05 Ağustos 2018 23:46

Aram Tigran'ın bedeni değilse de sesi Diyarbakır’da

Aram Tigran’ın hayata veda etmesinin üzerinden dokuz yıl geçti. Diyarbakır’a gömülme vasiyeti gerçekleştirilemeyen sanatçının sesi hâlâ hafızalarda...

Aram Tigran'ın Diyarbakır Silvan'daki heykeli | Fotoğraf: MikaelF/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)

Paylaş

Özlem ERTAN

Dokuz yıl önce kaybettiğimiz Aram Tigran, sadece kaderini paylaştığı Ortadoğu halklarının değil, insanlığın da kalbinde yer etti. Yumuşak ve davudi sesiyle söylediği Kürtçe şarkılar her dinleyenin kulağına yerleşti. Cümbüşünün tellerine vurmaya başladı mı sevda sözleri, ağıtlar, vatan hasreti dile gelirdi.

Aram Tigran, 1915 Ermeni Katliamı’ndan kurtulan bir ailenin çocuğu olarak 1934 senesinde Suriye’nin Qamışlo kentinde dünyaya gelmiş ve Kürtlerin arasında büyümüştü. Müzik yeteneğini Sasonlu babası Ardeşir Bey’den almış ve henüz altı yaşındayken ud çalmaya başlamıştı. Zaman içinde müzik bilgisini geliştirdi ve Kürt makamları konusunda uzmanlaştı. Aileleri 1915’ten sonra hayatta kalıp da dünyanın farklı köşelerine savrulan tüm Ermeni çocukları gibi hüzün ve özlem büyüttü içinde. Müzikle tedavi etti kendini ve en büyük hazinesi olan şarkılarını insanlarla paylaştı.

ÖNCE UD SONRA CÜMBÜŞ

Qamışlo’da bitirdi liseyi, sonra da yüksek okulu... Bölgenin en iyi udilerinden ders aldı. Bu arada özel günlerde ve düğünlerde çalıyor, şarkı söylüyordu. İlk büyük konserini verdiğinde sene 1953’tü. Bir Newroz günü Ortadoğu’nun sıcak göğünün altında belleğinde biriktirdiği duygulu sesleri serbest bıraktı. Hayatı boyunca daha çok konser verecek, dünyanın pek çok kentinde şarkılarını uçuracaktı.

Pek çok fotoğrafında Aram Tigran’ın elinde cümbüş görürüz. Çünkü sanatçı, Kürt müziğinde de kullanılan bu çalgıyı genç yaşlarında uda tercih etmişti. Belki daha çok sevdiği, belki de sesi daha çok çıktığı için… Neticede cümbüş Aram Tigran’la özdeşleşti. İyi ki de öyle oldu. Gençlik yıllarını Qamışlo’da geçirdi Aram Tigran ve geleneksel Kürt müziğinde gün geçtikçe ilerledi. Belki de geceleri atalarının doğduğu ve koparıldığı toprakları düşledi.

YEREVAN RADYOSU’NDA SÖYLEDİ

1966 senesinde ailesiyle birlikte Ermenistan’a göç etti ve Yerevan Radyosu’nın Kürtçe bölümünde çalışmaya başladı. Yerevan’da söylediği Kürtçe şarkılar, radyo dalgalarıyla Anadolu’ya, Mezopotamya’ya taşındı. Pek çok Kürt, onu ve diğer sanatçıları dinlemek için Yerevan Radyosu’nu açardı. 1984’e kadar Yerevan Radyosu’nda söyledi. Bu arada konserler verdi, albümler çıkardı.

Aram Tigran, Ermenistan’dan ayrılıp Atina’ya yerleştiğinde takvimler 1995 yılını gösteriyordu. Artık çok ünlü bir sanatçıydı. Halkının ve tüm Ortadoğu halklarının acılarına, efsanelerine, aşk öykülerine ses verdiğini cümle âlem biliyordu. Sesinde, söyleyişinde öfke değil, sükûnet vardı. Savaş haberleri almaktan bıkmış, barış özlemi içindeki bir sanatçıydı. Acılarını hep kalbinde taşıdı, ama kimseye öfke duymadı. Bir keresinde “Dünyaya bir daha gelirsem, ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım” demişti.

DİYARBAKIR’A GÖMÜLMEK İSTEDİ

2006 yılında atalarının yaşayıp izlerini bıraktığı Diyarbakır’a bir festivalde söylemek için geldi. Diyarbakır toprağında köklerinin izini sürdü, kenti ve köyleri gezdi. Hrant Dink’in “Biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin bu toprakları alıp gitmek için değil, bu toprakların gidip dibine girmek için” sözlerini ispatlarcasına Diyarbakır’a gömülmeyi vasiyet etti. Aradan zaman geçti, Aram Tigran şarkılarını söylemeye devam etti. 2009’da yine konser vermek için gittiği Diyarbakır’da rahatsızlandı. Sanatçıya ilk müdahale burada yapıldı, akabinde de tedavi için Atina’ya gönderildi. Ancak iyileşemedi. Atina’daki hastanede 8 Ağustos 2009 tarihinde hayata veda etti. Vasiyetinin gerçekleştirilmesi için yetkililerle görüşmeler yapıldı. Aram Tigran Türkiye vatandaşı olmadığı için bu en büyük arzusunun yerine getirilmesi İçişleri Bakanlığı’nın iznine bağlıydı. Ne yazık ki bakanlıktan izin çıkmadı ve sanatçı Brüksel’deki Ermeni mezarlığına defnedildi. Mezarına Diyarbakır’dan getirilen toprak döküldü.

Onlarca albüm çıkaran, aralarında Ay Dilberê, Dîyarbekir ve Ax Lê Eman’ın da olduğu şarkılarıyla hatırlanan, çoğunlukla Kürtçe söylemekle birlikte Arapça, Ermenice, Süryanice, Yunanca parçalar da okuyan Aram Tigran’ın bedeni yurdundan uzakta olsa da sesi hâlâ Diyarbakır’da yankılanıyor. Sadece Diyarbakır’da da değil, Ortadoğu’da, Avrupa’da ve kalbinde müziğe, hasrete yer açan insanların yaşadığı her yerde…

ÖNCEKİ HABER

Aktör Steven Seagal, Rusya’nın ABD temsilcisi oldu

SONRAKİ HABER

Cengiz Aslan: Kilamlara sahip çıkmamız gerekiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa