30 Ağustos 2018 23:35

‘İki gün şalter kapatalım bak o zaman neler oluyor’

Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesindeki tekstil işçileri ile ekonomideki gidişatı ve gıda başta olmak üzere yapılan zamların etkisini konuştuk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
Bulut FİLİK
İzmir

Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesindeki tekstil işçileri ile bir araya gelerek ekonomideki gidişatı ve doların yükselmesi ile birlikte gıda başta olmak üzere yapılan zamların etkisini konuştuk. Kadın işçilerin yoğunlukta olduğu tekstilde, işsizlikle karşı karşıya kalan kadınların kaygısı da artmış durumda. İşçiler, “Sorunlarımız ortak, çözümü de birlik olmalı. Bizler daha ne kadar fedakarlık yapacağız. İşçiler, 2 gün şalter kapatsın, bak o zaman neler oluyor” dedi.

‘ÜCRET AİLEMİZE, MESAİLER BİZE’

Çoğu 20’li yaşlarda olan kadın işçiler, ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiklerini belirtti. Doların yükselişinin kendilerini de etkilediklerini söyleyen kadın işçiler, dolar sonrası yapılan zamların her pazar alışverişinde, mutfak alışverişinde karşılarına çıktığını söyleyen bir kadın işçi, “Bunun için dolarınızın olmasına gerek yok. Bir sürü örnek var. 10 liralık yumurta 17 lira olmuş, tüp desen 105 liraya doldurttum. Bunlar bizi etkilediğini gösteriyor işte. Ben ailemle yaşıyorum, daha şanslıyım belki ama kalabalık aile demek çok para demek değil, o kadar da boğaz demek, geçim derdi demek” dedi. İsmini vermek istemeyen bir başka kadın işçi, “Ücretimizi ailemize veriyoruz, mesaileri kendimize alıyoruz. Asgari ücret 2000 TL olsa çok daha iyi. Açlık sınırı ile asgari ücrete bakarsak, biz nasıl geçinelim. Zaten daha fazla mesaiye kalır olduk” diye konuştu.

‘BİZİM KOŞULLARIMIZ AĞIRLAŞIR’

“Çözüm için işçiden fedakarlık bekliyorlar, isteseler kendileri bu gidişi durdurmazlar mı?​” diye soran diğer kadın işçi, “Bizim fedakarlık yapacak halimiz kalmadı” dedi. Kadınlar, eve maddi sıkıntılarının yanı sıra mutfak masraflarından, çocukların bakımına kadar tüm sorunları dile getirirken, 10 yıldır tekstil sektöründe olan Tarık isimli işçi ise Türkiye’deki tekstil sektörünün ekonomideki bu gidişattan çok fazla etkilenmeyeceğini söyledi. 10 yıllık süreci sektör açısından değerlendiren Tarık, devam etti: “10 yıl önceki tekstil sektörü ile şuan ki arasında fark, şu anki paranın 2 katını alıyordum o zaman. Şimdi bitirdiler ülkeyi. Tekstil işi son bulmaz ancak hammadde dışarıdan geldiği için etkileniyor elbette. Bu iş hamallık işidir, o yüzden Türkiye’de asla bitmez. İşin gerçeği bu. Sadece azalır. Burası zaten ucuz iş gücü. Bizim koşularımız daha ağırlaşır ama asla buradan vazgeçmezler.”

‘BUNUN SEBEBİ DIŞ GÜÇLER DEĞİL’

Tekstil işçisinin her daim ‘dipte’ olduğunu vurgulayan Tarık, “Burada çalışıyorsan diptesin demektir. Hiçbir şartların yok ki. En basitinden primimiz dahi yok. Geçimimize baktığımızda ise ne yetiyor ki. Doların yükselmesi ile birlikte alım gücü de etkilendi. Maaş eridi aslında.  Bu erime karşısında çözümü ise kemerlerin sıkılması. İşçi harcamıyor ki zaten ne var da ne harcasın, kira 1000 TL olmuş, 1600 TL alan insan nasıl geçinsin” diyerek yaşanan gidişatın ‘ekonomik savaş’ olduğuna inanmadığını söyledi.  Tarık, şunları söyledi: “Türkiye’de 73 tane dolar zengini var ve şuanda bizler bu 73 kişiye çalışıyoruz. Bu krizden birileri zaten faydalanıyor o da kesinlikle işçiler değil. Dış güç falan değil bunun sebebi.” Bu gidişatı işçilerin birliğinin durduracağını söyleyen Tarık, “İşçiler olarak 2 gün şalteri kapatalım, bak o zaman neler oluyor. Ama yapamıyoruz, birliği sağlayamıyoruz çünkü” dedi.

‘SORUNLARIMIZ HIZLA BÜYÜYOR’

Seçim döneminde gittiğimiz bir başka tekstil atölyesine uğruyoruz. İşçilerden biri, hatırlıyor bizi, “Şimdi de ekonomiyi mi soracaksınız” diyor ve başlıyor anlatmaya: “Biz etkileniyoruz, biz yaşıyoruz. Hayat pahalı. En çok biz konuşacağız tabii.” İşsizlikle de karşı karşıya kaldıklarını belirten işçi, “Kadınlar evi düşünsün, mutfağı düşünsün, zamlar karşısında domates bile zor alır hale gelsin. Okullar açılacak,  çocukların eğitim masrafı da bir yandan. Bunları kimse görmüyor mu görüyor. Biz de birlik diyoruz, ama ne bekliyoruz o zaman. Alışmışız, yapamıyoruz” diye konuştu. Bir başka işçi ise şöyle devam etti: “Tayip Erdoğan inatlaşıyor olan vatandaşa oluyor. Var olan sorunlarımıza dolar yüzünden yenileri eklenmedi ancak sorunlarımız artarak çoğaldı.”

‘İŞSİZLİKLE KARŞI KARŞIYAYIZ, HANGİ STANDART?​’

Gıda ürünlerindeki zamların dolarla alakasının olmadığını belirten bir kadın işçi “Her şeyi de Erdoğan’a bağlıyorsunuz. Patates olayında da böyle olmuştu. Bence sorun aracılarda. Erdoğan daha ne yapsın. Bizim yaşam standartlarımız artıyor. Çocuklarımızı kolejlerde okutmak ister olduk. Kısmamız lazım” dedi. Çözümün işçilerin ‘tasarrufu’ ile olmayacağını belirten ve 12 yaşından beri çalışan diğer işçi buna karşı çıktı: “20 yıl oldu tekstilde çalışıyorum. Eskiden kışın iş olmazdı, patron gönderirdi evlere. Ama şimdi işler azaldı, daha kış ayına gelmedik. İşsizlikle karşı karşıyayız, hangi standardımız arttı? Eğitim masrafı sadece kolej değil ki. Servisi var, kursu var. Biz burada çalışırken çocukları okula kim götürecek?​” diye sordu.

Masada üniversite sınavına girmiş ve tercihlerin açıklanmasını beklediğini söyleyen işçi Murat ise, “Zengini daha çok zengin ediyoruz. Sorunları konuşmak yetmiyor artık” dedi.  

Sohbete katılan bir kadın işçi ise şunları anlattı: “Biz de adalet istiyoruz. Zamlara karşı fedakarlık yapmak istemiyoruz. Tribünleri doldurduğumuz kadar alanları doldursak değiştirebiliriz, neden olmasın.”

ÖNCEKİ HABER

Hükümetin silah teşviki ölümleri artırıyor!

SONRAKİ HABER

Trump, 200 milyar dolarlık Çin ürününe ek vergiye hazırlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa