'Belgeseli yaparken Yaşar Kemal’i hiç tanımadığımı fark ettim’
Yaşar Kemal'in hayatını perdeye taşıyan 'Yaşar Kemal Efsanesi' adlı belgeselin yönetmeni Aydın Orak ile edebiyatın dev çınarını ve belgeseli konuştuk.
Yaşar Kemal Efsanesi adlı belgesel filmin afişi
Edanur TANIŞ
İstanbul
Edebiyatımızın dev çınarlarından Yaşar Kemal’in hayatını anlatan “Yaşar Kemal Efsanesi” belgeseli vizyona girdi. Yaşar Kemal efsanesinin nasıl ortaya çıktığına odaklanan belgeselde usta yazarın kendisi ve arkadaşlarının anlatımına yer veriliyor. Yönetmenliğini Aydın Orak’ın üstlendiği filmin seslendirmesini Halil Ergün ve Ece Güneş Saadetyan yapıyor. Belgeselde, Yaşar Kemal’in daha önce hiç yayınlanmamış görüntüleri, ses kayıtları ve belgeleri de bulunuyor.
Belgeselin yönetmeni Aydın Orak’la “Yaşar Kemal Efsanesi”ni konuştuk. Seyircilerin belgeseli izlerken farklı ve aydınlatıcı yeni bilgilerle karşılaşacaklarını söyleyen Orak, belgeselde “Yeni kuşak için ibret verici, bizleri umutlandıracak sahneler var. Önümüzdeki yüzyılda da hayata, edebiyata, doğaya ve sanata dair bizlere verdiği çok ders var. Bu filmde de o derslerin bir kısmı yer alıyor” dedi.
Yaşar Kemal’in hayatını anlatan bir belgesel çekmeye nasıl karar verdiniz?
Aslında oturup Yaşar Kemal belgeselini yapayım gibi bir fikrim hiç olmamıştı. Kendisiyle görüştüğümüz dönemde “Teneke” oyununu Kürtçeye çevirme fikri Yaşar Kemal ile beraberken oluştu, çevirip yayınladım. Yaşar Kemal’in ölümünden 4,5 ay sonra bir gün onu arayacaktım. Durdum. Artık aramızda olmadığını hatırladım. Kitaplarını yeniden okumaya, videolarını yeniden izlemeye karar verdim. Biraz arşiv taraması yapınca videoları, konuşmaları beni çok etkiledi. Bunları bir araya getirip kendim için bir belgesel film yapmalıyım dedim.
Kurgu süreci nasıl gelişti, arşiv tararken zorluk yaşadınız mı?
Bayağı bir arşiv toplayıp kurguya girdim. Çeşitli röportajlar yaptık. Kurguda saatlerce izlenebilecek bir arşiv var. Biyografisinden düzenlemeler yaptım ve eksik kalan yerleri üst ses ile ekledik. İlk olarak 4 saatlik bir belgesel çıktı ortaya. Yönetmen arkadaşlarımın da fikirlerini aldıktan sonra yaklaşık 2 saatlik bir kısaltma yaptık, ortaya 1 saat 53 dakikalık bir belgesel çıktı. Müzikleri ve kurguyu kendi beğeneceğim şekilde yaptım.
Bir seyirci bakışıyla, belgesel nasıl oldu sizce?
