01 Ağustos 2018 06:40
Son Güncellenme Tarihi: 01 Ağustos 2018 14:13

10 Ekim davasında ikinci gün: 'Mahkeme bu aşamada karar vermemeli'

'10 Ekim Ankara Katliamı davasında dosyaya hâlâ belgeler gelmesine rağmen mahkeme hemen davayı bitirmek istiyor.'

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

10 Ekim Ankara Katliamı'na ilişkin Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 10. grup duruşmaları 'FETÖ' sanıkları için özel olarak inşa edilen Sincan Ceza İnfaz Kurumu içerisindeki duruşma salonunda görülüyor.

Duruşmanın ikinci gününde de aileler Kızılay’dan kaldırılan otobüslerle duruşma salonuna geldi. Duruşmayı izlemeye gelen mağdur aileleri dün olduğu gibi 4 arama noktasından geçirildi. 'FETÖ' davalarının görüldüğü kampüs etrafında bazı noktalar yerleştirilen TOMA’ların 10 Ekim davası öncesinde getirildiği öğrenildi. Durumu sorduğumuz taksici “Gar patlaması davası varmış, o yüzden getirmişler. FETÖ davalarının görüldüğü sırada yoktu” dedi. 

'KATLİAMIN SİYASİ AYAĞINA DEĞİNİLMEDİ'

Çağdaş Hukukçular Derneği konuşan Murat Yılmaz, “Biz adalet için bu davanın peşini bırakmayacağız. Mahkeme de kararla birlikte kamu görevlileriyle ilgili ayrıntılı bir suç duyurusunda bulunmalı” sözleriyle kamu görevlileri hakkındaki taleplerini yineledi. 

AVUKATLAR ‘MASUM GİBİ GÖRÜNEN’ SANIKLARIN SUÇLARINI DELİLLERİYLE ANLATTI

Mağdur avukatlarından Ahmet Özdel, Antep Emiri Yunus Durmaz’ın Ankara Katliamı’nı nasıl organize ettiğini onun üzerinden çıkan belgelerle açıkladı. Özdel, Durmaz’ın sanıklara verdiği talimatları tek tek aktardı: 

“(Savcının,  ‘vahim silah ve mermi bulundurmak’ ve ‘örgüt faaliyeti çerçevesinde izinsiz tehlikeli madde bulundurmak nakletmek’ suçlarından 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması istediği Burak Ormanoğlu) Bu örgütün en önem verdiği şey canlı bombaların gizlenmesi. Örgütün evinde bizim bilmediğimiz bir canlı bomba daha var. O da Burak Ormanoğlu. Eylemin planlandığı evde parmak izleri var. O evde yaşayan canlı bombadır. Ormanoğlu, katliam öncesinde suça iştirak ediyor, sonrasında da devam ediyor. Bu mahkeme Ormanoğlu’nun sıradan bir IŞİD üyesi olduğunu düşünemez. Evde üçüncü bir canlı bombanın olduğu ortaya çıkmışken, Ormanoğlu’na suça iştirak etmedi diyemeyiz.”

“(Savcının ‘IŞİD silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istediği Suphi Alpfidan) Katliama iştirak eden sanıklardan birisi de Suphi Alpfidan’dır. Belki dosyanın en masum sanığı gibi duruyor ancak her arabada parmak izi çıkıyor. Bu emlakçı katliam olduktan sonra kaçak isimle yurt dışına kaçmışsa bu katliama iştirak etmedi diyemeyiz.”

“(Savcının "IŞİD silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istediği Esin Altıntuğ) Dosya sanıklarından Esin Altıntuğ (Bombacıları Ankara’ya taşıyan Halil İbrahim Durgun’un eşi) kendisini farklı göstermeye çalışıyor. Fotoğraflarda kapalı ancak mahkemeye boyalı saçlarla geldi. IŞİD örgütünün temel aldığı kıstaslardan birisi aile üyelerinin tamamının örgütte katılması. Esin, eşinin örgütteki rolünü biliyor. Katlim öncesi ve sonrasını biliyor. Katliamı gerçekleştiren Halil İbrahim Durgun ve diğer sanıkların kaçmasını sağlıyor. 100’ün üzerinde insanın katledildiği bir katliamda sıradan bir eşe bile mesafe koyarsınız. Ancak Esin mesafe koymuyor. Suriye’deki çatışmalara gitmek için planlar yapıyor.”

