4+4+4: Çocuktan gelin de olur, işçi de!
Özge Ayaz-Tuba Güngör-Sevda Karaca
HER KADEMEDE EVLİLİĞE AÇILAN BİR KAPI VAR
Bu sistem nedeniyle kız çocuklarının erken evliliğinin yeniden gündeme geleceği ve artacağı yönünde de çok tartışma yapıldı. Bu sistem kız çocuklarının erken yaşta evlenmelerine imkan veriyor mu? Milli Eğitim Bakanlığı: Bu sistemin böyle bir uygulamaya imkan vereceği yönündeki tartışmalar tamamen maksatlıdır. Bu sistemin buna imkan vermesi asla söz konusu değildir. 12 yıllık zorunlu eğitim sürecini bitirmeyen hiçbir öğrencimizin eğitim sistemi dışına çıkıp, erken yaşta evlenmeleri mümkün değildir.
EĞİTİM SEN: Çocuk gelinler endişesinin en önemli dayanağı olan bir nokta karanlıkta bırakılmaktadır. Ortaokuldan sonra açık lise uygulaması hangi öğrenciler için geçerli olacak? Bu öğrenciler neye göre belirlenecek? Açık lise uygulaması, ancak özel eğitim gerektiren konularda ve son çare olarak başvurulacak bir uygulama olabilir. Açık liseye devamı serbest bırakmak ve açık lise kaydı üzerinden okullaşmanın artacağını savunmak mümkün değil. Bu bakış açısı okulu sadece kağıt üzerinde bağlı bulunulan bir kuruma indirgemek ve örgün eğitimde okulun sosyal ve kültürel boyutunu tamamen göz ardı etmek anlamına gelmektedir.
Selen Doğan (Uçan Süpürge “Çocuk Gelinler Olmasın” Kampanyası Koordinatörü): Kadın örgütleri olarak en büyük endişemiz ve itiraz gerekçemiz, bu sistemin çocuk yaşta evlilikleri hızlandıracak olması. Eğitim olanakları kız çocukları için zorlaşacak, lüks hale gelecek, ihtiyaç olmaktan çıkacak, keyfe keder, ailelerin kendi tasarrufları doğrultusunda okuyup okumamasına karar verecekleri bir hale girecek. Bu da dolaylı olarak küçük yaşta evlilikleri teşvik edecek. Zaten kız çocukları-nın okuması her zaman ikincil planda düşünüldü. Sistemde bir boşluk olduğu an, aileler de kızın okuması yerine, evlenip evden gitmesini tercih ediyor. Bu kadar yoksulluk, bu kadar olanaksızlık varken, aileler de hem ekonomik yük hem de namus yükü olarak gördükleri kız çocuklarının bir an önce evden gönderilmesi derdine düşeceklerdir. Uzaktan eğitim, kesintili eğitim gibi uygulamalar kız çocuklarını eğitimin dışında bırakacak. Siz, evdeki küçük bebeklerin, yaşlıların, hastaların, yetişkinlerin bakımından, onlara hizmet etmekten sorumlu tuttuğunuz kız çocuğa bir taraftan da “Uzaktan eğitimini sürdür” diyemezsiniz. Çocukların evden çıkıp okula gitmeleri, orada sosyalleşmeleri, erkek-kız çocukların bir arada eğitim görmeleri çok önemli.
Çiğdem Aydın (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Başkanı): 2002’de Medeni 4+4+4’ün her kademesinde dışarıya açılan birer açık kapı var. Her 4’den sonra aileleri kızları çekip alacak. Çünkü sistem buna el veriyor. Mesela mevsimlik çocuk işçi denen bir durum var. Aileleriyle çalışmaya giden bu çocukların takibi için e-okul projesi getirmişlerdi. Ancak bir takip yok, bu çocuklar okuldan koptular mı, tekrar geri geldiler mi, evlendirildiler mi, ne oldu konusunda hiçbir bilgisi yok bakanlığın. Sistemin çocukları okulda tutması gerekiyor, bu da ancak 12 yıllık zorunlu eğitim, bu zihniyete uygun bir müfredat ve buna aileleri ikna ederek yapılabilir. Müfredat ve eğitimin içeriği son derece köhnemiş, medeni insan yetiştirmekten ve eşitlikçi yaklaşımdan uzak, özgürlükçü ve insan haklarına saygılı birey yetiştirmekten bu kadar uzakken, çocuklara bir gelecek vadetmiyorken, bu çocukların erken yaşta evlendirilmelerinin ve çocuk işçi olmalarının önünün alınabileceğini düşünmek saflık olur.
FATİH’LE RANTIN FETHİ Fatih Projesi ile ilgili ihalelerin Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılmasının yolsuzlukla ilgisi nedir? MEB NE DİYOR?
Bu çirkin iftiraları ortaya atanlar öncelikle mevcut mevzuata ve bu Kanunda yer alan ifadelere dikkatli bir şekilde baksınlar, incelesinler; bundan sonra iddialarını devam ettireceklerse somut bilgi ve belgelere dayalı olarak konuşsunlar. Fatih Projesi ile ilgili ihaleler şeffaflığın, rekabete açıklığın ve kamu yararı gözetilerek ülkede üretimin gerçekleştirilmesi, kritik teknolojilerin transferi, Ar-Ge’nin ülkemizde geliştirilmesi, istihdamın artırılması amacıyla Kamu İhale Kanunu ve ilgili mevzuatının dışına çıkarılmıştır. Fatih Projesi sadece bilgi işlem teknolojilerinin eğitim alanında kullanılmasını sağlamayacak, aynı zamanda ülkemizin bu alanda bir üretim üssü haline gelmesine doğrudan etki edecek ve cari açığın ciddi oranda azalmasına yol açacak bir projedir. EĞİTİM SEN NE DİYOR? Başından itibaren usulsüzlük ve şaibe iddiaları ile gündeme gelen Fatih projesi, 4+4+4 düzenlemesinin sonuna adeta iliştirilmiştir. Birçok branşta öğretmen açığı olan okullardaki öğrencilerin, tablet bilgisayardan izleyeceği bir dersle açığı kapatamayacağı, bunun öğretmen-öğrenci arasındaki yüz yüze iletişimin yerine geçemeyeceği açık. Ayrıca bu sözler öğretmenin sınıf içindeki emeğini de değersizleştirme çabası içermektedir. Fatih Projesi kapsamındaki akıllı tahtalardan tabletlere, içerik yazılımlarından İnternet’e kadar pek çok alanda Kamu İhale Kurumu devre dışı bırakılırken, bunun üzerinden yaklaşık 100 milyar liralık rant sağlandı. Bir de en az 12 milyon öğrenciye İnternet bağlantısı satılması planlanıyor. Gelecek 15 yıl içinde aylık bağlantı en düşük 10 TL olarak hesaplandığında, Fatih Projesi ile sadece İnternet bağlantısı üzerinden 15 milyar dolarlık yeni rant kapısı açılacağı görülmektedir. Fatih Projesi’yle program öğrencilere para ile satılacak, 15 yıl içinde toplamda 10 milyar dolar ile 20 milyar dolar arasındaki para velilerin cebinden çıkacak. Türkiye’nin eğitimde Fatih Projesi gibi rant projelerine değil, eğitim sisteminin gerçek ihtiyaçlarını gözeten düzenlemelere ihtiyacı vardır.
HAFIZLIK EĞİTİMİ İÇİN OKULA 1 YIL ARA VERİLEBİLİYOR
Cemil Coşkun (Müfettişler Derneği İstanbul Temsilcisi): İmam hatip ortaokullarının tekrar açılması noktasında gözden kaçırılan bir şey var: İşin içinde hafızlık eğitimi de var. Yeni ilköğretim kurumları yönetmeliğinin 15. maddesinde devamsızlıktan sayılmayacak 2 durum ifade ediliyor. Birincisi “Sağlık nedeniyle devam edemeyenler, devamsızlık nedeniyle okuldan atılamaz” maddesi. İkinci nokta ise şu: “Hafızlık eğitimi alanlar, bu eğitimleri süresince eğitim ve öğretim yılı başından itibaren en fazla 1 eğitim ve öğretim yılı okula devam etmeyebilir”. Yani 4+4+4’ün ilk dördünden sonra çocuk 1 yıl hafızlık eğitimine devam ederse bu devamsızlıktan sayılmayacak. Çocuk diyelim ki 1 yıl hafızlık eğitimine devam etti, okula geri döndüğünde okula devam etmediği yılı tekrar etmeyecek, okulda kurulacak bir komisyonun yaptığı sınavda başarılı olursa bir üst öğretime devam edecek. Bu, 1 yıllık eğitimi yok saymaktır.
