“Kriz, dışa bağımlılığın bir sonucu”
Aynı gemide olsaydık eğer bunca çarçur edilen paraların, yanlış politikaların, şatafatların faturasını biz işçilere kesmezlerdi.
Erdinç KAYA
Adana
“Kriz mi var? Bu zamlar ne olacak? Nereye gidiyoruz? Dış güçlerin yeni bir oyunu mu? Birlik olalım tamam ama kime, neye karşı?...” Sorular elbette daha da artabilir. Ancak bahsetmek istediğimiz konu herkesin malumu olmuştur sanırım. Bu sorular Adana’da prefabrik beton ve yapı elemanları üretimi yapan yüzlerce işçinin çalıştığı bir fabrikada işçilerin kendi arasındaki sohbetlerden alıntılanarak bu röportajın konusu oldu. Bu fabrikada da Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi kurdaki değişiklik ile beraber üretim maliyetlerinin artması bahane gösterilerek işçi kıyımları yaşanıyor. Biz de bu fabrikadan genç bir işçi ile yaşananlara ilişkin bir sohbet gerçekleştirdik.
Ekonomide ki gelişmelerin, krizin sebebi olarak neyi görüyorsun?
Kriz, geriye dönük senelere dayanan ve başlı başına hükümetin hatasına dayalı adımların sonucudur. Örneğin, üreten bir Türkiye iken tamamen ithale bağlanıp tüketen bir Türkiye olduk. Hiçbir şey üretmiyoruz. Tohum ithal ediyoruz, doğurganlığı olmayan tohumu her sene almak zorundayız. Geçmişte bunlara hiç ihtiyacımız yoktu mesela. Hayvancılık da birçok ülkeden önde olurken şu an eti dahi ithal ediyoruz. Bu örnekler çoğaltılabilir. Tamamen dışa bağlı bir durumdayız.
BİR GİRDABIN İÇİNDEYİZ
Krizi önlemek üzere hükümetin attığı adımları nasıl buluyorsun?
Hükümetin buna karşın attığı adımlar bizi bir adım dahi ileri götürmez. Yapıcı olacağı halde sağa sola gösteriş yaparak kendini kandıran bir durumdadır. Ve bu şekilde devam ettikçe kriz önlenemez. Zeminimiz sağlam olsaydı her türlü karşı durabilirdik lakin altyapımız bitmiş. Kendimize ait hiçbir şey yokken karşı durma imkânımız sıfır.
Çözüm sence nasıl olmalı? ABD ile aramızda yaşananları nasıl değerlendiriyorsun?
Bence çözüm öncelikle tamamıyla üreten bir Türkiye olması gerekiyor, dışa bağlılık en aza indirilmeli. Bizim ABD’ye karşı mücadele edecek imkânlarımız yok maalesef ve bu durumda da mücadele, sadece göz boyamaktan ibarettir. Sadece kendi kendimizi kandırıyoruz. ABD dünyanın akışını değiştirecek güçte bir ülke, kimse bunu inkâr edemez. Bizim böylesine sağlam yaptırımları olan bir ülkeye karşı hele ki dışa böylesine bağlıyken mücadele etmemiz çok zor. Umarım hükümet nasıl bir girdabın içinde olduğumuzu fark eder.
FATURA YİNE BİZE KESİLİYOR
Bu süreç işçilere nasıl yansıyor? Fabrikalarda durum ne?
İşçileri ülke geneli olarak zor durumlar bekliyor. Henüz bayram geçmeden işten çıkarılmalar oldukça arttı ve bu durum böyle devam ederse tüm işyerleri küçülmeye gidecektir. Çıkarılma olayında ben de dâhil olmuş bulunmaktayım. Patronlar bu kriz karşısında faturayı muhtaç oldukları işçilere kesti. Ve küçülmeye gitti. Kalan işçiler de tedirgin bize ne zaman sıra gelecek düşünceye girmiş durumdalar.
İşçilere ne görev düşüyor önümüzdeki süreçte?
Karşı durulması gerekiyor hak savunma adına lakin günümüz işçilerinde böylesi bir dayanışma maalesef yok. Ülkeyi öyle bir duruma getirdiler ki herkes kendi menfaatini düşünmek zorunda kalıyor günümüzde. Ailesini düşünüyor herkes, bu yönden belki haklılar ama birlik olunup hakkımızı arasak belki adımlar daha farklı olacak.
Patronların, hükümetin “Hepimiz aynı gemideyiz.” söylemini nasıl değerlendiriyorsun?
Aynı gemide olsaydık eğer bunca çarçur edilen paraların, yanlış politikaların, şatafatların faturasını biz işçilere kesmezlerdi. Patronlar ve hükümet kendi menfaatinin peşinde.