Mitinge saldırıda ihmalkârlık: Bakanlık Lisa Çalan'a tazminat ödeyecek
İçişleri Bakanlığı, HDP’nin Diyarbakır’daki mitingine yapılan bombalı saldırıda iki bacağını kaybeden Lisa Çalan'a 1 milyon 356 bin tazminat ödeyecek.
Fotoğraf: MA
HDP’nin Diyarbakır’daki mitingine yapılan bombalı saldırıda iki bacağını kaybeden Lisa Çalan’ın açtığı davayı karara bağlayan İdare Mahkemesi, güvenlik tedbirlerinin tam olarak yerine getirilmediği için ‘hizmet kusuru’ olduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’nı 1 milyon 356 bin maddi-manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Kamu görevlilerine “hizmet kusuru” verilmesi kararının IŞİD’in gerçekleştirdiği 10 Ekim ve Suruç Katliamları açısından da önemli olduğunu dile getiren Av. İlke Işık, kararın devletin sorumluluğuna işaret ettiğini söyledi. Çalan’ın avukatı Ferhat Kılınç ise, “Olayın hizmet kusuru olarak değerlendirilmesi idareyi daha fazla sorumluluk altına koyuyor” dedi.
Hakların Demokratik Partisi’nin (HDP), Diyarbakır’da 5 Haziran 2015’te düzenlediği seçim mitingine yönelik bombalı saldırıya ilişkin açılan davada ilk karar çıktı. 4 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin de yaralandığı saldırıyı IŞİD üstlendi. Patlamanın sorumlularından IŞİD üyesi Orhan Gönder’in de aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçlarından açılan dava, güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır’dan Ankara’ya taşındı.
‘İDARENİN HİZMET KUSURU VAR’
Patlamada ağır yaralanarak iki bacağını kaybeden Lisa Çalan, saldırıda idarenin kusurlu hizmette bulunduğu gerekçesiyle 22 Şubat 2016’da maddi ve manevi tazminat talebiyle İçişleri Bakanlığı’na dilekçe ile başvurdu, ancak herhangi bir yanıt alamadı. Çalan, bunun üzerine, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’ne başvurarak, İçişleri Bakanlığı’nın tazminat ödemesi talebinde bulundu. Mezopotamya Ajansının haberine göre: Patlamanın önüne geçebileceğini vurgulayan mahkeme, birçok yönüyle ihmaller zincirine işaret ederek, miting alanında görevli idare ajanlarının önleyici tedbir aramalarını dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak güvenlik tedbirlerini tam olarak yerine getirmediğini, hizmet kusuru bulunduğu kanaatine vardı. Mahkeme, Çalan’ın uğramış olduğu maddi ve manevi zararların idarenin kusuru esasına göre, İçişleri Bakanlığı’nı toplamda 1 milyon 256 bin 671 lira 80 kuruş maddi ve 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
‘SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEYE NEDEN OLUR’
İdare Mahkemesi’nde açılan dava için savunma gönderen İçişleri Bakanlığı, polisin mitingde yeterli önlem aldığını savundu. Davanın “hukuki dayanaktan yoksun” olduğunu ileri süren ve reddedilmesini talep eden Bakanlık, iki bacağını kaybeden Lisa Çalan’ın uğradığı manevi zararda idarenin “kusuru” olmadığını iddia etti. Bakanlık, tazminat talebini ise “sebepsiz zenginleşmeye” neden olacağını savunarak, davanın reddedilmesini istedi.
BELGELİ, KAYITLI, İHMALLER
Miting alanının güveliğinden sorumlu polisler hakkında açılan soruşturma raporlarında, güvenlik tedbirlerinin yetersizliğine ve özensizliğine dikkat çeken mahkeme, Bomba İmha ve İnceleme Müdürlüğü personeline miting alanı ve çevresinin bomba konusunda eğitimli köpeklerle aranması görevinin verildiği, ancak alanda yapılan aramanın çevrede yapılmadığı belirtildi. Birinci patlamanın gerçekleştiği çöp poşetinin ise üzerinden çıplak gözle bakılmak ve altına ayakla dokunulmak suretiyle aranmasıyla yetinildiğini belirtilen mahkeme kararında, “Son derece yüzeysel sayılabilecek şekilde yapılmış olan arama sonrası, personel tarafından aranan veya aranması açıkça ihmal edilen yerlerde bulunan ve saklanan bombaların patladığı görülmüştür” denildi.
BİRİ TEBLİĞ ETMEZ, DİĞERİ GÖRMEZ
Patlamadan 2 gün önce Diyarbakır’da bir otele yerleşen Orhan Gönder’in patlamadan önce hangi otelde kaç gün ve hangi kimlikle kaldığı, Geçici İkame Yerleri Kimlik Bildirim Sistemi (GİYKİMBİL) ve Kaçakçılık İstihbarat ve Bilgi Toplama (KİHBİ) gibi GBT durumlarının sorgulanma hususuna ilişkin olarak mahkeme, şunları belirtti: “O.G.’nin görevli polislerce UYAP haricinde KİHBİ siteminden de sorgulanmasının yapılmadığı için aranan kayıp kişinin görüleceği anlaşılacaktı. İçişleri Bakanlığı’nın almış olduğu KİHBİ kararını ‘otelde kalan UYAP haricinde KİHBİ işlemlerinden de sorgulanması kararını tebliğ edilmesiyle sorgulanma işlemlerinin her iki sistemden yapılacağı ve böylece şahsın tespit edilip gerekli işlemlerin yapılmasıyla olayların önüne geçilebileceği göz önünde bulundurarak, idarenin hizmetin kötü işletilmesi nedeniyle kusurlu olduğu izahtan yoksundur.”
'IŞİD’İN DİĞER SALDIRILARI AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR KARAR'
Çalan’ın avukatı Ferhat Kılınç, verilen ‘hizmet kusuru’ kararını Evrensel’e değerlendirdi. IŞİD’in HDP mitingine yönelik ağır bir ihmalin olduğunu söyleyen Kılınç, “Bu karar aslında her ne kadar iyi bir kararsa da manevi tazminat yönünden, mahkemenin eksik karar verdiğini düşünüyoruz. Çünkü 100 bin TL bir manevi tazminat uygun görüldü. Biz de davamızda 600 bin TL üzerinden manevi tazminat talebinde bulunmuştuk. Manevi tazminatın maddi tazminata paralel olması gerekirdi. Bu yüzden dosyayı istinafa götüreceğiz” dedi.
Diyarbakır’daki saldırının diğer IŞİD saldırıyla irtibatlı olduğunu ve bunun dava dosyalarında görüldüğünü ifade eden Kılınç, idare mahkemesinin kararının 5233 sayılı yasa kapsamında değerlendirmemesinin diğer IŞİD davaları bakımından da çok önemli olduğunu belirterek, 5233 kapsamında değerlendirilmiş olsaydı davamızla ilgili zarar tespit komisyonuna başvurmamıza yönelik karar verilecekti. Mahkeme direkt hizmet kusurundan davanın kabulüne karar verdi. Bu yönüyle de önemli bir karar normal şartlarda kanun yolu 5233 kapsamında olduğu değerlendiriliyor. Öyle bir iddiası var İçişleri Bakanlığı’nın, diğer türlü devletin sorumluluğunun ya da maddi hissesi daha az olacaktır. Özellikle 10 Ekim Davası’ndaki tazminat talebinde bulunan mağdurlarla ilgili bu açıdan önemli bir karar. Olayın hizmet kusuru olarak değerlendirilmesi idareyi daha fazla sorumluluk altına koyuyor, daha fazla tazminat ödemesine karar veriyor” dedi.
‘DEVLET ÖNLEM ALSAYDI KATLİAMLAR OLMAZDI DENİLİYOR’
Kamu görevlilerine “hizmet kusuru” verilmesi kararını 10 Ekim davasının avukatlarından İlke Işık Evrensel’e değerlendirdi. ‘Hizmet kusuru’ndan dolayı tazminat verilmesinin iyi olduğunu çünkü kendilerinin 10 ekim ile açtıkları tazminat davası dosyalarında ‘hizmet kusuru’ndan değerlendirilmediğini belirten Işık, “Ülkede 2015 yılında çok sayıda IŞİD katliamı gerçekleşti. Diyarbakır, Suruç, Ankara ve devam eden bir zincir vardı. Biz katliam davalarında, 10 Ekim Ankara katliamında hem ceza yargılaması hem de idare mahkemesinde açtığımız tazminat dosyalarında aslında aynı şeyi söyledik. Yani sadece IŞİD’lilerin yaptığı bir katliam olarak bu katliama bakılamaz. Sonuçta bu katliam bir mitingde gerçekleşmişti ve gereken önlemlerin alınmadığı tam tersi zayıflatıldığı, aksine daha öncesinde Antep’te yapılan hazırlıklar ve IŞİD örgütlenmesine de engel olunmadığı tam tersine güçlendirildiğine ilişkin çok sayıda belge ve kanıt vardı. 10 Ekim Ankara Katliamı’nın, birinci aşaması tamamlanan ceza davasında benzer bir yaklaşım sergiledi mahkeme. Sadece IŞİD’lilere ceza vererek bu süreci tamamlama eğilimi var. O yüzden Diyarbakır idare mahkemesinin verdiği karar önemli bir karar. Devletin sorumluluğuna bir yönüyle işaret ediyor. Bizim de, bu katliam davalarını takip eden avukatlar olarak söylediğimiz şeyi de doğrulamış oluyor aslında. Yani devlet gereken önlemleri almadı, alsaydı bu katliamlar olmazdı demiş oluyor Diyarbakır Katliamı için. Aynı şey Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamı için de geçerli. O yüzden önemli bir karar. Bu yöndeki diğer yargı kararlarının artması ama bunu aynı zamanda ceza yargılamasına da sirayet etmesi, devletin sorumluluğunun, devlet yetkililerinin cezalandırılması konusunda da aynı pratiğin ve benzer kararların verilmesi için çaba harcamaya devam edeceğiz” dedi.