Bana göre tadına doyulmayacak bir Yaşar Kemal filmi ortaya çıktı. İzledikçe daha çok motive oluyorum, hayata daha çok tutunup “Vay be! Böyle insanlarla aynı yüzyılda yaşamışız” diyorum. Yaklaşık 20, 30 özel gösterim yaptık. Hepsine ilk kez izliyormuş heyecanıyla gidip seyircilerden önce yerimi aldım. Ama bu, “Bakın ne güzel bir film yaptım” anlamına gelmemeli. Burada Yaşar Kemal faktörü var. Aslında benim yaptığım bir şey yok filmde. Yaşar Kemal’i izliyoruz ve orada onun gibi bir insanın yaşadıkları, söylemleri ve eserleriyle bizi nereye taşıdığı, bizde nasıl duygular yarattığı anlatılıyor. İnsanlar filmi izlerken bunların etkisinde kalıyor, benim yaptıklarımın etkisinde değil. Seyircilerden 'Ne zaman tekrar izleyebiliriz, DVD ne zaman çıkacak?' gibi sorular alıyorum. Her yönetmen izlemek istediği filmi çekiyor, ben de izlemek istediğim filmi çektim. Fakat bu filmi izlemek isteyecek binlerce insan olduğunu düşünüyorum. Yeni kuşak için ibret verici, bizleri umutlandıracak sahneler var. Yaşar Kemal, bizleri kendisi motive ediyor. Önümüzdeki yüzyılda da hayata, edebiyata, doğaya ve sanata dair bizlere verdiği çok ders var. Bu filmde de o derslerin bir kısmı yer alıyor. Onun için umarım herkese ulaşabilir.
Yaşar Kemal’in sevenleri onun hakkında ne gibi yeni bilgeler elde edecekler? Bu belgeselle onu daha iyi tanımak mümkün mü?
Bence bu kesinlikle mümkün. Benim Yaşar Kemal’le 10 yıllık bir iletişimim olmasına rağmen bu belgeseli yaparken onu aslında hiç tanımadığımı fark ettim. İnsanlar onu çok az tanıyorlar; geçirdiği süreçleri, duygu durumlarını, arkadaşlarını bilmiyorlar. Seyirciler izlerken oldukça farklı ve aydınlatıcı yeni bilgilerle karşılaşacaklar.
Anladığım kadarıyla “Yaşar Kemal Efsanesi” bir izleyici olarak da sizi tatmin etmiş ama eksik kaldığını düşündüğünüz noktalar oldu mu?
Evet. Belgesel aslında çok uzun olduğu için bütün verileri kullanamadım. Dev bir çınarın hayatını bütün yönleriyle 2 saatlik bir belgesele sığdırmak mümkün değil. Benim için filmin dinamiğini ve dramatik yapısını da oluşturmak, izlek hale getirmek önemliydi. Seyirciler sadece bir edebiyat konuşması veya ölü bir belgesel izlemeyecekler.
Yaşar Kemal ile ilgili devam niteliğinde yeni bir film çekmeyi düşünüyor musunuz?
Elimde 10 saatlik bir belgesel olabilecek malzeme var ve bu rakam abartısız. Şu an için yeni bir Yaşar Kemal filmi yapma planım yok ama önümüzdeki süreçte olabilir. Aklımda Yaşar Kemal’in biyografisi oyunlaştırma fikri vardı, bunu yaptım. Tek kişilik bir tiyatro oyunu olarak yazdım, umarım yakın zamanda yayınlarız, yayınevleriyle görüşme halindeyiz. Şu an için kendim sahnelemeyi düşünmüyorum. Biri oynamak isterse tabii ki olabilir.
'BU FİLM ASLINDA BİR TÜR VEFA BORCU'
Yaşar Kemal ile nasıl tanıştınız, sizin için ne ifade ediyor?
Ben gazetede staj yaparken Yaşar Kemal ile röportaj yapmayı kafama koydum. 2005 yılıydı, kendisine telefon ettim. Sekreteri ya da yardımcısıyla konuşmayı bekliyordum. Telefonun öbür ucundan tok bir ses “Alo” dedi. Panikleyip heyecanlandım. Daha sonrasında görüştük ve iletişimimiz bu şekilde başladı. Daha sonra “Teneke” oyununu Kürtçeye çevirmek istediğimi söyledim, izin verip oyunun bütün haklarını verdi.
Hep şunu söylerdim, bu dünyada ölmeden önce görmem gereken biri varsa o da Yaşar Kemal’dir. Bu hayalim gerçekleşti. Bu film aslında bir tür vefa borcu olarak da görülebilir. Yaşar Kemal’i yaşatmak için bu filmi yaptım demek benim haddim değil, o zaten eserleriyle yaşıyor. Günümüz insanına görsel olarak onu göstermeye bir katkım olduysa sevinirim. Genç insanların Yaşar Kemal’i tanıyıp okuyor olması benim için gurur verici.