Valilere verilen yetkiye barolardan tepki: Keyfi uygulamalar olacak
Dersim, Diyarbakır ve Şırnak baro başkanları, valilere yeni düzenleme ile verilen yetkilerin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek tepki gösterdi.
Fotoğraf: MA
Fırat TOPAL
Diyarbakır
Valilere verilen yetkilere dair Evrensel’e konuşan baro başkanları, verilen yetkinin Anayasa’ya aykırı olduğunu, yapılan düzenlemenin OHAL’in kalıcılaştırılması anlamına geldiğini belirterek, valilere verilen yetki ile keyfiyete bağlı uygulamalar yapılacağını söyledi.
TBMM Genel Kurulunda, OHAL’i kalıcı hale getiren Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edildi. Kanun teklifiyle valilere olağanüstü yetkiler veriliyor. Valilere verilen yetkilere ilişkin de kanun teklifinde, 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilecek. Belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilecek veya kısıtlayabilecek. Diyarbakır, Dersim ve Şırnak baro başkanları kabul edilen söz konusu düzenlemeyi değerlendirdi.
‘VALİLERE VERİLEN YETKİ ANAYASAYA AYKIRI’
Tunceli Barosu Başkanı Barış Yıldırım valilere verilen yetkilerin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek, bu durumun kişinin hem mülkiyet hem de seyahat özgürlüğünün açıkça ihlali anlamına geldiğini söyledi. Yıldırım, “ OHAL Kanunu’ndaki yetkilerin süreklileştirilmesi anlamına geliyor. 2935 sayılı OHAL Kanunu’nun 11. maddesinde OHAL süresince valilere tanınan yetkiler var. Bu yetkiler OHAL’in devamı süresince tanınan yetkiler. Fakat OHAL süreci olmadan da alınan yetkilerin idari makamlara tanınması başlı başına Anayasaya da aykırı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de aykırı yine Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ne de aykırı” diye konuştu.
’90’YILLARIN UYGULAMASI GETİRİLDİ
Kente girişleri engellemenin ’90’lı yıllarda fiilen uygulandığını hatırlatan Yıldırım, “Şimdi böyle bir hakkın valilere tanınması hem mülkiyet hakkını hem de seyahat hakkını açıkça ihlal eder. Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanabilmesi için demokratik bir toplum düzeninde zorunlu bir tedbir ve zorunlu bir ihtiyacın olması gerekiyor. Fakat anayasal kriter ihlal edilmiş olursa AİHM’nin pek çok kararında vurgulandığı gibi demokratik toplum düzeninin gerekleri ihlal edilmiş olur. Demokratik bir toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz. Ülkemizde bu süreklileşmeye başladı ve süreklileşmesi de açıkçası anayasal anlamda hukuk devleti ilkesini açık şekilde ihlal ediyor. Bu OHAL’in kaldırılması sonrası, OHAL’i çağrıştırabilecek tüm düzenlemelerin bir bütün olarak yürürlükten kaldırılması gerekiyor” dedi.
‘GERİYE DÖNÜŞ SÖZ KONUSU’
Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, kabul edilen teklifin OHAL niteliğinde olduğunu ifade ederek, ülkenin aksine daha demokratikleşmeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Geçmişte AB uyum yasalarıyla beraber demokrasiyi daha yüksek standarda çıkarmak için adımların atıldığını söyleyen Özmen, “Ne yazık ki son yıllarda buradan bir geriye dönüş söz konusu. Şimdi OHAL ile demokrasi, insan hakları, hukuk ilkeleri ve mevzuat açısından birçok olumsuz gelişme yaşandı. Seçimden sonra OHAL’in kaldırılması gündeme geldi. Lakin iki şey çıktı karşımıza; birincisi OHAL kalktıktan sonra, OHAL kararnameleri ve KHK’ler ile yasalarda yapılan değişiklikler ortadan kaldırılmadı. İkincisi ise parlamentoda görüşülen yasa, bu yasaya baktığımızda, aramadan, el koymaya, gözaltı süresine, valilere verilen özel yetkilere, cumhuriyet savcısı olmadan arama yapabiliyor. Bunun yasa hukuk ve demokrasi standardını geriye çeken bir uygulama olduğunu, OHAL uygulamalarının devamını kısmen de olsa sağlayacak nitelikte bir mevzuat olduğunu söylemek mümkün. Biz Türkiye’nin bir hukuk düzenine demokratikleşmeye, insan haklarına saygılı bir hukuk devletine dönüşmesini ve demokratik statüsünün artırılması için adımlar atılmasını talep ediyoruz” dedi.
‘HUKUKİ DENETİM SÖZ KONUSU OLMAYACAK’
Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi ise kabul edilen kanun teklifinin OHAL’in sürekli hale getirilmesi anlamına geldiğini ve bununla birlikte valilere verilen yetkilerle keyfiyete bağlı bir uygulamayı beraberinde getireceğini ifade ederek, “Hukuki olarak bunu tasvip etmek mümkün değildir. Buradan Türkiye’nin hukuki olarak daha da gerileceği sonucu çıkar. Valilere verilen yetkilerin yanı sıra hukuki denetim de söz konusu olmayacak. Bu da keyfi bir uygulama getirecek. ’90’larda OHAL vardı, şimdi OHAL olmadığı halde OHAL kuralları uygulanacak” dedi.
‘İSİM DEĞİŞTİ SİSTEM AYNI’
Vanlılar, Meclis Genel Kurulunda kabul edilen OHAL’i kalıcılaştıran kanun teklifine dair Mezopotamya Ajansına konuştu.
Haci İpek, “İsimler değişebilir ama aynı sistem yine uygulanıyor. Dün Van merkeze gelene kadar 3 ayrı yerde genel bilgi taramasına (GBT) tabi tutuldum. Baskı uygulamaları halk üzerinde sürüyor. Köyümüze dahi doğru dürüst gidemiyoruz. Yaylalara çıkamıyoruz. OHAL aynı OHAL’dir” diye konuştu. Seyithan Sarıbulak da, OHAL’in kaldırılmadığını ve herhangi bir şeyin değişmediğini söyledi. Sarıbulak, “Kimse isteklerini dile getiremiyor” dedi. Abdullah Kaçan da, “Şimdi valilere yetki vermişler daha kötü olacak” dedi. Emin Timur, “Bunların OHAL’i kaldırdık söylemleri boştur. Bu şartlarda kaldırmazlarsa daha iyidir” dedi. Hüseyin Üzer adlı yurttaş da, “Biz yine aynı baskı ve zulüm altındayız. Kayyım getirmişler mesela buraya istediği şekilde davranabiliyor. Vali istediğini ihraç ediyor, istediğini ise üst makamlara getirebiliyor. Bu halka bundan daha büyük ne zulüm olabilir” dedi.