Toros: İklimdeki değişiklikler, mevsim kaymalarına sebep olabilir
Prof. Dr. Hüseyin Toros, sel felaketlerine yol açan şiddetli yağış ve hava değişimleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Fotoğraf: DHA
Son dönemde sel felaketlerine yol açan şiddetli yağış ve hava değişimleriyle ilgili konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, atmosferdeki dengeyi bozan etkenlerin ortadan kaldırılmaması durumunda daha büyük sorunların oluşabileceğini belirtti.
Toros, Ordu ve Rize'deki sel felaketinin, Karadeniz'de yaşanan sel, iklim şartlarına uygun arazi kullanımı olsaydı veya binalarda su basmanı ya da binalar ayakları üzerinde olsaydı bu felaketin yaşanmayacağını belirtti. Yağışların bir anda cadde ve derelere inmesini engelleyip, yöreye özgü farklı çözümler üretilerek sel ve taşkınların oluşmasının engellenebileceğini belirten Toros, “Suyun kaçışı tamamen kapatılıyor, suyun gidebileceği yer yok. Bu faydadan daha çok zarara yol açar” dedi.
İklimdeki değişikliklerin, mevsim kaymalarına sebep olabileceğini belirten Toros, “Sıcak hava dalgası, aşırı yağışlar, doluda artışlar gibi meteorolojik uç değerlerin sayısı ve şiddeti artabilir. Geçen yıl İstanbul'da yaşanan dolu gibi bu tür uç değerleri daha sık yaşayabiliriz" dedi.
‘ATMOSFERE AŞIRI MİKTARDA KİRLETİCİ SALINDI’
Geçen yüzyılda, sanayideki gelişmelere bağlı fosil yakıtlarının kullanımının arttığını, bunun da atmosferi kirleterek ekolojik dengeyi bozduğunu anlatan Toros, atmosfere aşırı miktarda kirletici salındığını dile getirdi. Toros, sadece karbondioksit miktarının yüzde 25 arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bunun dışında metan gibi diğer sera gazlarında da artış oldu.
‘HAFTALARCA SÜREDE YAĞACAK YAĞIŞ ÇOK KISA SÜREDE YAĞIYOR’
Yeryüzü sıcaklığında son yüzyılda 1 derecelik sıcaklık artışı söz konusu. Bu bir derecelik artışın olumsuz etkisini örneklendirecek olursak 36,5 derece olan insan vücut sıcaklığı bir derecelik artışla 37,5 dereceye çıktığı zaman sağlık açısından konfor düşüşü oluyor. Atmosferdeki küresel sıcaklık artışı da dünya ikliminde değişikliklere yol açıyor. Örneğin mevsimlerde kaymalar, yağış ve sıcaklık gibi meteorolojik hadiselerde uç değerlerin sıklığında ve miktarında artışlar yaşanıyor. Örneğin haftalarca sürede yağacak yağış çok kısa sürede yağabiliyor."
'DERE YATAĞINA EV YAPMA SEL ALIR, TEPEYE YAPMA YEL ALIR'
Doğanın yapısı göz önünde bulundurulmadan arazi kullanımının değiştirilmesinin de olumsuz sonuçlara yol açtığının altını çizen Toros, "Son 50-100 yılda dere yataklarında suyun akışını engelleyecek yapılar yapıldı. Eskilerin 'Dere yatağına ev yapma sel alır, tepeye yapma yel alır' diye bir sözü vardır. Eski evlere baktığımız zaman su basmanı denilen bir sistem vardı. Dere yatağı ve derenin etkilenme alanı vardır. Dere ve civarının asla yapılanma için kullanılmaması gerekir. Arazi kullanımını meteoroloji mühendislerinin ürettiği bilgiyi düşünmeden yapıyoruz. Bu planlanmadığı zaman iklimdeki değişiklik, doğal afetlerle bize geri dönüşü olmayan zararlar veriyor" diye konuştu.
‘METEOROLOJİYİ, PLANLAMALARINDA KULLANAN ÜLKELER UÇ HAVA OLAYLARINDAN AZ ETKİLENİYOR’
Türkiye'de meteoroloji mühendisliğinin yeterince bilinmediğini sadece yağacak yağmur ve hava olaylarıyla ilgili bir meslek olarak algılandığını söyleyen Toros, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gelişmiş ülkelerde bütün altyapı planları meteoroloji mühendisleri ile beraber projelendirilerek kaynakların, elde edilen ürünlerin en verimli, sürdürülebilir ve güvenli olması sağlanıyor. Meteoroloji mühendisleri atmosferi ölçerek, modelleyerek, elde edilen büyük veriyi, makine öğrenmesi gibi yöntemlerle insanlığın hava olaylarından zarar görmeden faydaya dönüştürmeyi çalışıyor. Ülkemizde şehir planlamasında meteoroloji mühendisleri yok. Halbuki şehirlerin planlamasında uzun süreli iklim verilerinin kullanılması ve oluşabilecek uç değerlerin hesaplanarak afet riskleri ile can ve mal kayıplarını azalttığı gibi sosyoekonomik olarak geri dönüşümü yükseltecektir. Meteorolojiyi, planlamalarında kullanan ülkeler uç hava olaylarından az etkileniyor."
ANİ VE KUVVETLİ YAĞIŞLAR NEDENİYLE YERALTI SULARI BESLENEMİYOR
Prof. Dr. Hüseyin Toros, teknoloji ile doğal afetlerin etkisinin azaltılabileceğini, bunun için de iklim bilgisinin değerlendirilerek uygun altyapıların oluşturulması gerektiğini söyledi. Dünya kaynaklarının hor kullanılmaya devam edilmesi ve atmosferin de kirletilmesi durumunda 2050-2100 yılları arasında sıcaklık artışının 3-4 dereceyi bulabileceğine dikkati çeken Toros, sözlerini şöyle sürdürdü: "Atmosferdeki dengeyi bozan etkenler ortadan kaldırılmazsa daha büyük sorunlar ortaya çıkabilir. Yapılan çalışmalar dünya ile birlikte ülkemizde de bu sıcaklıklardaki artışın devam edeceğini gösteriyor. Eğer çözüm üretmezsek hava kirliliği daha da artabilir. İklimdeki bu değişiklikler, mevsim kaymalarına sebep olabilir. Sıcak hava dalgası, aşırı yağışlar, doluda artışlar gibi meteorolojik uç değerlerin sayısı ve şiddeti artabilir. Geçen yıl İstanbul'da yaşanan dolu gibi bu tür uç değerleri daha sık yaşayabiliriz."
Toros, ani ve kuvvetli yağışlar nedeniyle yeraltı sularının beslenemediğini, bunun da o bölgedeki su ihtiyacına olumsuz etki edeceğini kaydetti.
YANLIŞ SULAMA ÇORAKLAŞMAYI ARTIRIR
Yağış mevsimlerinin değişmesinin bitki örtüsü ve tarım üzerindeki etkilerine değinen Toros, şu bilgileri verdi: "İlkbaharda yağacak yağmur yazın yağarsa alışılagelmiş bitki örtüsünü ve tarımsal ürünleri etkiler. Bir bölgede sıcaklık artıkça daha su ihtiyacı artar ve fazla su buharlaşması yaşanır. Bu da bitkileri etkileyecek, daha sonra toprağın çoraklaşmasına yol açabilecektir. Türkiye'yi tarım ülkesi olarak sayacak olursak buradaki sıcaklıktaki bir derece artış, su ihtiyacını artıracak. Fazla su vermek kaynaklarınızı azaltır. Bol suyunuz olsa bile ihtiyaç fazlası su vermek de buharlaşmayı artırır. Fazla su, sıcak ve rüzgarlı saatlerde sulama gibi yanlış uygulamalar tuzlanma, buharlaşma ve çoraklaşmayı artırarak toprağın verimliliğin azalmasına yol açar. Bitkiye suyu vereceğiniz saatler, miktarı, suyun bitkiye veriliş şekilleri de önemlidir. " (İSTANBUL)