Avukat Eylem Sarıoğlu, dosyadaki deliller üzerinden sanık Erman Ekici hakkında değerlendirmede bulundu: “(Savcının ‘IŞİD silahlı terör örgütü yöneticisi olmak’ suçundan 22 yıl 6 ay hapisle cezalandırılması ve ayrıca ‘Anayasal düzeni ihlal’ ve ‘100 kişiyi kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 20'si çocuk 391 kişiyi öldürmeye teşebbüs suçundan da 11 bin 730'ar yıl hapisle cezalandırılmaları istemiyle suç duyurusunda bulunulması istediği Erman Ekici) Antep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/ 460 sayılı dosyasında Ekici’nin de içinde bulunduğu bir araç durduruluyor. Bu araçta Ekici’nin parmak izi çıkıyor. Araç HDP İstanbul İl Binası’na bombalı saldırı gerçekleştirmek için yola çıkmıştı. Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırı planının belgesi Ekici’nin evinde çıkıyor. Bu dosyada hazırlanan fezlekede ‘şahsın ne zaman nereye eylem yapılacağı konusunda karar aldığı’ anlaşılmaktadır deniliyor. Bu Ekici’nin yöneticilik konusunu açığa çıkıyor. Sanık Ekici örgüt parasına dağıtmakla sorumlu.” 

AVUKAT DEĞİŞTİRMEK İSTEDİLER

Verilen aranın ardından duruşmaya devam edildi. Sanıklar Resul Demir, Yakup Karaoğlu ve Burak Ormanoğlu dilekçe vererek, CMK ile görevlendirilen avukatlarının müdafilikten çekilmesini istedi. Avukat ise “Biz CMK avukatıyız, ayaklarına gelecek değiliz. Baro tarafından görevlendirildik” dedi. Hakim sanıkların dilekçeleri doğrultusunda müdafi konusunda dilekçe yazılmasına karar verdi. 

‘ANTEP EMİRİNDEN PARA ALDI’

Duruşmaya mağdur avukatlarından Ahmet Özdel’in sanıklar hakkındaki beyanlarıyla devam edildi. Özdel, Abdulhamit Boz’un (Savcı silahlı terör örgütüne üye olmaktan 15 yıla kadar ceza istiyor) yakalanmadan önce avukatlarıyla görüştüğü ve hakkındaki isnatlarla ilgili bilgi aldığını söyledi. Özdel, Boz’un örgütün Gaziantep yapılanması içerisinde yer aldığının bilirkişi raporundan anlaşıldığını belirterek, “Boz uzun zamandır örgütle ilişki içerisinde, silahlı çatışmalara girmiş. Antep emiri Yunus Durmaz’dan para almıştır” dedi.

‘İFADE DEĞİŞTİRDİ’

Avukat Eylem Sarıoğlu, sanık Metin Akaltın’ın eşi Hatice Akaltın (Savcı 15 yıla kadar silahlı terör örgütü üyeliğinden ceza istiyordu) hakkında şunları söyledi: “Sanık yargılamanın başından beri örgüt üyesi olmadığını iddia etti ancak katliamdan sonra Metin Akaltın, Burak Ormanoğlu ile taşındıkları evde yakalındı. Metin Akaltın ile Suriye’ye gettiğini reddetti ve Metin’in Suriye’ye gittiğini sakladı. Esin Durgun’un mahkeme huzurundaki ifadesinde ‘Benim kimseye iftira atacak ifaden yok. Hatice’in koğuş arkadaşlarının tahliye olduktan sonra onun Suriye’ye göterceği yönünde ifadeleri var’ dedi. Sanık TEM’deki ilk ifadesinde Burak Ormanoğlu ile aynı evde kaldıklarını söyledi. Ancak Metin Akaltın ifadesini değiştirince, Hatice Akaltın da ifadesini değiştirerek, Ormanoğlu’nu şohben tamiri için çağırdıklarını söyledi.” Sarıoğlu, sanık Hatice Akaltın’ın örgütün talimatı doğrultusunda ifadelerini değiştirdiğini ve eşi Metin Akaltın’ın ifadeleriyle uyumlaştırdığını ekledi. 

'İL SORUMLUSU’

Sarıoğlu, sanık Nihat Ürkmez’in (Savcı silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istedi) sadece bir üye olmadığını ve yönetici konumunda olduğunu belirterek, gerekçelerini şöyle açıkladı: “Bilirkişi raporlarından anlaşılana göre Suriye’de kamplarda eğitim almıştır.  2014 yılında Ürkmez’in Suriye’ye gittiğine dair tespit mevcuttur. Dosya sanıklarından kişilerle fotoğrafları ve görüşmeleri vardır. Sanık sadece örgüt üyesi değil il sorumlusudur. Sanık yöneticilikten cezalandırılmalıdır.” 

‘KARDEŞİ AHRARUŞ ŞAM’DA’

Sarıoğlu, sanık Mehmedin Baraç’la (Savcı silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istedi) ilgili dosyadaki deliller kapsamında şu tespitlerde bulundu:

“Mehmedin Baraç’ın El Bağdadi’ye yazdığı mektupta IŞİD’e eleman temin etmek için çalıştığını gösteren ifadeler vardır. Baraç’ın dernek faaliyetleri kapsamında eleman kazandırdığını yönelik soruşturma dosyası vardır. Sorumlu düzeyde görev aldığına yönelik tespitler dosyamıza temin edilmedi. Baraç her aşamada gizliliğe riayet etmiş, başkalar üzere hatlar açmıştır. Birçok kez Suriye’ye gitmiştir. Kendisi kardeşini bulmak için gittiğini söylese de dosya kapsamında IŞİD örgütü için faaliyet yürütmek üzere gittiği anlaşımaktadır. Kardeşi Burak Baraç hakkında çelişkili ifadeler vermiş, kardeşinin Ahraruş Şam örgütünü katıldığıni söylemiştir. Sanığın yönetici pozisyonunda olduğunu ortaya koyan Whatsapp görüşmesi vardır. Arapça metinin içeriğinde Baraç’ın yöneticilik pozisyonunu açığa çıkaran görüşmeler mevcuttur. Görüşmelerinde örgütün en üst düzey derecesine yakın bir konumda olduğunu söylemektedir: ‘Valla kardeşim emirin nerede olduğnu bilmiyorum ancak o ne zaman isterse benimle irtibata geçer’ şeklinde konuşması vardır. Bendeki müfreze ve tim diye tabir ettiği grubun başında örgüt yöneticisi olduğu sabittir. Sanık El Bağdadi’ye mektup nazarında ve örgüt içerisinde konumu değerlendirildiğinde sadece bir örgüt üyesi değil yönetici konumundadır.”

‘ASKERLER EV AYARLAYAN EMLAKÇI’

Avukat Ahmet Özdel, sanık Yakup Karaoğlu (Savcı silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istedi) ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Karaoğlu, Durmaz’dan ele geçen belgede ‘haberlerde arabanın tespit edildiği ortaya çıkında askerlere ev ayarlayan emlakçı’. IŞİD’le ilgili olan derneklerden eğitim alan kişidir. Yakup Karaoğlu yalan söylemektedir. Çünkü örgüt yöneticisidir. Örgüte depo ev bulmakta. Sınır geçişlerini ayarlamaktadır. Dosyalardaki görüntülerdeki Yakup Karaoğlu x1, Sema Karaoğlu x2’dir. Örgüt yöneticisi Deniz Büyükçelebi ile ilişki içerisindedir. HTS kayıtlarından anlaşılmaktadır. Sanığın dijital materyallerinin tamamında Ankara Garı katliamının failerinin görüntüsü ve telefonu mevcuttur. 

