‘Şengal için kadınlar birlikte mücadele etmeli’
IŞİD’in Şengal’de Êzidîlere yönelik gerçekleştirdiği ve binlerce insanın katledildiği, binlerce kadının esir alındığı saldırının üstünden 4 yıl geçti.
Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu Üyesi Ayşe Gökkan (Fotoğraf: MA)
Çağla YOLAŞAN
Diyarbakır
IŞİD’in Şengal’de Êzidîlere yönelik gerçekleştirdiği katliamın üzerinden 4 yıl geçti. 3 Ağustos 2014'teki saldırı Êzidîlerin tarihine 73’üncü ferman olarak düştü. Dünyanın gözü önünde yaşanan saldırıda binlerce insan katledildi, binlerce kadın esir alındı. Esir alınan kadınların bir kısmı kurtarılsa da Êzidîlerin yaşadığı acı ilk günkü tazeliğini koruyor. Yaşananları konuştuğumuz Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu Üyesi Ayşe Gökkan uluslararası camiada sorumluların ceza almasını sağlamak için kadınların Şengal için birlikte mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekti.
‘YAŞANANLAR İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ SUÇTUR’
3 Ağustos 2014’te IŞİD Şengal’e saldırdı ve orada Êzidîlerin ifadesiyle bir ferman yaşandı, binlerce Êzidî kadın da esir alındı. Neler anlatacaksınız bu sürece dair?
IŞİD Musul’daki tüm silahlara el koymuştu, hem de karşısında hiçbir direniş görmeden. Ve böylece dünyanın gözü önünde ciddi bir silahlanmayı gerçekleştirdi. Elindeki silahların ne kadar imha edici olduğunu tüm dünya biliyordu. Rakka’yı başkent ilan etmişti ve riskin ne olduğu konusunda dünya istihbaratları da dahil herkes haberdardı. Buna rağmen herkes seyirci kaldı. 3 Ağustos günü Şengal’e saldırdıklarında; bir dünyanın sessizliği bir de bu kadar tehlike çanları çalarken Şengal’in kendini savunmasına fırsat vermemek için onların tüm silahlarının toplanması... ve o ilk saldırıda binlerce insan katledildi, sayısı hala belirsiz ve binlerce diyerek rakamı yuvarlamanın kendisi bile insanın içini acıtıyor. Kaçı katledilmiş kaçı esir alınmış belli değil. Böylesi bir kaostan söz ediyoruz. Bu nedenle 3 Ağustos’ta yaşananlar insanlığa karşı işlenmiş suçların en doğrusudur aslında.
‘ULUSLARARASI ANLAŞMANIN GEREĞİ YERİNE GETİRİLMEDİ’
Êzidîler toplu olarak Türkiye’ye geçtikten sonra neler yaşandı?
Belediyeler çadırlar açtı, gelenler karşılandı, yemek-içmek, çocukların ihtiyaçları gibi en acil ihtiyaçlar giderildikten sonra Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Siirt ve Batman’da ve kısmen Urfa’da kamplar kuruldu. Bir saldırıdan çıkmış oldukları için güven problemleri vardı. Örneğin Diyarbakır’da Fidanlık alanındaki Êzidî kampında tam da kendilerini güvende hissetmeye başladıkları anda, belediyelere kayyım atanmasıyla bu kamptakiler Midyat AFAD kampına yerleştirildiler. Ve bu Êzidîlerin kendi ifadeleriyle de çok yıkıcı oldu. Hiçbir uluslararası anlaşmanın gereği yerine getirilmemiştir.
Esir alınan kadınların durumuna ilişkin neler anlatacaksınız?
Esir alınan kadınların çoğunluğu Rakka’da pazarlandı. 21. yüzyılda hala kadın pazarları var! Ama pazarın sınırları da genişletildi. Çünkü Ürdün’e, Lübnan’a, Irak’a, Türkiye’ye, Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Katar’a hatta Suudi Arabistan’a kadar götürüp sattılar kadınları. Rakka ve Minbiç’in IŞİD’den temizlenmesinden sonra sayı bine kadar düştü fakat kaçırmalar hala devam ediyor. Şengal’de 45 yaş üstü kadınlardan oluşan toplu kadın mezarları bulundu.
‘SORUMLULARIN YARGILANMASI LAZIM’
Platformunuzun Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde sorumluları yargılatmak ve esir alınan kadın ve çocukları kurtarmak için bazı çalışmaları var. Bu çalışmalar ne aşamada?
Birçok alanda, burada da IŞİD’in elinden kurtulmuş kadınlar var. Rojava’da alınan IŞİD’lilerin ifadeleri de buraya eklendi, neler yaptıklarına dair itiraflar var burada. Ama yargılanması gereken sadece IŞİD değil, buna zemin hazırlayanların da yargılanması lazım. Bizim yaptığımız çalışmalarda, Duhok, Erbil, Süleymaniye’deki kadınlardan röportajlar alındı, tanıklıkları dinlendi, buradaki kadınlar dinlendi, Avrupa’ya giden kadınlar dinlendi. Bu yapılanların affedilmemesi gerektiği ve sorumluların muhakkak uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanıp cezalandırılması gerekiyor.
‘ŞENGAL'İ TÜM KADINLAR SAHİPLENMELİ’
3 Ağustos 2014’te yaşananların dördüncü yılında, Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu olarak çağrınız nedir?
Şengal’i ve 3 Ağustos’u tüm kadınların sahiplenmesi gerekiyor. Örneğin BM 2016’da bunu bir sivil katliamı olarak kabul ettiğini açıkladı. Eee, ettin de ne oldu? Bu katliamı yapanlara nasıl bir yaptırımın olacak? Böyle bir yaptırımın olması için kadınların birlikte mücadelesine ihtiyaç var. Bizim mücadelemiz elbette uluslararası kadın örgütleriyle birliktedir, uluslararası camiada sorumluların ceza almasını sağlamak içindir ki bir daha böyle bir şey yaşanmasın. Eskiden belki de “O kadar ciddi ki, bu sorunun çözümü devlete bırakılmalı” denilen şeyler için, bugün artık tam tersi “O kadar ciddi ki, çözümü devlete bırakılmamalı” denmeli, olabildiğince kadınlar bu mücadelenin bir parçası olmalı.