30 Ağustos 2018 23:00

‘100 günlük icraat programı’ ve ormancılık

Erdoğan'ın açıkladığı '100 Günlük İcraat Programı'nı ormancılık yönünden ele alan Doç. Dr. Yücel Çağlar: Vaatler gerçeklikten uzak, tutarsız.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 3 Ağustos günü açıklanan “100 Günlük İcraat Programı”nı ormancılık yönünden ele alan Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar, vaatlerin gerçeklikten uzak, tutarsız ve uygulanabilirliği olmadığı görüşünde.

NEDEN 100 GÜN?

“Ormanların gümbürtüsü”, “Türkiye’de ormancılık tarihi”, “Ağaçtan ağaca Anadolu yeşillemesi”, “Türkiye’de kamu arazilerinin yönetilmesinde planlı plansızlık” gibi kitapların yazarı Doç. Dr. Yücel Çağlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “100 Günlük İcraat Programı”nı ormancılık açısından değerlendirdi. Programın içeriğine geçmeden önce “Neden 100 günlük?​” olduğu sorusuna yanıt arayan Çağlar’ın ilk aklına gelen ise yerel seçimlerin öne alınması olasılığı. Çağlar, açıklanan programın başlangıç ve bitiş tarihlerine dair bir belirleme bile olmadığına dikkat çekiyor.

ORMANCILIĞA AYRILAN İKİ İCRAAT

Toplam 400 “icraatın” yer verildiği belgede Tarım ve Orman Bakanlığının yapması öngörülen toplam 18 “icraatın” yalnızca ikisinin ormancılığa ayrıldığının altını çizen Çağlar, “Ormancılık, çok uzun dönemli, son derece karmaşık ve etkileşimli, yanı sıra çok boyutlu bir etkinlik alanıdır! Bu nedenle, ormancılıkta her etkinlik özelinde ama birbirleriyle etkileşimli uzun dönemli planlama çalışmaları, dolayısıyla uzun soluklu hukuksal ve demokratik kurumsal düzenlemeler göz ardı edilmemesi gereken bir zorunluluktur. Ek olarak; ülkemizde ormancılık, yalnızca ekolojik, teknik, ekonomik bir etkinlik alanı değildir; öyle olması gerekir ama değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır” dedi. Ülkemizdeki ormancılıkta bu gerçeklerin göz önünde bulundurulmadığını ifade eden Çağlar, ormancılığımızın onca yakıcı sorunu ortadayken, “100 Günlük İcraat Programı”nda odun üretim miktarı ve 100 günde 100 bin hektar alanın ağaçlandırılarak 50 bin kişiye istihdam yaratılması hedefleri ile yetinilmemesi gerektiği görüşünde.

ORMAN ALANLARI BASKI ALTINDA

Çağlar, “Devlet ormanı” sayılan alanların başta madencilik, turizm, enerji olmak üzere çeşitli sektörler ile “2B-2A’cıların”, özel üniversitelerin, yerel yönetimlerin arazi talebi baskısı altında olduğunu, toprak aşınımı ve taşınımı ile taşkınların ülkemizin her yanında büyük yıkımlara yol açtığını aktardı. 1956 yılından bu yana yürürlükte olan 6831 sayılı Orman Kanununun 31 kez köklü değişikliklere uğradığını belirten Çağlar, “Öyle ki bu değişikliklerin 17’si 2000’li yıllarda gerçekleştirilmiştir; Orman Genel Müdürlüğünün (OGM) bağlı olduğu bakanlık ise yine 2000’li yıllarda dört kez değiştirilmiştir” dedi.

OGM’nin “100 Günlük İcraat Programı” henüz gündemde yokken de odun hasadını büyük ölçüde “100 Günlük İcraat Programı”daki hedef düzeyinde gerçekleştirdiğine dikkat çeken Çağlar, ‘Program’daki 130 bin kişinin işlendirilebileceğine ilişkin “hedef”in, kimler tarafından ve nasıl belirlendiğine dair de hiçbir açıklamanın olmadığının altını çizdi.

100 GÜNDE 100 BİN HEKTAR AĞAÇLANDIRILIR MI?

OGM’nin ülkemizde farklı amaçlarla “ağaçlandırma” çalışmaları yapan hemen hemen tek kamu kuruşu olduğunu ifade eden Çağlar, “100 Günlük İcraat Programı”nda ağaçlandırmalara dair kuralların gerektiğince uygulanacağına yönelik hiçbir hedefe yer verilmediğinin altını çizdi. OGM’nin bir yılda yapabildiği “ağaçlandırma” çalışmalarının ortalama 44,5 bin hektar olduğunu dile getiren Çağlar, “Bu gerçekleşme verileri ortadayken, nasıl oluyor da 100 günde 100 bin hektar ağaçlandırma yapılabilecek? Üstelik de ülkemizin çoğu yöresi için ağaçlandırma mevsimi dışında, tam da orman yangınları mevsiminde, hem de OGM’nin parasal, personel ve araç-gereç varlığı aynı iken” diye programa dair şüphesini dile getirdi.

'NEDEN KAYGILANIYORUM?'

Cumhurbaşkanı tarafından sunulan bir belgenin çok daha gerçekçi, tutarlı, ayrıntılı bir çalışmayla hazırlanması gerektiğine işaret eden Çağlar, “Hazırlanmadığını düşünüyorum. Dahası, “Programda” yer verilen kimi “icraatların” 2002 yılından bu yana olduğu gibi gerçekleştirilecek olmasından “fena halde” kaygı duyuyorum. Sözgelimi; “küresel” olduğu savlanan iklim değişikliklerinin pek çok belirtisi ülkemizde de son derece yıkıcı biçimde yaşanmaya başlamışken; bugüne değin yapılagelen “kentsel dönüşüm” uygulamalarının yol açtığı ekolojik, toplumsal, ekonomik ve kültürel olumsuzluklar ortadayken;

- tarım arazileri ile otlakların giderek daha geniş bir kesimi hızla yapılaşırken;

- denizlerimizdeki canlıların çoğu bizlere küstürülmüşken;

- orman ekosistemlerimiz doğal olumsuzluklara karşı direnme gücü giderek azalırken;

- “devlet ormanı” sayılan arazilerin ormancılık dışı amaçlarla kullanılması daha da kolaylaştırılıp yaygınlaştırılırken;

- güzeller güzeli yaylalarımız “yol geçen hanına” dönüştürülürken;

- son derece varsıl biyolojik çeşitliliğimiz, deyim yerindeyse, “bozuk para gibi harcanırken”

- ‘100 Günlük İcraat Programı’ gibi bir belgenin kamuoyuna görkemli törenlerle sunulabilmesinden kaygılanıyorum” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Metal işçilerinden Flormar’la örnek dayanışma

SONRAKİ HABER

Meral Akşener İYİ Partide bütün yöneticilerden istifa istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa