Uluslararası Hukuk Konferansı’nda OHAL ve yargı tartışıldı
2.’si düzenlenen ‘Ayın Karanlık Yüzü Uluslararası Hukuk Konferansı’nda ‘Olağanüstü Halin olağanlaşması ve Türkiye’de yargının durumu’ tartışıldı.
Fotoğraf: Evrensel
Türkiye’nin Olağanüstü Hal rejimi altında gördüğü hasarı teşhis etmek amacıyla avukatlar, yargıçlar, savcılar, hukuk öğretim üyeleri, hukukçu milletvekilleri, adli tıp uzmanları, gazeteciler, stajyer avukatlar ve hukuk fakültesi öğrencileri geçtiğimiz yıl Ocak ayında ‘OHAL koşulları altında Türkiye’de yargı sistemi’ konulu konferans düzenlemişlerdi. Bugün ikincisi düzenlenen Uluslararası Hukuk Konferansı’nda ilk konferansın değerlendirilmesi ile birlikte ‘Olağanüstü Halin Olağanlaşması ve Türkiye’de Yargının Durumu’ tartışıldı.
‘OHAL REJİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN KULLANILDI’
İstanbul Barosu Merkez Binası’nda yapılan konferansın açılış konuşmasını İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu yaptı. Durakoğlu geçtiğimiz yıl düzenlenen ilk konferansta, darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile Türkiye’de ‘Ceza Adalet Sistemi’ bulunmadığı konusunda ortak kanaate ulaşıldığını söyledi. OHAL’in 15 Temmuz’un sonuçları itibariyle değil muhalif kesimi sindirme operasyonu olarak kullanıldığını ifade eden Durakoğlu, “OHAL ciddi biçimde rejim değişikliğinin nedeni olarak da kullanıldı” dedi.
‘KARARNAMELER HUKUK HÜKMÜNDE DEĞİL’
OHAL’e bağlı olarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler’in (KHK) OHAL sebepleri ile bağdaşmadığını savunan Durakoğlu, “Kanun hükmünde olsa bile hukuk hükmünde değerlendirilemeyecek kararnamelerle karşılaştık. Son çıkarılan KHK 133 maddeydi ve yalnızca 1 maddesi OHAL’in ilan edilmesine sebep olan hükümle ilintiliydi” dedi. Çıkarılan KHK’ler ile 172 bin kamu görevlisinin işine son verildiğini hatırlatan Durakoğlu, OHAL İnceleme Komisyonu’nun ancak 2 yıl sonra işlemeye başladığının da altını çizdi.
‘YURTTAŞLAR YARGIYA GÜVENMİYOR’
Durakoğlu, KHK’ler ile savunmayı temsil eden avukatların devre dışı bırakıldığına dikkat çekti. Durakoğlu, 667 sayılı KHK ile getirilen avukat-müvekkil görüşmelerinin teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilmesinin, görüşmede görevli hazır bulundurulmasının savunma ve bir avukatın hukuki yardımından faydalanma hakkını ortadan kaldırdığını söyledi. Durakoğlu, “36 yıldır hukukçuyum fakat son 2 yıl dediğim kadar ‘adil yargılama dediğimi hatırlamıyorum. Halkın hak arama özgürlüğünün teminatı olan insanlar olarak görev yapmaya çalışıyoruz. Ayın karanlık yüzünü aydınlatmaya çalışıyoruz. Türkiye’de yurttaşlar yargıya güvenmiyor. Yargıya güven yüzde 30 bile değil” dedi.
‘TÜRKİYE HUKUK DEVLETİ OLMAKTAN ÇIKTI’
“OHAL ile birlikte Türkiye hukuk devleti olmaktan çıktı” diyen Durakoğlu, tam 2 yıl sonra kaldırılan OHAL’in kalıcı hale getirildiğini ifade etti. OHAL şartlarında bile gerçekleşen Cumartesi Anneleri’nin oturma eyleminin Valilik kararıyla engellendiğini hatırlatan Durakoğlu, kaldırılmış olmasına rağmen OHAL uygulamalarının tüm ağırlığıyla devam ettiğini dile getirdi.
‘OHAL GEZİ ÖNCESİNDE VARLIĞINI GÖSTERDİ’
Konferansın öğleden sonraki kısmında ‘Olağanüstü Halin Bilançosu’ konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil’in yaptığı panelin konuşmacıları, Türk Tabipleri Birliği önceki dönem başkanı Raşit Tükel, ÇHD Genel Sekreteri Avukat Nergiz Tuba Aslan, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) Yöneticisi Avukat Gulan Çağrı Kaleli ile KHK ile ihraç edilen Akademisyen Dr. Cenk Yiğiter idi. OHAL’in hukuken Anayasa’da ön görülen şartların askıya alınması anlamına geldiğini belirten Yiğiter, ilan edildiği tarih 20 Temmuz 2016 olmasına rağmen OHAL’in Gezi direnişi öncesine dayandığını söyledi. Rejimin otoriterleşme eğiliminin açığa çıkması sonucu Gezi eylemlerinin başladığını ifade eden Yiğiter, “Devletçe hızla bastırıldı direniş. Ve böylece devlet, kendi güç ve imkanlarını orada keşfetti. Çözüm sürecinin sona ermesinin ardından Suruç Katliamı ve Ceylanpınar olayı ile Kürt illerinde OHAL’den çok daha ağır koşullar yaşandı. Bu kadar hak ihlaline karşı içeriden ve dışarıdan tepki görmeyen iktidar, alanını biraz daha genişletti” dedi
‘KHK’LER İLE BİRÇOK HAK GASP EDİLDİ’
KHK’lerin yasama yetkisinin gaspı anlamına geldiğini savunan Yiğiter, KHK ile ihraç edilenlerin siyasal haklarının da gasp edildiğini ve kamu hizmetine girme haklarının ellerinden alındığını söyledi:
“100 bin yurttaş siyasal haktan maruz bırakıldı ve yurttaş olma statüsünden çıkarıldı. OHAL sürecinde üniversitelerdeki baskının da arttığının altını çizen Yiğiter, “12 Eylül döneminde Türkiye genelinde 150 akademisyen ihraç esilmiş. OHAL’den sonra ise sadece Ankara Üniversitesi’nde 100’e yakın kişi ihraç edildi.”
‘OHAL SÜRECİNDE GÜNDE 480 KİŞİ İHRAÇ EDİLDİ’
OHAL sürecinde 127 bin kişinin ihraç edildiğini hatırlatan ÖHP Yöneticisi Gulan Çağrı Kaleli, bu rakama göre günde 480 kişinin ihraç edildiğini belirtti. Yine OHAL sürecinde ‘uydurma ihbarlarla’ 70 binden fazla kişinin gözaltına alındığını ve 50 binine kovuşturma açıldığını söyleyen Kaleli, “Savcılar takipsizlik vermedi, avukatlara ‘dosyada bir şey yok ama açmak zorundayım’ diye itirafta bulundu” dedi. OHAL sürecinde gözaltında işkencenin arttığına dikkat çeken Kaleli, Ankara’da 11 öğrencinin kaçırılıp işkence ve tehditle ajanlaştırılmak istendiğini ifade etti. 70 bine yakın tutuklu öğrenci olduğunun altını çizen Kaleli, OHAL sürecinde öğrencilerin cezaevinde eğitim hakkının engellendiğini söyledi.
50 KİŞİ İNTİHAR ETTİ
TTB önceki dönem Başkanı Raşit Tükel de, OHAL’de antidemokratik uygulamaların çoğaldığını kaydetti. Tükel, KHK ile ihraç edilen binlerce kişinin iş bulamamak, aile içi sorunlar, göç, ekonomik açıdan zor duruma düşmek, sağlığını kaybetmek gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığını söyledi. Tükel, 2017 yılından itibaren 50 kişinin intihar ettiğini anımsattı. OHAL İnceleme Komisyonu’nun 26 bin kişinin yüzde 6 buçuğunun görevine iade edilmesine karar verdiğini anlatan Tükel, “Bu hesaba göre Komisyon 4 dakikada 1 dosya inceliyor. Bu hızla gittiği taktirde başvurular 2 yılda sonuçlanabilir.” dedi. İhraç edilen hekimlerin kamudan ayrılıp ucuz iş gücü olduğuna değinen Tükel, “6 yıllık tıp eğitiminin ardından mecburi hizmet zorunluluğu var. Normal şartlarda güvenlik soruşturması gizlilik gerektiren durumlarda yapılıyordu. OHAL ile yaygın hale getirildi ve mecburi hizmete giden hekimler güvenlik soruşturmasından geçirildi. Sonuç olumsuz gelen hekimler, hekimlik yapamadı. OHAL’de gözaltı muayeneleri sağlık kurumları yerine emniyette yapıldı. Tıpta uzmanlık eğitimi hakkı engellendi. 130 bin ihraçtan 3 bin 344’ü hekim” ifadelerini kullandı.
TANIK BİLİRKİŞİ OLMUŞ
Son olarak konuşan ÇHD Genel Sekreteri Nergiz Tuba Aslan da, pazartesi günü ilk duruşması görülecek tutuklu 17 ÇHD’li avukatının davasına ilişkin bilgi verdi. 12 Eylül 2017’de gözaltına alınan 16 ÇHD’li avukatın 9 gün gözaltında tutulduktan sonra 15’inin tutuklandığını anlatan Aslan, 2 ay sonra ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın, 1 ay sonra da yine ÇHD üyesi Yaprak Türkmen’in tutuklandığını hatırlattı. Aslan tutuklanan avukatların 6 ayrı hapishaneye sürgün edildiklerini söyledi. Aslan, 3’ü tutuksuz 17’si tutuklu avukatın yargılandığı davada, avukatlık faaliyetlerinin “örgüt üyeliği” suçlaması sayıldığını aktardı. Aslan, dosyada tanık olan kişinin aynı zamanda bilirkişi olduğu bilgisini verdi.
DÜZENLEYEN VE DESTEKLEYEN KURUMLAR
Uluslararası Hukuk Konferansı’nı düzenleyen kurumlar: Dünyada Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupalı Hukukçular Birliği (ELDH), Avrupalı Demokrat Avukatlar (AED), Uluslararası Demokrat Hukukçular Birliği (IADL), Tehlikedeki Avukatlar Günü Vakfı, Adana Barosu, Adıyaman Barosu, Ağrı Barosu, Ankara Barosu, Batman Barosu, Bingöl Barosu, Bitlis Barosu, Diyarbakır Barosu, Hakkari Barosu, Muş Barosu, Siirt Barosu, Şanlıurfa Barosu, Şırnak Barosu, Tunceli Barosu, Van Barosu, Demokrat Yargı Derneği, Yargıçlar Sendikası. Destekleyen kurumlar: Demokrasi ve Özgürlükler İçin Avrupalı Yargıçlar (MEDEL), Yeni Yargıçlar Örgütü (NRV), Savunma Hakları ve Avukatlara Karşı Saldırılar İçin Dünya Gözlem Örgütü (IDHAE), Padova Barosu, Antalya Barosu, Bursa Barosu, Gaziantep Barosu, Iğdır Barosu, Kars-Ardahan Bölge Barosu, Mardin Barosu, Sınır Tanımayan Avukatlar ve İnsan Hakları Savunucuları Derneği, Adli Tıp Uzman Derneği, OHAL’e Karşı Hukuk Örgütleri Platformu, Devrimci Hukukçular Komitesi. (İstanbul/EVRENSEL)