İskenderun’da işçiler endişeli
İskenderun'da demir çelik işçileri, dolardaki kur artışının sebebiyle işten atılma endişesi yaşıyor.
Fotoğraf: Arşiv
Halil İMREK
İskenderun
İskenderun sanayi bölgesinde özellikle demir çelik sektöründe çalışan işçiler, dolardaki kur artışı nedeniyle üretimde azalma olduğunu ve işten çıkarma söylentilerinin başladığını ifade etti. Geçmişte en ufak bir düşüşte işçi çıkarmaya başlandığını belirten işçiler, şimdi de işten atılma endişesi yaşıyor.
Seçim sonrası yeni bir sisteme geçilmesi nedeniyle umutlu olduklarını, doların düşeceğini, ekonominin daha iyiye gideceğini düşündüklerini ifade eden işçiler, ekonomide yaşanan son gelişmelerden sonra doların yükselmesiyle beraber ücretlerin erimesinin ve birçok fabrikalarda taşeronlaşmanın yaygınlaşmasının morallerini bozduğunu söyledi. En büyük moral bozukluğunun nedeni ise üretimin azalması ve bunun faturasının işçiye kesilmesi.
‘LİSTELER HAZIRLANIYOR’
İşçilerin anlattıklarına göre bölgede işten atmalar henüz başlamadı ancak bu ay demir çelik sektöründe birçok fabrikada işten atmaların başlayacağı konuşuluyor. Hatta işten atılacakların listelerinin hazırlandığı gelen bilgiler arasında. Üretimin şu an devam ettiğini ama satışların yavaşladığını vurgulayan işçiler, her şeyin patronların ve idarecilerin iki dudağı arasında olduğunu söylüyor. İşçiler, işten atma söylentileri arttıkça psikolojik olarak kendilerini daha fazla baskı altında hissettiklerini anlatıyor.
Bölgedeki demir çelik sektöründeki herhangi bir krizin herkesi etkileyeceğini belirten işçiler, “Bir torba kömür 31 lira olmuş. Bunun dışında çay, şeker, giyim yani A’dan Z’ye her şeye zam geldi. Birçoğumuz bankalara borçluyuz. Mecbur olduğumuz için yüksek faizli kredilere girdik. Birçoğumuzun aldığı maaşın yarısı kredilere gidiyor. Geçim sıkıntısı nedeniyle ailevi sorunlar da yaşıyoruz” dedi.
SENDİKALAR SESSİZ
Sendikalar yaşanan ekonomik çalkantılara rağmen sessizliğini koruyor. Görüştüğümüz işçiler, “Burada sendikalara çok görev düşüyor. Patronun yanından işçinin yanına geçerlerse hem işçilerin üzerindeki baskı azalır hem krizin faturası işçiye çıkmaz. İşçi sendika yan yana olmalı. Ama yüzeysel anlamda değil gerçek manada. Birçok fabrikada taşeron çalışma yaygınlaştırılarak sendikalar zayıflatılıyor. Ama sendikalar hâlâ ne şiş yansın ne kebap tutumunda. Sendikalar sahip oldukları hakları işçi lehine kullanmıyorlar” diyor.
BÜYÜK TÜRKİYE ENGELLENİYOR GÖRÜŞÜ
Hükümetin dış politikasına eleştirel bakan işçilerin yanı sıra doların üzerinden Türkiye’nin büyümesinin engellendiği görüşüne sahip işçiler de mevcut. İşçilere göre burada amaç bir kaos ortamı yaratmak. İşçiler, “Türkiye’yi en zayıf noktasından vurmak için dövizi kullanıyorlar. Onlara göre ne kadar çok zarar verirsek onlar için o kadar iyi” görüşünde.
ESENYURT’TA ÇEŞİTLİ İŞ KOLLARINDA ÇALIŞAN İŞÇİLER: KAZANDIĞIMIZLA SADECE HAYATTA KALABİLİYORUZ
Seçimlerin ardından başlayan zam yağmuru hız kesmeden devam ediyor. Enerjiden, gıdaya; alkolden, vergilere kadar uzanan zamma durmak bilmeyen döviz kuru artışı da eklenince vatandaşın alım gücü gittikçe düşüyor. Gün geçtikçe ceplerindeki deliğin daha da büyüdüğünü belirten işçiler, “Kazandığımızla sadece hayatta kalabiliyoruz” diyor.
Hayat pahalılığının dayanılamayacak noktaya geldiğini belirten bir gıda işçisi, “Evim kira, Esenyurt’ta 600-700 liraya kiralık ev yok artık. Maaş yetişmiyor. Eşten dosttan aldığımız borç parayla geçiniyoruz” diyor. İş kazası geçirmeden önce iki işte birden çalıştığını, 3 yaşında bir kızı olduğunu belirten işçi, “Çalıştığım fabrikada herkes zamlardan rahatsız. Ama bir yandan da yapacak bir şey yok. Laf söylediğimiz anda patron kapıyı gösteriyor” dedi.
Söze giren arkadaşı da “Biz herkese patronla daha kararlı konuşalım diyoruz ama iş icraata geldiğinde herkes kaçıyor” diyerek serzenişte bulunuyor: “Zaten bir kısmının da yan geliri var. Parası olan olmayanın derdinden anlamıyor.”
‘SORUMLUYU HERKES BİLİYOR AMA...’
Kendi fabrikasında çalışma koşullarının kısmen iyi olduğunu söyleyen bir Vakko Tekstil işçisi ise zamların çok gündem olmadığını belirtiyor. “Zamlardan rahatsız olanlar ise sadece konuşuyor. Bence herkes bu zamların sorumlusunu biliyor ama söylemeye korkuyor” diyor.
“İnsanlara hayatta kalmak yetiyor, bunun için yaşıyor” diyen işçi şöyle devam ediyor: “Sosyal yaşantımız yok, mutfağa et girmiyor ama Suriyelilere, Afganlara bakıp şükrediyor insanlar. Alım gücü eskisi gibi değil ama bizim fabrikada çalışanlar hâlâ bir şekilde gemisini yürütüyor. Ama ağlamalar hafif hafif başladı aslında, fakat yeterli değil.”
‘GEÇİNEBİLMEK İÇİN MESAİ YAPIYORUZ’
30 yıldır çeşitli fabrikalarda çalışan bir metal işçisi, her geçen gün yaşam ve çalışma koşullarının ağırlaştığını söylüyor. Eşinin son bir senedir ev işlerine gitmeye başladığını belirten işçi, “Oturduğumuz mahallede ev işlerine giden kadın sayısı sürekli artıyor. Ama bu son 3-4 senedir hayat koşullarının daha da ağırlaşmasından dolayı” dedi.
Metal işçisi şunları söyledi: “Meyve sebze fiyatları ortada, yanına yaklaşılmıyor. Aldığım paranın aynısını 2005 yılında alıyordum. Fabrikada sürekli baskı var. Devamlı üretim sayısını arttırmamızı istiyorlar. Ancak ücretlerde bir artış yok. Geçinebilmek için mesailere kalıyoruz. İşten eve evden işe insanlığımızdan çıktık. Robotlaştık. 2 çocuğum var, biri bu sene üniversiteye gidecek. Üniversiteye gidecek olması bizi kara kara düşündürüyor. Çocuklar benden para istediğinde biz fakiriz, durumumuz iyi değil diyorum. Çocukları internetle susturuyoruz. İnterneti açınca uyuşuyorlar. Ev kendimizin olmasına rağmen geçinmekte çok zorlanıyoruz.”
Fabrikada işçiler arasında ciddi bir kutuplaşmanın olduğunu dile getiren işçi, “AKP’ye oy veren arkadaşlarımız da zamlardan ve doların yükselmesinden rahatsız. Ancak onlarda ciddi bir ülkenin bölünmesi korkusu var. Her konu açıldığında ülkeyi bölmek isteyenlerin oyunu ile karşı karşıyayız diyerek tepki göstermiyorlar. Ben dolar artışının nedeninin hükümetin dış politikada yaptığı yanlışlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Bunu fabrikada anlatıyoruz ancak kutuplaşma önümüzü engelliyor” dedi.
Kısa süre önce fabrikanın taşınması gerekçesiyle işten çıkarılan bir Arçelik işçisi ise seçimler dönemindeki tartışmalardan söz ediyor: “Bizim fabrikada AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi herkes rahatsızdı gidişattan ama arkadaşlarımızın bir kısmı şükrediyordu bir kısmı da işten atılırım, başım belaya girer korkusuyla pek konuşmuyordu. Az da olsa tepkisini gösteren oluyordu ama çoğu, ‘Ben ne yapabilirim ki? Elimizden ne gelir?’ diyordu. Bazı arkadaşlarımız ise zamları protesto edersek ülkenin bölüneceğini, bunun dış mihrakların işine geleceğini düşünüyor.”