‘MUASIR MEDENİYET’ BAKANIN ANLATTIĞI GİBİ DEĞİLMİŞ!
Bakan Ömer Dinçer her konuşmasında bu sistemle gelişmiş ülkeler seviyesinde bir mesleki eğitim sağlanacağını, kendilerini eleştirenlerin bilgisizlikten dolayı “Erken yaşta mesleki yönlendirmeye” karşı çıktıklarını ifade ediyor. Ancak görünen o ki, bahsedilen gelişmiş ülkelerde bizim yeni eğitim sistemimizin getirdiği düzenlemelerin hiçbiri yok. -İtalya: Zorunlu eğitim 6-16 yaş arası ve 10 yıl. 5 yıl ilköğretim, 3 yıl orta öğretim ilk kademe, 2 yıl orta öğretim ikinci kademe. Orta öğretimin son kademesinde mesleki yönlendirme söz konusu. -Fransa: 6-16 yaşlar arasında zorunlu eğitim söz konusu. 6 yaşında ilk yıl okul öncesi eğitim söz konusu. (6-11 yaş). Öğrenciler orta eğitimin ilk kademesinin sonunda yani 15 yaşında ise mesleki eğitime yönlendirilebiliyorlar. -İngiltere: Zorunlu eğitim 5-16 yaşları arasında. 7 yaşında ilköğretim başlıyor ve 11 yaşına dek sürüyor. 11-14 orta öğretim ilk kademe yaşlarını oluşturuyor. Mesleki eğitime yönlendirme ise 16 yaşından (Orta öğretim ikinci kademe) sonra yapılıyor. -Bulgaristan: 2 yıl okul öncesi eğitim, 7-16 yaşlar arasında zorunlu eğitim söz konusu. Mesleki yönlendirme 14 yaşından itibaren yapılıyor. -Polonya: 6-16 yaş arası zorunlu eğitim. 1 yıl okul öncesi eğitim ardından 6+3 şeklinde. Mesleki okullara kayıt 16 yaşından sonra söz konusu. -Danimarka: 6-16 yaş arası kesintisiz zorunlu eğitimin ardından meslek okuluna gidilebiliyor.
GÜNÜN ŞAKA GİBİ GERÇEĞİ
4+4+4 Ne Getiriyor?
Talim Terbiye Kurulu Başkanı’nın video konferanstaki örneklerinden yola çıkarsak; yeni sistemin en büyük getirisi “çamaşır suyuyla tuz ruhunu karıştırırsan ne olur? sorusuna cevap verebilecek, düşünen, eleştirel lise mezunları yetiştirebilmek”miş. Tabi LYS’de böyle sormuyorlar o başka! (teşekkürler inci sözlük!)
İŞÇİSİN SEN İŞÇİ KAL!
KIZ çocuklarına yönelik ileri sürülen iddiaların bir benzeri de bu sistemin çocuk işçiliğini yaygınlaştıracağı yönünde gündeme getirildi. Bu sonucun meydana gelmesi mümkün mü?
MEB NE DİYOR? Bu konuda çok yoğun bir şekilde kara propaganda yapılmaktadır. Yapılan değişikliklerin hiçbir yerinde ortaokullarda mesleki eğitimden ve 9 yaşında mesleki eğitime başlamaktan söz edilmemektedir. Eğer bundan amaç imam hatip ortaokulları ise evet, bu değişikliklerle sadece imam hatip ortaokulları kurulmuştur. İlkokulu bitiren çocuklardan dileyenler imam hatip ortaokullarına devam edebileceklerdir. İmam hatip ortaokullarının dışındaki ortaokulların hiçbirisi mesleki eğitim veren ortaokul değildir. Eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilerin sistem dışına çıkması mümkün olmadığı gibi, idare olarak da bu duruma fırsat verilmeyecektir.
UZMANLAR NE DİYOR?
