HABAŞ’ta eriyik demir işçilerin üzerine döküldü: 1 işçi öldü
İzmir Aliağa'da her ay ortalama 25 iş kazasının yaşandığı HABAŞ fabrikasındaki patlamada 5 işçi yaralandı. Yaralı işçilerden biri yaşamını yitirdi.
HABAŞ | Fotoğraf: Evrensel (Temsili görsel)
Turan KARA
İzmir
İzmir Aliağa’da bulunan HABAŞ Demir Çelik fabrikasında 26 Temmuz Perşembe günü sabaha karşı meydana gelen patlamada 5 işçi yaralandı. İşçilerden biri 3 Ağustos'ta yaşamını yitirdi.
Her ay ortalama 25 iş kazasının yaşandığı HABAŞ Demir Çelik fabrikasında 26 Temmuz'da sabaha karşı saat 04.00 sıralarında patlama yaşandı. Patlamanın, işçilerin kırılan elektrotları çıkarmak için ocak kapağının üzerine çıkarak, elektrotları vince bağladığı sırada yaşadığı öğrenildi. İşçilerin verdiği bilgiye göre, dökümlere kadar her yana saçılan 1600 ila 2000 derece arasındaki eriyik demir, 5 işçiyi yaraladı.
BİR İŞÇİ YAŞAM MÜCADELESİNİ KAYBETTİ
Yaralı işçilerden 29 yaşındaki Evren Erik, 3 Ağusto günü sabaha karşı tedavi gördüğü Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Tedavi Merkezinde dün sabaha karşı yaşamını yitirdi. Erik’in cenazesi ikamet ettiği Bergama’nın Gaylan köyünde bugün toprağa veriliyor.
Tedavisine Ege Üniversitesi Hastanesinde devam edilen HABAŞ Vardiya Amiri Mevlüt Şimşek’in durumunun ağır olduğu, Mehmet Demir’in ise durumunun stabil olduğu bilgisine ulaşıldı.
Olayın hemen ardından Evrensel'e konuşan bir işçi, “Elektrot kırılması sık yaşanan bir kaza, genelde hurda kaynaklı kırılıyor ve elektrot kırılınca değiştirilir ama ilk defa patlama oldu” dedi.
Fabrikada örgütlü Türk Metal’in Aliağa Temsilcisi Ali Ekber Tali ise “Sebebinin ne olduğunu bilmiyoruz ancak araştırıyoruz, takipçisiyiz. Ege Üniversitesi Hastanesinde 2 işçi arkadaşımız var, onların durumları ile ilgili bilgi edinmeye çalışıyoruz. İş güvenliği ve teknikle ilgilenen arkadaşlarımız da fabrikada. Sebebi öğrenmeye çalışıyoruz” dedi.
LİSTELERDE BİRİNCİ SIRADA
2002 yılında ücretleri yüzde 60 oranında düşüren, 2008 krizinden sonra da hiçbir ücret artışı yapmayan, işçi sayısını azaltarak üretimini artıran HABAŞ, 3 sene önce 50 bin metrekareye sac haddehanesi kurdu, geçtiğimiz sene de 150 tonluk EAO kurarak üretim kapasitesini artırdı. Kendi elektriğini üreten fabrikada ayrıca beklemekte olan bir elektrik santrali projesi bulunuyor.
Türkiye’nin en çok üreten ve en çok kazanan fabrikalarından biri olan HABAŞ, yıllık 3 milyon ton üretim kapasitesine sahip. 2017’de üretim ve ihracatta ilk sırada olan şirket ayrıca 2017 yılının en çok teşvik alan firmaları içerisinde de ilk sırada.
Sınai ve tıbbi gazlar, çelik, elektrik enerjisi, ağır makine, tüp ve kriyojenik tank üretimleri yapan HABAŞ, aynı zamanda ülkenin en büyük sınai ve tıbbi gaz üreticisi, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve sıkıştırılmış doğal gaz (CNG) dağıtıcısı pozisyonunda. Deniz terminalleri, depolama ve dolum tesisleri, LPG gemisi, geniş bayi ağı ile HABAŞ, LPG sektörünün tekellerinden birisi. 2017 yılında sadece kimya sektöründeki yenileme faaliyetleri için 163 milyon liralık teşvik aldı. Emek gücü sömürüsünde de lider olan, işçilere neredeyse hiçbir sosyal hak vermeyen ve sosyal yaşamlarını ellerinden alan, iş cinayetleri ile meşhur HABAŞ’ın 2017’de tüm ürünlerde en çok ihracat ve inşaat çeliği ve filmaşin ihracatı kategorisinde 1. sırada yer alıyor. HABAŞ, sıcak yassı ihracatı kategorisinde 2. büyük ölçek en çok ihracat artışı kategorisinde ise 4. sırada yer alıyor.
İŞÇİLER TAM DONANIMLI HASTANE DİYOR AMA...
İzmir’de kapsamlı bir yanık hastanesinin olmaması, özellikle bu gibi kaza durumlarında büyük sorun haline geliyor. Kimi kazalarda işçilerin hayatına mal olan bu sorunun çözümü için işçiler ve sendikalar ne kadar ısrar etse de görmezden geliniyor. 7 demir çelik fabrikası/haddane olan bölgede 10 bine yakın işçi çalışıyor ve gün geçtikçe çelikhanesi bulunan 5 demir çelik fabrikasında, yanıklı kazaların oluşma sıklığı her geçen gün artıyor. İşçiler ambulanslarla İzmir’in öbür yakasında bulunan yaklaşık 80 kilometre uzaklıktaki, Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülüyor. Çünkü İzmir’de yanık ünitesi olan başka hastane bulunmuyor.
AKP İzmir Milletvekili Hamza Dağ ise Aliağa’ya tam donanımlı, yanık ünitesi olan bir hastane talebini görmezden gelirken, ağır sanayi bölgesine acil servis kurulacağını ‘müjdeliyor.’
İHMALLERİN SONU YOK
Patlamanın yaşandığı 3. ocak denilen 150 tonluk ocakta geçen sene de kurulum sırasında kaza yaşanmış ve 6 işçi yaralanmıştı. İşçilerin anlattıklarına göre sadece fabrika çelikhanesinde aylık kaza istatistiği ortalama 2-3 günlük istirahatler içeren hafif yaralanmalar şeklinde 20-25’i buluyor. Bu rakam işçi temsilcileri tarafından dile getiriliyor ancak büyük bir vurdumduymazlık ve umursamazlık var. Öyle ki ölümlü veya sakatlanmalı kazalar dışındakiler kaza sayılmıyor ve çoğu büyük kaza da iş kazası gösterilmiyor.
İşçiler 150 tonluk büyük ocağın şarja alındığında çelikhanede sarsılmalar, vinçte sallanmalar yaratacak şekilde etki yarattığını, pek çoğunda tedirginlik olduğunu anlatıyor. HABAŞ’ta her bir ocağın döküm zamanı zamanla 50-55 dakikadan 35-40 dakikaya indirilmiş durumda. Ancak bu teknolojik yenileme ve bakımlarla değil neredeyse tamamı emek gücüyle yapılır halde. İşçiler kendilerinden neredeyse 30 dakikada bir döküm istenildiğini anlatıyor. Günde 99 döküm aldıklarını, ama yönetimin 100’e çıkarmaları istediğini söylüyorlar.
Ayrıca bütün bu üretimi belli sayıda işçi her gün 16 saat çalışarak yapıyor. İşçilerin anlattığına göre fabrika gerçek işçi kapasitesinin yüzde 35 altında çalışıyor. Pek çok işçinin kol ve bacaklarında yanıklar mevcut. Yönetim çalışacak işçi bulamıyoruz açıklaması yaparken yeni gelen işçiler var olan tempoya ayak uydurmakta zorlanıyor. Düzenli bakımlar ya kısa sürede acele ile yapılıyor ya da üretim durmadan arıza giderilerek çözüm bulunmaya çalışılıyor.
İşçi sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulmuyor, uyaran işçiler işinden oluyor. İşçileri ve sendikaları ciddiye alan bir kurum yok. Yerel idareciler üretimin devamını sağlamaya çabalıyor. İşçilere kaza sonrası adli ve idari yardım edecek kurum bulunmuyor, mahkemeye çıkmadan anlaşma sağlanıyor. İşçilerde “Nasıl olsa ceza almazlar” kanısı hakim. Sendikalar işçi sağlığı konusunu mücadele meselesi yapmıyor, gerek işyeri mücadelesi gerek kamuoyu çalışması yapmıyor. Ağır sanayi bölgesinde bulunan şirketler barınma, beslenme, dinlenme kısmını işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olarak görmüyor.
HİLEYLE TAŞERON TESPİTİ
Çalışma Bakanlığı müfettişleri sene başında fabrikada inceleme başlatmış, özellikle haddehanelerde müdürlere ait şirketlerde taşeron çalıştırıldığını ve bunun hileyle yapıldığını tespit ederek şirketi uyarmıştı. Saç haddenesinde ve 3 çubuk haddehanesinde yaklaşık 400 işçi kadroya alındı. İşçiler Genel Müdür Haşim Ayten’in daha fazla işçinin kadrolu olmasını engellediğini ve sendikaya geçmelerine müsaade etmediğini söylüyor. Kadroya alınmayan işçilerin üretim kısmı yerine nakliye kısmında çalışıyor gösterildiğini söyleyen işçiler bu durumdaki arkadaşlarının vinçlerde çalıştığını ve üretime bağlı olduklarını söylüyor. Fabrikada hâlâ çok sayıda taşeron işçisi bulunuyor.