13 Ağustos 2018 00:32

HABAŞ'ta çalışma koşulları sağlıksız, yetkili sendika sessiz

Patronun lüks otomobil koleksiyonu yaptığı HABAŞ'ta işçiler, ‘İsraf ediliyor’ denilerek kendilerine bir süre içme suyu verilmediğini anlattı.

HABAŞ | Fotoğraf: Evrensel (Temsili görsel)

Paylaş

Turan KARA
Dilek OMAKLILAR
İzmir

Ferrari, Lamborghini, Bentley, Maserati gibi lüks arabaların sayılı üretilen her serisinden oluşan koleksiyonu ve milyarlarca liralık servetiyle meşhur Mehmet Başaran’ın sahibi olduğu HABAŞ Demir Çelik’te işçiler, ‘Su israf ediliyor’ denilerek kendilerine bir süre içme suyu verilmediğini söyledi. Sendikaya rağmen pasif direniş ile önce günde 2 saat, ondan 4-5 gün sonra ise tüm gün su verilmeye başlandı.

HABAŞ’ta sac haddanesinde çalışan işçiler, “10-15 gün 16.00-00.00 ve 00.00-08.00 vardiyalarında içme suyu verilmedi. İşçiler israf ediyor diyormuş yönetim. İsraf dedikleri de depodan gelen suyun güneş altında borulardan geçerken kaynaması sonucu biraz akıp serinlemesini beklemek olabilir belki. Ama bu da düşük bir ihtimal çünkü bunun kolayı var, işletme sebilleri yapmak, ama yapmıyorlar. Günde 2 saat su veriliyordu biz de bidonlara, pet şişelere doldurarak idare ediyorduk. Kendi imkanlarımızla aramızda para toplayarak buzdolabı  ve ocak aldık. İhtiyaçlarımızı öyle karşılıyoruz. Arıyoruz, çay içeceğiz, ya da suyumuz bitti diyoruz o şekilde geliyor, dolduruyoruz işte. Neyin israfı bilmiyoruz. 10-15 gün sürdü, ancak birkaç gündür normal akıyor. Aşırı su kaçağı var, su yetişmiyor açıklaması yapılarak düzeldiği söylendi” dedi.

İşçiler, fabrikada içme suyu verilmediği günlerde, 1 işçinin öldüğü biri ağır 2 kişinin de yaralandığı (5 işçiden hafif yaralanan 2’si taburcu edildi) patlamadan sonra HABAŞ CEO’su aynı zamanda Çelik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Çakmak’ın fabrikaya geldiğini ancak durumu görmezden geldiğini belirtti.

SENDİKA MÜDÜRLERİN KONTROLÜNDE Mİ?

İşçiler bir taraftan da işçi sağlığı ve güvenliğinin ihmal edilmesine ses çıkarmayan, iş cinayetleri ve iş kazalarıyla ilgili açıklama yapmayan Türk Metal’e de tepkili: “Sendikacılar umursamıyor, sac haddanesinde temsilci bırakmış ona rağmen gelip çözmediler. Hatta baş mühendis ‘Yeni temsilciyi işletmeden seçmeyin’ demiş sendikacılara, öyle diyor arkadaşlar. Yönetimin dediğine göre, temsilci işletmeden seçilirse vardiyayı döndürmek zor oluyormuş, sendikal izin kullandığında yerini dolduracak adam yokmuş. Yani o kadar az sayıda işçi ile çalışıyor ki fabrika, kimse durup dinlenmeden, birkaç kişinin işini yaparak...”

İşyerindeki patlamadan sonra sendikanın sessizliğini de eleştiren işçiler, “Sebebi belli değil diyorlar. Belli işte insanlara, hadi hadi diyerek iş yaptırıyorlar, sen de çıkıp bu konuda laf edemiyorsun. Sorduğunda neden bir şey yapmıyorsun diye, HABAŞ işçileri bir şey yapmıyor diyerek suçu işçilere atıyor” dedi.

FABRİKADA İŞÇİLERİN HALİ ORTAÇAĞI ARATMIYOR

HABAŞ gaz dolum tesisleri, hurda sahası, çelikhane, haddaneler ve sac haddanesi ile büyük bir üretim kompleksi. Fabrika kapısından giren kamyon ve TIR’ların ise haddi hesabı yok. Bir de bunlara büyük sanayi tüpleri ile yüklü kamyonlar eşlik ediyor. Dolum tesisinde çalışan işçilerin söyledikleri ise kara düzen çalışma ile büyük faciaların hiç umursamadan her an kapıda olduğunu gösteriyor. Ne özel ehliyetler, ne de dolum, ne yükleme ve taşıma prosedürlerinin uygulandığını söylüyorlar.

Ambulansın dahi hurda olduğu fabrikada bir işçi hafif yaralanmasına rağmen ambulans yetersizliğinden ölmüştü. İşçinin ölümünden sonra duyurduğumuz ambulans sorunu bir süre sonra ambulans alınarak çözülmüştü.

Onlarca işçinin ölümü ve sakat kalması ile sonuçlanan fabrikada sadece iş güvenliği ihmali ile yaşanan şiddetli çalışma koşulları değil beslenme koşulları da ciddi bir sorun halinde. Üretim rekorları kıran ağır sanayi işçilerinin dinlenmek için zaman ve olanakları ise hiç yok. Daha önce de 700 civarı işçi içme suyundan zehirlenmiş, ayrıca yemekten zehirlenen işçiler olmuştu. Müdürler sadece yemekhanedeki su borularını değişitirmekle yetindi. Ölen onlarca işçide olduğu gibi HABAŞ patronu yine hesap vermedi.

TÜRK METAL’DEN İLGİNÇ SUÇLAMA: İŞÇİLERİN SÖYLEDİĞİNİ YAZIYORSUNUZ

HABAŞ Demir Çelik fabrikasında yaşanan patlamanın üzerinden iki haftayı aşkın bir süre geçmesine rağmen Türk Metal İzmir Şubesi sessizliğini koruyor. Ne patlanın sebebine dair ne de fabrikada yaşanan işçi sağlığı ve iş güvenliği ihmalleri ve işçiler üzerindeki baskılara dair tek kelime etmiyor. Konuyla ilgili görüşünü almak istediğimiz Türk Metal Sendikası İzmir Şube Başkanı Mürsel Öcal ise gazetemize ilginç bir suçlamada bulundu. “İşçilerin her söylediğini yazıyorsunuz” diyen Öcal, haberlerin yalan olduğunu savundu ancak yine açıklama yapmadı.

AİLELERİN BEKLEYİŞİ SÜRÜYOR

HABAŞ’taki patlamada Enver Erik isimli 26 yaşındaki işçinin ölümü sonrası ailesi hukuk yollarıyla haklarını ararken, yaralı iki işçinin aileleri de hastane önünde bekleyişlerini sürdürüyor. İşçilerden Mehmet Demirci’nin ailesi de Ege Üniversitesi Hastanesi önünde bekliyor her gün. Mehmet Demirci’nin eşi Derya Demirci, eşini görmek için her gün Bergama’dan geliyor hastaneye. İşçi Demirci, yoğun bakımdan çıkarılsa da henüz ziyaretine izin verilmiyor. 2 buçuk saat süren yol sonrasında 2 kez görebiliyor eşini Derya Demirci. “Aklım hep burada zaten, eve gidince de rahat edemiyorum. Çocuklarımı her gün getirmiyorum, onları da evde bırakınca bu kez onları düşünüyorum” diyor.

Patlamanın olduğu gecenin sabahında haberi aldığını söyleyen Demirci, “Gece olmuş olay ben sabah öğrendim. Kardeşimle aynı yerde çalışıyordu, ben de sabah tarlaya gitmiştim. Kardeşim geldiğinde anlamıştım, kesin iş kazası oldu diye düşündüm. Çok korktum. İlk gün zaten çok fenaydı anlatamam” diyor. Konuşmakta zorlanan Demirci, 6 ve 8 yaşlarındaki çocuklarına bakarak, “Babam ne zaman iyi olacak, ne zaman gelecek diye soruyorlar” diyor.

Yaralılardan işçi Mevlüt Şimşek’in durumu ise hâlâ ciddiyetini koruyor. Yoğun bakımda müşahade altında bekleyen işçinin durumunda herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Hâlâ komada olan Mevlüt Şimşek’in ailesi de hastane kapısında bekleyenlerden...

Bir an önce iyileşmesini isteyen ailelerin bir isteği daha var, Aliağa’da yanık ünitesinin bulunduğu bir hastane. Hastane için Aliağa dışında bir yere gelmek, yaralanan işçilerin durumuna anında müdahale edilmemesinden şikayetçiler.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan'dan ABD'ye: Oyununuzu gördük ve meydan okuyoruz

SONRAKİ HABER

Cübbeli'nin zoruna gitti: Şerefsizler! Adam neye bindi, indi sana ne

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa