17 Ağustos 2018 00:16

Depremde ayaklarını kaybeden Koçak, dünya engelliler dalış rekortmeni

17 Ağustos depreminde ayaklarını kaybeden Ufuk Koçak'la konuştuk. Koçak, 'Yaşamın bittiği yerde başka bir yaşam başlıyor' diyor.

Fotoğraf: Ufuk Koçak arşivi

Paylaş

Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli

17 Ağustos depreminin hayatını değiştirenlerinden Ufuk Koçak ile o geceyi ve sonrasını konuştuk.

Koçak, Türkiye’nin ilk Engelli Dalış Eğitmeni. Engelsiz Deniz Projesi’nin koordinatörlüğünü yapıyor. 2014’te Dünya Engelliler Serbest Dalış Rekorunu kırıyor, sonrasında 2015’te dünyanın en uzun ve en zor 10 yolu arasında gösterilen 508 km’lik Antik Likya yolunu 75 günde yürüyor. Dağa tırmanıyor, su kayağı yapıyor, rüzgâr sörfünde bütün hünerlerini gösteriyor, çadır kuruyor kamp yapıyor, arkadaşlarıyla dost meclisinde bağlamasını da konuşturuyor. Ve daha neler neler…

Ufuk Koçak kimdir, neler yapar?

1976 Kars doğumluyum, o zamanın göç dalgasıyla Değirmendere’ye taşınmışız. 1999 depremine kadar her şey standart devam etti. Doğudan batıya göç eden bir ailenin çocuğu olarak zorlandım, ayrımcılığa uğradım ama buradaki insanlar gibi yaşamaya zamanla da olsa alıştım. Depremden önce bu bölgede bir kola şirketinde bölge sorumluluğunu yapıyordum. Deniz hep benim hayatımda vardı, hatta Kars’tan buraya gelince hayalimdi. Depremden önce de dağa çıkardım, çadır kurardım, denizde vakit geçirirdim. Ama spor ile asıl uğraşım depremden sonra oldu.

GÜVEN APARTMANI’NDA AYAKLARINI KAYBETTİ

O geceyi sorarak devam edeceğim. Ne oldu o gece?

O gece, sonu depremle bitmeseydi çok müstesna bir gece olacaktı. Yıldızlar adeta elinizle dokunacağınız kadar yakındı. Gölcük Garnizon Komutanlığında devir teslim töreni vardı, klasik müzik eşliğinde havai fişek gösterisi yapıyorlardı. Ben de Değirmendere’de bir tepeye çıkıp o anları izledim. Sonrasında geceye doğru eve gittim, ismi manidar olan ‘Güven’ apartmanına… Yorgun düşüp uyumuşum, gece 03.02’de o dehşet uğultu ile uyandım. Adeta insan haricinde her şey konuşuyordu; duvarlar, binalar… Olduğum yerden fırladım, odanın ortasında dimdik ayakta durdum. Daha sonra yanlış bilinen o bilgileri uyguladım, kapı kirişine sığındım. Deprem anında kirişlerin, masaların altına saklanın deniyor ama bizim ülkemize uygun bir şey değil bu bilgi. Bizde evler yıkılıyor, kirişin altına saklansan ne… Bizim bina olduğu gibi kapandı, molozların arasında kaldım. Büyük bir travma, çığlıkları duymaya başladım, sonra o çığlıklar beden buldu bende. Askeri helikopterler alçak uçuş yapıyordu, enkazı titretiyorlardı. Sonra yavaş yavaş insanlar gelmeye başladı. Annem, teyzem ve kuzenimi kaybettim. Beni enkazdan çıkarmaları 3 gün sürdü. Ayaklarım kolonun altında kaldığı için çekip çıkartamadılar. Beni dışarı çıkardıklarında, ışığı gördüğümde kendimden geçtim. Sonrası 8 aylık hastane, 6 ay da Almanya’da tedavi süreci… ‘Avrupa’nın imkânı iyi, burada kal’ dediler, kalamadım geri döndüm.

Peki, Değirmendere’ye geri döndüğünüzde neler hissettiniz?

Geri geldiğimde arkamda kocaman bir kayıp bıraktım. Bende kayıp kelimesinin altı doldurulamaz. O zaman dedim kendime, her şeye rağmen hayat devam ediyorsa hala, yaşayacaksın. Hayata doğru bir felsefe ile bakmak gerekiyor. Her şeye yeniden başladım, yeniden yürümeyi, yeniden tırmanmayı öğrendim…

‘HAYAT, ONU YAŞAMAYI BİLEN CESUR İNSANLARINDIR’

Sonrası sizin için tam bir hayata tutunma hikâyesi… Neler yaptınız, sizden dinleyelim…

Yeniden başlamak dedim ya… Bir baktım yeniden başlamak sadece bana ait değil, bu ülkede engellenen çok insan var. Sonrasında çalışmalara başladım. 2009 yılından beri çeşitli faaliyetler sürdürüyorum, dalış eğitimleri aldım. Etrafımda eşim, dostumun dışında destek almadım. Komün bir sistem kurduk, herkes 3 lira 5 lira bir şeyler kattı, projelerimiz başladı. 100’ü aşkın engelli kardeşimizi dalış, tırmanış, sörf, yelken, yüzme gibi sporlarla tanıştırdık. Bir süre sonra bana Dünya Engelliler Serbest Dalış rekor denemesini yapar mısın diye teklif geldi. Farkındalık yaratmak için 2014’te Antalya Kaş’ta Dünya Engelliler Serbest Dalış Rekorunu kırdık. Federasyonların bakışı değişti. 2015 yılında dünyanın en uzun ve en zor 10 yolu arasında gösterilen 508 km’lik Antik Likya yolunu 75 günde yürüdüm. Geçtiğimiz yıl 17 Ağustos’ta ise Gölcük’te 17 Ağustos depreminde sular altında kalan Değirmendere’ye dalış yaparak ikinci dünya rekorumu kırdım. Yaşamın bittiği yerde başka bir yaşam başlıyor. Hayatını kaybeden insanlarımızın evinde şimdi balıklar yaşıyor ama yaşam devam ediyor. Hayat onu yaşamayı bilen cesur insanlarındır.

Peki, bundan sonrası? Hayat devam ediyor dediğiniz gibi, neler olacak sizin hayatınızda?

Her şeyin bir ritmi var, ritme ayak uydurduktan sonra her şeyin devamı geliyor. Fabrikalara, üniversitelere gidip konuşmalar yapıyorum. Yaşamımı anlatıyorum, neleri nasıl başardığımı paylaşıyorum. Bir de kitap hazırlığım var, ressam arkadaşım Alara Kalafat kara kalem çizimlerini yapıyor kitaba. Sadece benim değil, bir hikâye bu, bir duruş, direniş… İnanmak sadece, inanmaktan sonra hepsi geliyor.

ÖNCEKİ HABER

Depreme de sonrasına da hazırlık yok

SONRAKİ HABER

Albayrak: IMF planı yok, yeni yatırım çekmeye odaklandık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa