Bir istatistikten daha 'fazla'sı

971 bin 657 öğrenci lise sınavına girdi, 2 milyon 260 bin öğrenci üniversite sınavlarına girdi. 798 bin 926 lise öğrencisi yerleşti, 91 bin 687 tanesi açıkta kaldı. Yüz binlerce öğrenci ise üniversite tercih listelerini dolduruyor... 

Televizyon kanalları ve gazeteler benzeri başlıklar atıyorlar haberlerine. Hep beraber kocaman bir “durun” diyoruz bu haberlere. O yazdıklarınız birer istatistik, birer toplam nüfus sayısı değil, milyonlarca genç! Geleceğine dair kaygı duyan, stres yaşayan, insanca yaşanabilecek bir ülke hayali kuran milyonlarca genç; iki haber satırından, üç sınavdan fazlası!

ÇELİŞKİLER BALÇIKLA SIVANMAZ

“Fazlası” olduğunu ülkeyi yöneten sermayedarlar ve onların temsilcileri de biliyor elbette. Nasıl bir yedek işgücü olduğunu, emperyalist savaş politikaları için sırtlarını dayayabilecekleri potansiyel tabutlar olduklarını, toplumun dini referanslarla yeniden örgütlenmesinde, yeni bir kültürün inşasında “dinamik” olabilecek bir “fazla” olduğunu onlar da biliyorlar!

Bundan kaynaklı ki hem milyonlarca gencin bilincini emperyalist saldırgan politikalar içinde bulanıklaştırmak, böylece kapitalist emperyalist sistem ile kendi yaşamları arasındaki çelişkilerin ortaya çıkmasını engellemek, hem de bu çelişkilerden kaynaklı yükselen eşit ve özgür bir gelecek talebini boğmaya çalışıyorlar. 

'DİNAMİK SÜREÇ': YASAK, BASKI VE SÖMÜRÜ

Cumhurbaşkanı başdanışmanı yeni Türkiye’nin inşasının “dinamik” bir süreç olacağını söyledi bir röportajında. Bu açıklamanın Türkiye gençliği açısından anlamı çok açık; “Üniversitelerinizi de böleriz, liselerinizi de değiştiririz, işten de daha rahat atarız, festivallerinizi de yasaklarız, kulüplerinizi de kapatırız, bunları da hızlı ve öfkeli bir biçimde yaparız!” demek istiyor dinamik danışman! Hakim sınıflar cephesi her ne kadar iyi yalan söylüyor ve göz boyamaya çalışıyor olursa olsun, attıkları her bir adımın bağımlı kapitalist bir ülkenin yönetilmesine bağlandığı apaçık ortada. 

KAPSAMLI SALDIRILARA KAPSAMLI MÜCADELE

Gençlik açısından bu bağlantılar kapsamlı bir saldırı ile birlikte güçleniyor. Gençliğin toplam bir geleceği (Sosyal külterel yaşam alanı, eğitim sistemi, çalışma koşulları ve hayatı) de bu kapsamda dizayn ediliyor. Bu saldırıya karşı koymak ve geri püskürtmek de kapsamlı bir mücadele gereğini Türkiye gençliğinin önüne koyuyor. 

Giderek daha fazla gencin mücadeleye çekilmesinin olanaklarını tartışmak, gençlik yığınlarının sosyal kültürel taleplerden ekonomik ve siyasal taleplerine uzanan bir hatta birlikte hareket etmesinin koşullarını oluşturmak bu gereğin temeli. 

SERMAYE CEPHESİ VS. İŞÇİ SINIFI ve GENÇLİK

Uyuşturucu kullanımının katlanarak artmasının karşısında futbol turnuvalarında yan yana gelmek, müzik ve tiyatro grupları oluşturarak toplumsal olandan yana mücadele etmek, evrim kuramını tartışmak için okuma günleri düzenlemek... Bu listeye bu sayfaları okuyan her bir arkadaşımız yeni satırlar ekleyebilir. 

Gençlik yığınları, sayısal yığınlar olmaktan ancak yaşamın her alanında örgütlü, hedefli hareket ederek çıkabilir!

Hızlı ve öfkeli zamanların dinamiklerini yalnızca sermaye cephesi ve onların danışmanları oluşturmuyor elbette; karşılarında da işçi sınıfı ve onun gençliği var. 

BİZİM 'DİNAMİK'LERİMİZ: DİZELERİMİZ, FIRÇALARIMIZ, DANSLARIMIZ...

Türkiye gençliği eldeki her bir araçla harekete geçmenin ve bu araçları kendi talepleri etrafında bir ülke hedefine bağlamak için gerekli “dinamik”lere sahip.

Boya fırçaları, şiir sayfaları, dans figürleri, müzik aletleri, tiyatro sahneleri, futbol topları, dergiler, kitaplar bireysel çalışmaların araçları olmaktan çıkıp gençliğin harekete geçme araçlarına dönüşmeli.

Ki dünya gençlik tarihinin deneyimleri bu açıdan zengin, Türkiye gençliği bu birikime sahip!