimiz, fındığını arz talebe göre değil, hasattan hemen sonra satmak zorunda kalıyor.
TMO PİYASADA YER ALMALI
Üreticinin kaderinin alıcıya ve ithalatçıya bağlı kaldığına dikkati çeken Bayraktar, çözüme yönelik olarak şöyle konuştu: “Fındıkta fiyat sorununun çözülmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) piyasada olmasından başta çare yok. Fındıkta fiyat ve üretici gelirinde istikrar sağlanması için TMO piyasada yer almalı, ürün ihtisas borsaları ve bu kapsamda fiyatın ülkemizde belirlenmesi için fındık borsası kurulmalı, lisanslı depolar yaygınlaştırılmalıdır. Fındıkta ürün ihtisas borsalarıyla çiftçilerimizin ürün senedine karşılık sıfır faizli kredi alması sağlanmalıdır. Alivre satışlara ve emanet usulüne bir son verilmelidir. TMO’nun yükselen enflasyon, maliyetler ve üretici refahını göz önünde bulundurarak fiyat açıklaması gerekiyor. Üreticimiz daha fazla desteklenmelidir. TMO, yüksek kesimlerde de fındık alımı için geçici alım merkezi oluşturmalı, müdahil kurum olarak piyasada etkin ve hızlı alım gerçekleştirmelidir.”
Özellikle Doğu Karadeniz’de fındıkta verim düşüklüğünün önemli bir sorun halini aldığını vurgulayan Bayraktar, verimin arttırılması için, ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerin sökülerek yerlerine yeni bahçelerin oluşturulmasının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından proje dahilinde desteklenmesi zorunluluğu bulunduğunu vurguladı. (Ankara/DHA)
‘FINDIKTA BELİRSİZLİK KASITLI OLARAK SÜRDÜRÜLÜYOR’
Emek Partisi Altınordu İlçe Başkanı Yusuf Kaya, fındık rekoltesi için açıklanacak oranın gerçekle örtüşmeyeceğini aktararak fındıkların dökülmeye başladığını söyledi.
Her yıl da aynı senaryonun sahnelendiğini vurgulayan Kaya, “Fındıkta temel politika serbest pazar oldu. Üretici hasada başlayacak. Fiyat ve alım konusunda belirsizlik var. Her yıl aynısı oluyor. Üreticinin emeğini ve ürününü ucuza almak için akbaba gibi bekliyorlar” dedi.
REKOLTE AZ DA OLSA FİYAT YOK
Rekolte için arazinin gezilmesinden sonra fındıkların dökülmesinin artığı gerçeğini herkes biliyor. Rekolte çalışması, üreticiyi baskılamanın aracı haline geldi. Ancak biliyoruz ki, tarım politikaları tekellerin çıkarına göre belirlendiği için rekolte az da olsa çok da olsa fark etmiyor, fındık fiyatı maliyetinin altında oluyor. Düdüğü yabancı ve yerli fındık tekelleri öttürtüyor, fiyatı onlar belirliyor; devlet de seyrediyor. Hatta onlar için saha temizliği yapıyor. Her zaman söylediğimiz gibi fındık fiyatının belirlenmesinin yasal kuralı olmadığı sürece üreticinin mağduriyeti devam eder” dedi.
KAPİTALİST KURALLAR İŞLİYOR
Tarımda yasaların kapitalist kuralların sistemleşmesi için çıkarıldığını belirten Kaya, serbest pazar uygulamasının en belirgin gösterge olduğunu söyledi. Kaya açıklamasında, “Hükümetler özellikle 2000 yılında başlayarak bugüne kadar hep yerli ve yabancı tekeller çıkarına yasa çıkardı. Kapitalist kuralların uygulanmasının yolarını açtılar. Uygulanan politikalar değişmediği sürece tarım alanları şirketlerin eline geçecek. Yakın zaman sonra sözleşmeli tarım başlatılacak” dedi.
TEKELLEŞMEYE KARŞI SENDİKA VE KOOPERATİF
Fındıkta yaşanan sorunların çözümsüz olmadığını belirten Kaya, “Kapitalist tarım tekelleri çıkarları için bir araya gelmişler, örgütlüler. Siyasete de egemenler. Üretici köylüler örgütlü güçlerini gösteremedikleri sürece sistem değişmeyecek. Kapitalist kuralların egemenliğinde daha fazla yoksullaşmamak için öncelikle üretici köylülerin de bir araya gelip örgütlenmeleri gerekir. Bu zamana kadar ‘istemekle-beklemekle’ beklentiler gerçekleşmedi. Temel politika kooperatifleşmek olduğu için örgütlenip ürünümüze ve emeğimize sahip çıkmak zorundayız. Üreticilerin örgütlenmesinin, emeğinin ve ürününün güvencesi demokratik halk iktidarıdır” dedi. (Ordu/EVRENSEL)