'MAHKEMENİZ MADDİ GERÇEĞİ BULMALI'

Sarıoğlu’nun ardından söz alan Özdel, “Mahkemeniz maddi gerçeği bulmalı, eksikleri tamamlamalı. Bu aşamada karar verilemez. Katliamın meydana gelmesinde sorumluluğu olan Antep Emniyeti ve Ankara Emniyeti hakkında suç duyurusunda bulunmadınız. Dosyada kimliği tespit edilemeyen x ve y’lerle ilgili hiçbir işlem yapmadınız” dedi.

'EVRENSEL 'CEZAEVİNDE İŞKENCE YAPILIYOR' DİYOR, ÖYLE BİR ŞEY YOK'

Sanık Mehmedin Baraç, avukatların beyanlarına ilişkin "Kendimi zor tutuyorum" dedi. Bağdadi'ye yazdığı mektup ve yöneticilik faaliyeti yürüttüğüne ilişkin beyanlara karşı "Eğer o kadar yetkili olsam Yunus Durmaz'ı, çoluk çocuğu neden muhatap alayım" diyerek kendisini savundu.

Halil İbrahim Durgun ve Yunus Durmaz ile herhangi bir irtibatı olmadığını savunan Baraç, dava kıyamete kadar dahi sürse bir irtibatının bulunamayacağını söyledi. Sanık Mehmeddin Baraç, davasıyla hiç ilgisi olmadığı halde, ‘Evrensel gazetesinde cezaevinde işkence yapılıyor’ diye yazıyor sürekli. Ben cezaevindeyim öyle birşey yok’ dedi. Baraç'ın bu sözleri üzerine salonda bulunma aileler Baraç'a tepki gösterdi.

Baraç, daha sonra da kendisine ilaçlarının verilmediğini, uzun süre ifadesinin alındığını söyledi.

SAVCININ 'TÜRK HUKUKUNUN AYIBI' DEDİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ

Halil İbrahim Alçay, savunma için ek süre istedi. Kendisinin Ebu Huzeyfe olmadığını savunan Alçay, MİT'in 10 Ekim katliamıyla ilgili 10 Şubat 2016 tarihinde Ankara cumhuriyet başsavcılığına verdiği bilgi notunda kendi ismi olmadığınu söyledi. Bir ay sonra bu kez  içişleri bakanlığına gönderilen bilgi notunda canlı bomba olarak kendi isminin de geçtiğini söyleyen Alçay, bunun cumhuriyet gazetesinde haber olması üzerine savcılığa başvurduğunu dile getirdi. Alçay savcının kendisine "Bu büyük bir dava. Suçlu suçsuz herkes yargılanabiliyor. Bu da bizim Türk hukukunun ayıbı" dediğini öne sürdü.

Talha Güneş, 10 Ekimden önce toplantılara katıldığına ilişkin kamera kaydı ve parmak izi olmadığını iddia etti. Kendisinin kimya mühendisi olmadığını söyleyen Güneş, bomba yapımı suçlamasını kabul etmedi.

'FETÖ'LÜ 'KANDIRILMA' SAVUNMASI

Erman Ekici, örgüt yöneticiliği suçlamasını reddetti.

Kod adı olduğu belirtilen Ebu Talha'nın PYD ile girdiği çatışmada öldüğünü söyleyen Ekici, oğlunun isminin Talha olmasına karşı ise "Oğlumun ismi Talha değil, Süleyman Talha" dedi.

Bugün ülkeyi yönetenler veya muhalefetin  'FETÖ'nün terörist olduğunu bilmediğini söyleyerek, kendisinin de Yunus Durmaz'ın bu faaliyetlerde bulunacağını bilemeyeceğini savundu. Üç yıl cezaevinde kaldığını ve işkence edilmiş insanları gördünü belirten Ekici, kendisinin OHAL'den önce alındığı için işkenceye görmediğini söyledi

Ekici'nin "Bu eylemi ben yapmış olsaydım erkek gibi çıkıp söylerdim" sözleri dikkat çekti.

