AVM işçisinin rutin bir günü: Çocuğunuz hastayken gülümsemek ne kötü
Natavega-Anatolium’da çalışan işçiler, renkli ışıklarının ardındaki sömürüyü anlattı: Sürekli gülerek hizmet etmek zorundaymışız gibi davranıyorlar.
Fotoğraf: Burcu Yıldırım/EVRENSEL
Burcu YILDIRIM
Ankara
Natavega-Anatolium Alışveriş Merkezinde çalışan işçiler, AVM’nin renkli ışıklarının ardındaki sömürü koşullarını anlattı. Çalışma saatlerinin uzunluğundan güvencesiz çalışmaya kadar çalışma koşullarına dikkat çeken bir kadın işçi, “Hizmet sektöründen olduğumuz için sürekli gülerek hizmet etmek zorundaymışız gibi davranıyorlar. Sürekli güzel görünmek ve makyajlı olmak durumunda kalanlarımız var. Çocuğunuz hastayken gülümseyerek dolaşmak ne kötü bir şey!” diye konuştu.
İşten atılmamak için ismini vermeyen kadın işçi, AVM içerisindeki çalışan işçilerin çalışma koşulları ve ücretleri birbirinden farklı olsa da hemen hemen hepsinin aynı sıkıntıları yaşadığını söylüyor. Büyük mağazalarda az personelle uzun çalışmanın neredeyse kural olduğunu söyleyen işçi, “Çalışanların işlere yetişememesi büyük bir sorun oluşturuyor. Bu AVM’de sabah 10, akşam 10 çalışan insanlar var. 10 saat boyunca ayakta çalışan ve dayanamayan insanlar var. Mesela kasada çalışan insanlar tuvalete gidemiyorlar. 15 dakika molası var, 16. dakikayı bile kullanamıyorlar. Stajyer diye neredeyse 16-17 yaşındaki çocukları alıp çalıştırıyorlar ve verilen asgari ücretten daha düşük alıyorlar. Normal bir personelin çıkardığı sesi çıkaramıyorlar” dedi.
İŞKUR ÖDÜYOR, PATRON SÖMÜRÜYOR
Üniversite mezunlarının geçici olarak çalıştıklarından da bahseden işçi, “Herkes bugün varım, yarın yokum diyerek oradaki şartları düzeltme içerisine girmiyor. Bir de İŞKUR sistemi çıktı. Devlet kendi eliyle sermayeye işçi getiriyor ve bunların sigortası yatmıyor. Sadece sağlık sigortaları yatıyor, prim gün sayıları yatmıyor. Önceden 9 aydı, sonra altı oldu, şimdi 3 aya kadar düşmüş durumda. Devlet desteğiyle sigortasız çalıştırma söz konusu” dedi.
‘HER GÜN NEREDEYSE İKİ AĞRI KESİCİ İÇİYORUM’
AVM’lerde tam zamanlı çalışmanın çok zor olduğunu söyleyen işçi, “Sağlık problemlerimiz çıkıyor. Bel fıtığı, boyun fıtığı, boyun düzleşmesi hastalıklarıyla karşılaşıyoruz. Bunların hiçbiri meslek hastalıkları kapsamında değil. Sürekli maruz kaldığımız spot ışıkları, havalandırmaların tam çalışmaması, kötü kokular... Kötü kokunun gitmesi için de başka bir koku salıyorlar içeri, bu tip şeylerle düzenli baş ağrısı çekiyor çoğumuz. Ben her gün neredeyse iki tane ağrı kesici içiyorum. Migrenim var ve bu koşullar migrenimi tetikliyor. Sandalye olmasına rağmen oturmamız, bir yere dayanmamız yasak. Zaten sürekli kameralar altındayız. Vitamin alamadan ayakta duramıyoruz. Varislerimiz başlıyor” diye konuştu.
‘BİTEN GÜNE ŞÜKÜR’
AVM çalışanı olarak emekli olunamayacağını aktaran kadın işçi, “Günümüzü kurtarabiliyoruz ve çıkışta ‘Çok şükür bugün de bitti’ diyoruz. İnsan hayatında böyle bir cümle kurabilir mi? Ama biz biten her güne teşekkür ediyoruz. Hayatımızda bayram izni ve tatili diye bir şey yok. Hizmet sektöründen olduğumuz için sürekli gülerek hizmet etmek zorundaymışız gibi davranıyorlar, gelen insanların da kötü muamelesi oluyor. Bazı mağazalarda kadınlar için babet veya topuklu ayakkabı giymek zorunlu. Sürekli güzel görünmek ve makyajlı olmak durumunda kalanlarımız var. Çocuğunuz hastayken gülümseyerek dolaşmak ne kötü bir şey. Yemekhanelerde bile işçilerin aynı masada oturup birlikte yemek yemelerine sohbet etmelerine izin verilmiyor” dedi.
Yaşadıkları bu koşullar içerisinde ya sendika diye sorduğumuz kadın işçi, işçilerin genelinin sendikaya güvenmediklerini, sendikanın işçilerden çok patronun yararına iş yaptığını dile getiriyor ve sosyal medyada “AVM İşçileri ve Perakende Çalışanları Dayanışması” sayfası açtıklarını söylüyor. Bu sayfadan birçoğunun sendikanın yapamadığı işi yapmasını bekleyen işçiler, “Hepimiz sorunlarımızı rahatça konuşabiliyoruz ve birbirimizin yaşadıklarını öğrenebiliyoruz. En azından sosyal medyada bir şey oluşturabilirsek AVM saatlerini sabah 10 akşam 8’e çekebiliriz ya da bayramın birinci günleri izin kullanmayı kazanabiliriz. Belki AVM’ye gelen insanlar biraz bilinçlenip çalışanlara düzgün tepkiler verebilirler. Sayfaya bizi birleştirin artık diyorlar ama sadece oradan ne yapabiliriz ki?” diye konuştu.
‘AVM’LER SÖMÜRÜLEN İŞÇİLERİN DÜNYASI’
Aynı AVM’de çalışan erkek bir işçi ise örgütlü olmadıkları nedeniyle sıkıntılar yaşadıklarını söyledi. Herhangi bir dayanışma içerisinde bulunabilecekleri atmosferin de olmadığını belirten işçi, “AVM’ler sömürülen işçilerin dünyası haline geliyor. İşçiler arkada her şeyi konuşuyor ve farkındalar. Fakat patronla karşı karşıya geldiği anda hiçbir güvence de duymadığı için geri adım atıyor. Çünkü büyük baskı altındalar. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de ekonomik kaygı. Doğal olarak başka bir iş bulamayacağını düşünüyor” dedi.
İşçi şöyle devam etti: “Çalışanlar bel fıtığı oluyor ve SGK’nin değerlendirmesinde yüzdelik kayba girmeyerek meslek hastalığı sayılmıyor. Ben bunu şuna benzetiyorum. ‘Verimli bir portakalı sıkıyorsun sürekli, posası çıktıktan sonrasında artık benimle değilsin’ diyorsun. Sürekli devletin açıkladığı asgari ücret göz önüne alınıyor. Sürekli zarar edildiği söyleniyor, işçiler herhangi bir talepte bulunmasın diye. Yönetici ile çalışan arasındaki ücret farkı ise yöneticilerin çalışanlarla aynı duygu içerisinde olmamasını sağlıyor.”