'Nükleer santral ile asıl amaç silah gücü elde etmek'
Akkuyu nükleer çalışmalarını değerlendiren Dr. Ful Uğurhan, Türkiye’nin nükleer santral ile silah gücü de elde etmek istediğini vurguladı.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/EVRENSEL
Barış ÇOBAN
Mersin
Mersin’in Gülnar ilçesinde bulunan Büyükeceli kasabası halkı uzun süredir nükleer santral tedirginliği yaşıyor. Akkuyu mevkiinde temelleri atılan nükleer santralle ilgili Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Üyesi Dr. Ful Uğurhan ile konuştuk. Bir dönem Mersin Tabip Odası başkanlığı da yapan Uğurhan, Türkiye’nin nükleer santral ile enerjinin yanı sıra silah gücü de elde etmek istediğine dikkat çekti. Dolar karşısında Türkiye ekonomisinin kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Uğurhan, üretilecek enerjinin Türkiye’ye pahalıya mal olacağını da söyledi.
Mersin Akkuyu’da yapımı süren nükleer santral ile ilgili gazetemize konuşan Dr. Ful Uğurhan, nükleer santralin hiçbir olumlu tarafının olmadığını belirterek enerji elde edebilmek için nükleer enerjiye gereksinim olmadığını ifade etti. Nükleer santral ile enerji üretmenin çok riskli bir elektrik üretim şekli olduğuna vurgu yapan Uğurhan, bu değerlendirmede bulundu: “1954 yılında ilk santral yapılmış, üzerinden yaklaşık 63 yıl geçmiş ve bu 63 yılda 3 tane büyük felakete varan kaza gerçekleşmiş. Bu kazaların etkisini hafifletemediğimiz gibi, etki her geçen gün daha da artıyor ve ne yazık ki nasıl başa çıkabileceğimizi de henüz bilmiyoruz. Bir kere kaza riski var. Bir de nükleer santralin atmosfere ve denize bıraktığı radyoaktif maddeler ve bu radyoaktif maddelerin insan bedenine ya da diğer canlıların bedenine girmesi sonucu oluşacak hasarlar var. Hem kaza riski hem de radyoaktif madde atıklarının doğaya, insan ve diğer canlıların bedenine zarar vereceğini düşünüyoruz.”
ASIL AMAÇLARI...
Teknoloji ilerledikçe, enerjiye olan bağımlılığımızın daha da azaldığına dikkat çeken Uğurhan, çağımızda nükleer santralle enerji üretme çabasının akıl dışı olduğunu ifade etti. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın hiçbir yerinin nükleer santral için uygun olmadığını söyleyen Uğurhan, Çernobil ve Fukuşima felaketlerine işaret ederek, “Oraların da uygun bölge olduğunu söylemişlerdi ama ne oldu? Atmosfere yayılan zehirli bulutlar gelip Karadeniz bölgesini ve Avrupa’nın büyük bir bölümünü zehirledi” diye konuştu.
AKKUYU, NÜKLEER İÇİN TEHLİKELİ BİR BÖLGE
Nükleer santralin ilk kullanım amacının nükleer silah elde etmek olduğuna dikkat çeken Uğurhan, “İlk nükleer silahları ürettikleri sırada açığa çok fazla enerji çıktı. Bu enerjiden elektrik üretildi. Aslında bizim yetkililerimizin de asıl amacı askeri güç elde etmek. Nükleer santralleri askeri güç elde etmek için kullanıyorlar. Yani halkı umursadıkları falan yok!” ifadelerini kullandı.
Yaptıkları araştırmalarda Akkuyu’nun nükleer santral için uygun bir bölge olmadığını dile getiren Dr. Ful Uğurhan, şu uyarıcı bilgiyi paylaştı: “Akkuyu’nun Akdeniz gibi kapalı bir havza içinde bulunması, deniz suyunun çok sıcak olması, jeolojik yapısının uygun olmaması ve santralin deprem bölgesine kurulması yanı sıra turizm ve sebze-meyve ihracatının zarar görme ihtimali elbette büyük tehlike içeriyor.”
‘TEMELİN ATILMASI BİTECEĞİ ANLAMINA GELMİYOR’
Dr. Ful Uğurhan ile Rusya-Türkiye arasında devam eden Akkuyu anlaşmalarını ve NKP’nin sürece dair eylem planının da konuştuk. Suriye’de yaşanan savaş yüzünden Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin zaman, zaman kesintiye uğradığını söyleyen Uğurhan, “Ancak 20 milyar dolara mal olacak bir nükleer santral söz konusu olunca durum değişiyor” diyerek şu değerlendirmede bulundu: “Ne de olsa kilovat saatini 12.35 dolar sentten alma sözü vermiş bir Türkiye var! Son kararname ile atıkların Türkiye’de kalacağı garantisi de verilmiş. Rusya, santral yapımı bittikten sonra, üreteceği malı almaya garanti eden bir ülkeyle görüşmeleri sürdürmek isteyecektir haliyle. Dolardaki artışı düşündüğümüzde Türkiye ekonomisi bu kadar yüksek fiyattan elektriği nasıl alacak? Bu büyük bir muamma.”
Nükleer santralin ilk reaktör temelinin 3 Nisan 2018 tarihinde Ankara’dan atıldığını da belirten Uğurhan, sürecin adeta bir oldubittiye getirildiğine vurgu yaparak, “İnşaat lisansı olmayan, yer lisansı ve ÇED olumlu raporu iptali davaları halen mahkemelerde sürmekte olan santral için bütün işlemler aceleye tamamlandı. Buralara inşaat lisansı verildi! Ama yine de davaları açan taraflar mahkeme kararlarını temyiz etti. Yani halen hukuksal süreç devam ediyor. Temelin atıldığı gün Mersin’de nükleer karşıtları olarak Akkuyu’ya gitmek istedik ancak kolluk güçleri tarafından akıl almayacak engellemelerle karşılaştık. Sonuçta temelin atılması, inşaatın tamamlanacağı anlamına gelmiyor” dedi.
'İŞ VAADİ BEKLENTİYİ UZUN SÜRE KARŞILAMAZ'
Mersin’de halkın büyük çoğunluğunun nükleer santral istemediğini dile getiren Dr. Uğurhan, “Ama ülkemizde yaşanan yoğun baskılar nedeniyle insanlar bu görüşlerini kitlesel olarak dile getiremiyorlar. Şu dönemde yapılacak en doğru iş; gençlere ve çocuklara nükleer santralin yaratabileceği olumsuzlukları aktarmak; kamuoyunu bilinçlendirmeyi sürdürmek” diye konuştu.
Nükleer santral yapımını gündeme getiren şirketlerin istihdam vaatlerini ileri sürerek bölge halkı üzerinde kırılma yaratmaya çalıştıklarına da dikkat çeken Uğurhan, “Ancak verilecek işlerin kısa süreli ve niteliksiz işler olacağı görüldüğünde, bunun nükleer karşıtı harekette ciddi bir kırılma yaratacak etkisi olduğunu düşünmüyorum” dedi.