Duruşmanın ikinci günü sona erdi. (Ankara/EVRENSEL)


İLHAMİ BALI’NIN EŞİNİN İFADESİ DOSYAYA GİRDİ

Birkan BULUT
Ankara

IŞİD’in Türkiye sınır emiri olduğu belirtilen İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı’nın verdiği ifade de 10 Ekim Katliamı dosyasına eklendi. Türkiye’de bulunduğu süre içerisinde IŞİD ile ilgili herhangi bir eylemde bulunmadığını belirten Balı, örgüte eleman kazandırmadığını söyledi. Balı “Reyhanlı’da bulunduğum sırada Hasan Yapar’ın eşi Hatice Yapar, Erdal Açıkalın’ın eşi Fatma Ezer, soy isimlerini bilmediğim Salih isimli kişinin eşi Ayşe, Hatice Demir, (eşi Mustafa Demir kod adı Ebu Ali), Çilem Yılmaz (eşi Ahmet Yılmaz) Emine Yumuşak (eşi Ahmet Yumuşak,) Zekeriya Aslan’ın eşi Tuba Aslan,  sonradan bir kere daha gördüğüm Melike Abitoğlu ve Kezban Köroğlu isimli şahıs (eşinin kod adını Ebu Ensar olarak biliyorum) kız kardeşi olan Hülya Küskün isimli şahıslarla ayda bir iki kez evimizde toplanıyorduk  Ebu Hanzala’nın Pratik Akait kitabını eşlerimiz tavsiye eder, biz de bunları işler ve okurduk. Bu olay 5-6 ay kadar sürdü ama hiçbir eylemde bulunmadım” dedi.

‘SURİYE’DE DE GÖRDÜM’

Hülya Balı, İlhami Balı ile 2007 yılında evlendiğini söyledi. O dönem eşinin Adana’da Menzil’e gidip geldiğini belirten Balı, bir suç nedeniyle cezaevine girip çıkıktan sonra bobinaj dükkanını kapattığını, Hayır ve Ensar Derneğinde çalıştığını dile getirdi. Bu nedenle 2014 yılında Antep’e taşındıklarını söyleyen Balı, “Yaklaşık 5 ay burada oturduk. İlhami beni Reyhanlı’ya kayınvalideme bıraktı. Daha sonra kendisi ayrıldı ve haber alamadım” dedi. Sonrasında eşinin “Çocukları göstermem” diyerek kendisini tehdit ettiğini ve kendisini de Suriye’ye götürdüğünü anlatan Balı, Antep’te tanıştıkları Deniz Büyükçelebi, Şengül Büyükçelebi ile Reyhanlı’da tanıdığı Melike Abitoğlu, Çilem Yılmaz, Hatice Yapar, Ayşegül Şanverdi, Ayşegül Gezer gibi kişileri Suriye’de de gördüğünü ifade etti.

YAKILAN ASKERLER DE SORULDU

Daha sonra bu kişilerin bazılarıyla Suriye’nin çeşitli yerlerinde de görüştüğünü anlatan Balı, Rai’ye kendilerinden sonra Mustafa Demir ve Hatice Demir isimli şahısların da yerleştiğini, eşinin Rakka’ya gidip geldiğini söyledi. Suriye’nin çeşitli kentlerine taşınmalarını anlatan Balı’ya IŞİD’in yakarak katlettiği Er Sefer Taş da soruldu. Balı, eşinin Türkiye askerinin IŞİD ile savaştığını, kendisinin çok acil sınıra gideceğini söyleyip oradan ayrıldığını anlattı. Komşusunun izlettiği video ile olayı öğrendiğini ve eşinin bu konuda cevap vermediğini söyleyen Balı, bu olayın ardından örgütten soğuduğunu öne sürdü.  

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Trafiğe kayıtlı araç sayısı Haziran ayında 64 bin adet arttı

SONRAKİ HABER

CHP’li Tanal’dan hayvana şiddete hapis cezası teklifi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa