MEB'den kadın öğretmene: işi bırak çocuğuna bak!

Özge Ayaz-Tuba Güngör-Sevda Karaca


EĞİTİMİN ÇÜRÜK ALT YAPISI ŞİMDİ ÇÖKTÜ

80 kişiyi bulan kalabalık sınıflar, 60-72 aylık çocuklara uygun olmayan fiziki koşullar, norm kadro dışı kalan öğretmenler, sürgüne dönüşen atamalar, yetmeyen sınıflara getirilen ilginç çözümler… 4+4+4 sistemi ile öğrenciler ve öğretmenleri bekleyen sorunlardan sadece birkaçı bunlar. Okulların fiziki alt yapısı düzenlenmeden jet hızıyla uygulamaya geçirilen yeni sistemde bizleri neler bekliyor? Dosyamız bugün farklı yönleriyle bu sorunu ele alıyor. Aynı okul binasında ilkokulla ortaokul ya da ortaokulla lise uygulaması nasıl olacak? Milli Eğitim Bakanlığı (MEB): Yeni sistemde her üç kademenin de fiziki bakımdan bağımsız olması esastır. Mümkün olan yerlerde öğrencilerin taşınması da dahil olmak üzere okulların bazıları ilkokul, bazıları da ortaokul olarak belirlenecektir. Mümkün olmayan yerlerde yine ilkokul ve ortaokul olarak belirleme yapıldıktan sonra mevcut öğrencilerin taşınması yapılmaksızın ilkokul olarak belirlenen okulların sadece 1. sınıfına kayıt yapılacak, ortaokul olarak belirlenen okulların ise sadece 5. sınıfına kayıt yapılacaktır. 4 yılda ilkokul ve ortaokul sistemi fiziki olarak ayrı mekanlarda eğitim öğretim yapar hale gelecektir. Aynı binada ilkokul ile ortaokulun veya ortaokul ile lisenin birlikte bulunması durumunda, okul giriş çıkış kapıları ile bahçe gibi ortak kullanım alanlarının öğrencilerin yaş seviyeleri dikkate alınarak düzenlenmesi sağlanacak, ayrıca ikili öğretimle her iki kademe öğrencileri farklı zamanlarda okulda bulunacaklardır. Veysel Kaplan (Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkanı ): MEB, bu sistemin gerekçelerinden biri olarak farklı yaş grubundaki çocukların aynı koridorları, bahçeyi kullanmasının sorunlu olmasını gösterdi.  Fakat yine farklı yaş grubundaki öğrenciler, aynı okullarda aynı altyapıyı kullanmak durumunda kalacak.  Okul bahçesine yapay duvar örmek ya da tek binada iki kapıdan birinden bir grup, diğerinden öbür grubun alınması sözünü ettiği sorunu ortadan kaldırmıyor. Okulların fiziki mekanlarının ayrıştırılması konusunda hiçbir tedbir alınmadı. Hiçbir okul da bunu karşılayabilecek durumda değil. Zaten öteden beri Türkiye’de çok ciddi okul ve derslik ihtiyacı vardı,  mevcutları 50’yi 60’ı bulan sınıflar vardı, iller arasında, aynı il içerisinde farklı semtler arasında eşitsizlikler söz konusuydu. Okullar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorken, temizlik işlerini bile halledemiyorken ve birçok okul fiziki koşullar açısından sıraya-kara tahtaya bile ihtiyaç duyuyorken, böylesine bir sistem ile bu sorunları çözebileceğini iddia etmek insanların aklıyla, mantığıyla dalga geçmektir. 60 aylık 1. sınıfa giden çocuk ile 14 yaşında 8. sınıfa giden çocuk aynı sırayı, aynı tahtayı, aynı lavaboyu kullanma durumuyla karşı karşıya kalacak. Bu sorunu çözemedikleri için başvurabilecek en kolay yola başvurdular. Kendilerinin de “anormal eğitim” diye adlandırdıkları 2’li eğitimi yaygınlaştırdılar. Bu sorunu çözmek değil, derinleştirmektir.


KiRALIK OKUL DÖNEMi BAŞLIYOR

BAKAN Dinçer, derslik sayısını artırma konusunda uygulayacakları iki yeni yöntemi şöyle anlattı: “Bunlardan bir tanesi kiralama yöntemi olacak. Diğeri de kamu özel ortaklığı. Büyük şehirlerde arsa sıkıntısı var. Kamulaştırma bedelleri çok ağır olduğu için okul yapılamıyor. Bu tür yerlerin okula dönüşmesi için kiralama yöntemini kullanacağız. O arsalara sahipleri okul yaparsa bu okullar kiralanacak”. “Kamu- özel ortaklığı” ile eğitim kampusları yapmayı planladıklarını söyleyen Dinçer, bu kampusları da iş adamlarının ya da müteahhitlerin yapacağını ve onlardan kiralama yoluna gidileceğini belirterek, artık “modern dünyanın uyguladığı finansman yöntemlerini eğitimde de uygulayacaklarını, bunun hukuki zeminini de kurguladıklarını” söyledi. Veysel Kaplan: Hükümet, 4+4+4 yasasından önce teşkilat yasasını değiştirerek “Kamu- özel ortaklığı” diye bir proje ortaya attı. Özelleştirmenin, eğitimde ticarileştirmenin önünü daha hızlı bir şekilde açmaya çalıştı. Devlet süreç içerisinde kimi yerlerde binalar kiralayarak, kimi yerlerde özel okulların açılmasını teşvik ederek eğitim alanına kâr alanı olarak bakan kesimlerin önünü açmış olacak. 60 aylık çocukların bütün itirazlara rağmen, zorla, baskıyla, tehditle 1. sınıfa başlatılmak istenmesinin altında yatan bir neden de bu. Özel anaokulları, özel ara sınıflar, özel kreşlerin sayısı artacak ve insanlar çocuklarını buralara yönlendirmek zorunda kalacaklar. Ekonomik koşullarını ne kadar zorlarsa zorlasın çocuklarını bu okullara gönderemeyenler de mecburen çocuklarını 1. sınıfa kaydedecekler. 4+4+4 sistemiyle devlet, “Okul ihtiyacım var, derslik ihtiyacım var” diye seslendiği iş adamlarına “Alın arsayı, okul yapın, biz sizden kiralayalım 49 yıllığına, müşterileriniz bizden” diyor.


MÜDÜR ODALARI DERSLİK OLACAK  PARASI VELİDEN ÇIKACAK

MEB, derslik açığını kapatmak adına okullarda büyük müdür odalarını sınıfa dönüştürmek için çalışma başlattı. Yurt genelinde sınıfa dönüştürülebilecek 9 bin alan belirledi. Talimat alan valilikler de okul yönetimlerine gönderdikleri bir yazıyla “Belirlenen yerlerin mahalli imkanlarla dersliğe dönüştürülmesi”ni istedi. Bu “mahalli kaynakların” ne olacağı ise kayıtlar sırasında ortaya çıktı. Kayıt yaptırmaya giden ailelerden istenen kayıt paraları için okul yönetimlerin yaptığı açıklama “Çocuğunuzun 80 kişilik sınıfta okumasını istemiyorsanız, katlanacaksınız”. Veysel Kaplan: Sadece müdür odaları değil hizmetli odalarının, okullardaki bilişim teknoloji sınıflarının, görsel sanat atölyelerinin derslik haline gelmesi talimatı verildi. MEB nereyi kullanıma açarsa açsın derslik ihtiyacını karşılayamaz. Bütün bunların yapılabilmesi için kaynak gerekli. Bakan “Bu kaynağı kendiniz yaratın” diyerek bu işin sorumluluğunu okul idarecilerine ve velilere atıyor. Okullar kendi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Örneğin, her yıl belli sayıda okul bakım ve onarıma alınır, okullar açıldığı halde o en basit bakım ve onarımlarını yapamazlar. Okullar açılır, öğrenciler inşaat halinde okullarda ders yapmaya başlar. Bugün okulların fiziki koşullarını hazır hale getirmek için tek bir çivi çakılmış değil. Okul idareleri ne yapacağını bilemez durumda. Öğretmen kadrosu bile belli değil. Halen hiçbir okul yeni yayınlanan haftalık ders çizelgelerine göre kendi okul programlarını yapabilmiş değil. Oturup masa başında program yapmaya çalışanlar ise bu işin içinden çıkamıyorlar. Kafası karışan sadece veliler ve öğrenciler olmayacak. Okul idareleri ve öğretmenler de karmaşa yaşıyor.



ÇOCUKLAR YORGUN VE UYKUSUZ

Ders saatlerinin artmasına rağmen yeterli derslik olmadığı için ortaokullar alacakaranlıkta derse başlayacak, ilkokullar akşam 19.30’da dersten çıkacak. Ortaokul öğrencileri 07.30’da ders başı yapıp, 14.30’da okuldan ayrılacak. Aynı derslikleri kullanacak olan ilkokul öğrencileri ise bu saatten sonra okula gelip, en iyi ihtimalle 19.30 gibi okuldan ayrılacaklar. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız ise “yarım saat”le durumu düzeltti! “Sabah 07.30 olmasa bile 07.00’de dersi başlatsak, ilkokul birinci sınıf öğrencileri akşam 19.00’da çıkacak...” iLKOKULA REHBER ÖĞRETMEN YOK

4+4+4 sistemi ile birlikte aynı binada eğitim verecek olan ilkokul ve ortaokullarda rehber öğretmenlerin kadroları ortaokullara aktarıldı ve aynı binada eğitim veren iki farklı türde eğitim kademesi olmasına rağmen rehber öğretmeler sadece ortaokuldaki öğrenci sayısına göre belirleniyor. Daha önce ilköğretim olan okullarda 1. sınıftan başlayarak 8. Sınıfa kadar olan öğrenci sayısı toplamına göre rehber öğretmen normu belirlendiği için pek çok rehber öğretmen bu kurumlarda norm fazlası duruma düşürüldü.


ATAMA 10 EYLÜLDE, EĞİTİM 12 EYLÜLDE

BAKANLIK, 40 bin kadrolu öğretmen atayacak. Başvurular 3-9 Eylülde, atamalar ise 10 Eylülde gerçekleşecek. 11 Eylülde göreve başlayacak olan atanan öğretmenler 12-16 Eylül arasında uyum eğitimine alınacaklar. Bakanlık, sayısı fazla olan ve atıl duruma düşmüş olan sınıf öğretmenliği mezunlarının ihtiyaç duydukları branşlara geçmeleri için düzenleme yaptığını söyledi. Alan değişikliğine 10-13 Eylül arasında başvurular alınacak ve 14 Eylülde atamaları yapılacak. Atananlar görevlerine 17 Eylülde başlayacak. Bu öğretmenlerin hangi ara görev yerine gideceği ve yapılan eğitimlere nasıl katılacakları ise belirsiz. MEB’e göre norm fazlası durumuna düşen öğretmen sayısı 70 bin. Ancak Eğitim Sen’e göre bu sayı daha yüksek: Norm fazlası durumuna düşen sınıf öğretmenleri yer değiştirmek zorunda bırakıldı, ancak bu düzeyde bir fazlalığın olması nedeniyle istedikleri okullara yerleşemiyor ve norm fazlası olarak bekliyorlar. MEB’in norm fazlası öğretmenlere okul öncesi öğretmenliği kursu verileceğine ilişkin de bir kararı var. Hükümet, bu şekilde norm fazlası öğretmen sayısını eritmeyi planlıyor ama, söz konusu kursların okul öncesi eğitimin niteliğine nasıl bir katkı yapacağı ise tartışma konusu.


AKP’Li YAKINIYSAN iSTEDiĞiN YERE ATANABiLiRSiN

MİLLİ Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, temmuz ayının başı itibariyle de uygulamaya koyduğu ‘Geçici görevle çalışan tüm öğretmenlerin kendi okullarına dönmesi’ kararı delindi. Bakanlık, 48 kişi için ‘geçici görevlendirme’ yaptı. Listede yer alan isimler ise dikkat çekici: Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın kayınbiraderi Kemal Gül, Başbakan Recep Erdoğan’ın danışmanı-   Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın eşi Aslıhan Akdoğan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in akrabası Hatice Çelik, AKP Muş Milletvekili Faruk Işık’ın eşi Meral Işık. 4 Haziranda video konferans yöntemiyle okullara seslenen Bakan Dinçer “Geçici görevlendirmelere, il ve ilçe düzeyindeki atamalara, mazeretle ilgili atamalara herkes uyacak, en tepedeki insan da en aşağıdaki insana kadar herkesin eşit düzeyde muamele gördüğü bir  vaat ediyorum size” demişti.


EĞiTiMDE GECEKONDU DÖNEMi

İSTANBUL İl Milli Eğitim Müdürlüğünden kalabalık sınıflara getirilen bir diğer çözüm “prefabrik sınıflar” oldu. İlçe eğitim müdürleriyle yapılan toplantıda müdürlerden her ilçeden bahçesi olan okulların belirlenmesi ve bu bahçelere kaç tane prefabrik sınıf kurulabileceğini hesaplamaları istendi. Projenin maliyetinin nasıl karşılanacağına gelince; çözümlerden biri ilçe belediyelerinin bu sınıfların yapımını üstlenmeleri. Belediyelerin yanı sıra il özel idaresinin de maliyeti karşılaması düşünülüyor.


GÜNÜN GEYiĞi

Çocuklar gün boyu ya okulda ya da trafikte olacağından televizyonların çizgi film almasına ve yayınlamasına da gerek kalmayacak. Böylelikle RTÜK üyeleri de çizgi filmlerde müstehcenlik ve zararlı davranışlar içeren içerik arayışından kurtulacak!

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et