Deniz Türkali: Babam yine daha güzel bir dünyanın yollarını arardı
Vedat Türkali’nin ölümünün üzerinden 2 yıl geçti. Kızı Deniz Türkali, Vedat Türkali'yi anlattı.
Fotoğraf: Okan Özer/AA
Türkiye sosyalist hareketinin çınarı ve edebiyatın direniş kalemi olarak kabul edilen usta yazar ve sinema emekçisi Vedat Türkali’nin ölümünün üzerinden 2 yıl geçti. 13 Mayıs 1919 yılında Samsun’da doğan ve asıl adı Abdulkadir Pirhasan olan Vedat Türkali, Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 1951’de tutuklandı. Türkali, 9 yıl ceza aldı ve 7 yılın sonunda koşullu olarak serbest kaldı.
Yazar Rıfat Ilgaz ile Gar Yayınları’nı kurduktan sonra, 1960’ta “Dolandırıcılar Şahı” filmiyle senaristliğe başlayan Türkali, 1965 yılında yönetmenliği denedi. Türkiye Komünist Partisi (TKP) kadrolarından Türkali, 2002 seçimlerinde Demokratik Halk Partisi’nden (DEHAP) aday olarak aktif siyasetin içinde yer aldı. “Bitti Bitti Bitmedi” adlı son romanında Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceleri ile 1915 Ermeni Soykırımı ile 1938 Dersim Katliamı’na dikkat çekti. “Bir Gün Tek Başına” adlı romanının 535’inci sayfasında yer alan “Bekle Bizi İstanbul” şiiri şarkıya uyarlandı.
Türkali, 29 Ağustos 2016’da tedavi gördüğü Yalova Devlet Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. Türkali, Türkiye’de çok istediği barışı görmeden yaşamını yitirse de 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde toprağa verildi. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedilen Türkali’nin cenaze törenine; siyasetten, sanata farklı kesimlerden çok sayıda insan katıldı. Türkali’siz geçen 2 yılın ardından kızı ve aynı zamanda oyuncu Deniz Türkali babasını anlattı.
‘DAHA GÜZEL BİR DÜNYANIN YOLLARINI ARARDI’
Babası ile arasında hayatlarının yarısından fazlasının dargın veya kavgalı geçtiğini söyleyen Türkali, en çok merak ettiği şeyin ise, babasının Türkiye’ye ve dünyanın şu anki politik durumuyla ilgili ne düşüneceği ve nasıl yorumda bulunacağı olduğunu belirtti. Babasının yaşamının son zamanlarında Türkiye’deki siyasi durum hakkında çok keyifsiz olduğunu dile getiren Türkali, “Hayatta olduğunuz ve muhalif olduğunuz sürece o kavga, o mücadele sürecektir. Bugün yaşasaydı eğer babam da öyle yapardı diye düşünüyorum. Çünkü babam 97 yaşında ve çok genç bir insan olarak gitti. Bir şey değişmezdi. Yine dünyaya bakıp ‘daha güzel bir dünya nasıl olmalı?’ diye düşünüp onun yollarını arardı hepimiz gibi” dedi.
‘ROMANLARINA TEKRARDAN BAKIYORUM’
Babasıyla hayatlarının aşk ve nefret ilişkisi içinde geçtiğini ve birbirlerini çok incittiklerini de sözlerine ekleyen Türkali, baba kimliği dışında Türkali’yi, “Herhalde bu ülkeye, bu dünyaya gelmiş çok özel insanlardan biriydi. Babama hayran olduğum yanlar da var. Hayran olmadığım, öfkelendiğim çok yanları da var. Çünkü benim hayatımda hiç kahraman yoktur. Dolayısıyla babam da sonsuz kahramanlıkları olan; ama benim kahramanım olmayan biriydi” ifadelerini kullandı. Babasını mümkün olduğunca Vedat Türkali olarak değerlendirdiğini dile getiren Türkali, “Çok iyi bir edebiyatçıydı. Halen romanlarına tekrar tekrar bakıyorum. Hakikaten olağanüstü romanlar. Politik olarak da çok sağlam bir duruşu vardı” dedi.
'BABAM TÜRK YAZAR OLARAK KÜRT HALKININ SEVGİSİNİ KAZANDI'
Babasının 97 yıllık yaşamının ardında çok değerli kitaplar, fikirler bıraktığını ifade eden Türkali, şöyle devam etti: “Bir Türk yazar olarak Kürt halkının sevgisini kazandı ve bu da çok önemli bir şey. Bunu yaparken de Kürt halkının sevgisini kazanmak için değil, doğru bildiği şeyleri söyleyerek yaptı. Yoksa bir halk kuyrukçuluğu yapmadı hiçbir zaman. Bir yazar, edebiyatçı, politik kimlik olarak onun yakını olmak bana çok gurur veriyor, çok hoşuma gidiyor” diye belirtti. Anne ve babası tarafından kendine çok değerli bir pusula verildiğini kaydeden Türkali, bütün hayatı boyunca politik bir kadın olarak bunun faydasını gördüğünü söyledi. Türkali, “Dünyaya kaç defa gelirsek gelelim benim ve babamın yeri belli” dedi. (İstanbul/MA)