Erkan Aydoğanoğlu (Eğitim Sen Eğitim Uzmanı): Çocuk işçiliğin artması, sadece 4+4+4’le gerçekleşen bir şey değil. Bu konuda ilk adım 6111 sayılı Torba Yasa Kanunuyla atıldı, ikinci kademede mesleğe yönlendirme adı altında bir uygulama getirdiler. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasıyla da 16 yaşından küçüklerin ağır ve ilkel işlerde çalıştırılması yasağı kaldırıldı. Bakanlık yalanlasa da 10 yaşında mesleğe yönlendirme söz konusu. Çocuk bunu kendi iradesiyle yapamayacağı için ya ailesinin ya da öğretmeninin yönlendirmesiyle yapacak. İşçinin çocuğu işçi olacağı alana yönlendirilecek. Hükümet “Çocuklarınızı mesleğe yönlendiriyoruz. Meslek liselerinin oranını yüzde 65’e çıkaracağız” diyerek yoksul halkın çocuklarına bir olanak sağlıyormuş gibi bir hava yaratıyor. Ama bunu, sermayeyi eğitimli, nitelikli ve ucuz işgücü sağlamak için yapıyor. “Ara eleman ihtiyacımız var” diyor. Kimdir bu ara eleman? Çocuklar, gençler ve kadınlar. Mesleki eğitim kanununda yer alan “İşletmelerin yüzde 10 stajyer çalıştırma sınırı vardır” ibaresi ortadan kaldırıldı. Yani bir işletme isterse bütün işçilerini stajyer olarak çalıştırabilir. İşçinin emekçinin çocuğu, anne babası ne iş yapıyorsa onu yapacak. Kendisi eziyet çekip, çocuklarına eğitim olanakları sağlayarak onları güzel yerlere getirme hayali ortadan kalkacak.
Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu (Marmara Ünv. Çalışma Ekonomisi Öğretim Üyesi): Öğrencilerin geleceklerini belirleyecek tercihin lisede yapılacağı söyleniyor ama yasaya göre ortaokullarda “Farklı programlarda dersler seçmeli olacak ve bu dersler lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre belirlenecektir”. Dolayısıyla liseyi destekleyecek bir eğitim vereceği için ortaokulun başında tercihe göre yönlendirme yapılacak. 9 yaşındaki çocukların önüne konulacak üç tercih var: Genel eğitim, imam hatip ve mesleki eğitim. Peki, 9 yaşındaki çocuğun geleceğini belirleyecek tercihi kim, hangi kriterlere göre yapacak? Kararı çocuğun kendisi veremeyeceği gibi ailesi ya da öğretmenlerinin elinde de karar verebilecekleri objektif veriler bulunmuyor. Düşük gelirli aileler çocukları için ya imam hatipleri ya da mesleki eğitimi tercih etmek zorunda kalacak. Yasa, ortaokulların ilkokul ya da lise ile birleştirilebileceğini belirtiyor. Meslek lisesine hazırlık aşaması olan ortaokulların, gerekli teknik donanımı da kullanabilmesi için meslek liseleriyle birleştirilmeleri büyük bir olasılık. Bu durumda çocuklar 9 yaşından itibaren mesleki eğitime “zorunlu” olarak başlatılmış olacak. Devletin mesleki eğitimden elini çekip, bu alanı tamamen özel sektöre devretmesi ve meslek okullarının Organize Sanayi Bölgeleri gibi yoğun iş alanlarda açılabilmesi hedefleniyor. Bir de 6287 sayılı Yasa’yla, mesleki eğitim alan öğrencilerin, okul ve öğretmen yüzü görmeden fabrikalarda, atölyelerde patronları ya da ustaları tarafından “eğitilmeleri” gündeme geldi. Böylece sermaye, çok küçük yaşlarda denetimi altına aldığı çocukları istediği kullanacak. 4+4+4 modelinde meslek okulları “zorunlu çıraklık mektepleri” olacak, AKP emekçilerin çocuklarını sermayeye ucuz iş gücü olarak sunacak.
GÜNÜN İSTATİSTİĞİ
-TBMM Kadın-erkek eşitliği komisyonunun tespitine göre Türkiye’de çocuk gelinlerin oranı yüzde 31.7… -Evlenen kızların yüzde 33’ü “çocuk gelin” tanımının içine giriyor. Her üç evlilikten biri erken yaş evliliği. -Türkiye’de okur-yazar olmayanların yüzde 47’si 18 yaş altında evlilik yapıyor. jOkur-yazar olup hiç okula gitmeyenlerin yüzde 32’si 18 yaş altında evlenmiş.
evrensel.net
Evrensel'i Takip Et