Gençlik hareketi tarihinden portreler: '68
Önceki sayımızda Türkiye'de '68 dönemini görmüştük. Peki '68'de dünyada neler oluyordu?
DÜNYADA '68
Dünya kapitalizmi, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenli bir büyüme ve istikrar dönemine girmişti. Savaş, kapitalizmin köklü bunalımlarını, emperyalistlerarası rekabetin keskinleşen biçimlerini, yeniden paylaşmanın gerçekleşmesi sonucunda çözmüş, savaşın sona erişiyle birlikte genel barış havasının da etkisiyle toplumsal muhalefetin de ivmesi düşmüştü. Ne var ki emekle sermaye, kapitalizmle sosyalizm arasındaki çelişkiler, sınıflararası uyum çağının başladığına inanan ve savaş sırasındaki ittifakların kalıcı olduğunu düşünenlere rağmen zaman geçtikçe derinleşmeye ve kendini daha çok hissettirmeye devam ediyordu.
Çin'de Halk Kurtuluş Ordusu'nun emperyalizmi ve feodal gericiliği yenerek zafere ulaşması, Vietnam'da HoŞiMinh'in Fransız emperyalizmine karşı bağımsız hükümet kurmasının ardından dokuz sene sonra Vietnam'ın bağımsızlığının tanınması ama Fransız emperyalizminin boşalttığı yere Amerikan emperyalizminin yerleşmesinin ardından Vietnamlıların onlarca yıl sürecek olan antiemperyalist mücadelesi, Kore Savaşı'nın emperyalizmin kısmi yenilgisi ile sonuçlanıp Kuzey Kore Halk Cumhuriyeti'nin kurulması, Küba Devrimi, Cezayir'in bağımsızlığının Fransa tarafından tanınması devrime karşı olan inancı ve umudu büyütürken J. F. Kenndy, Malcolm X, Martin Luther King, Che'ye yönelik suikastlar gençliğin içindeki öfkeyi körükleyen olaylar oldu. Vietnam'da Fransa'nın ardından boşalan yeri Amerika'nın almasıyla da ilk antiemperyalist öğrenci hareketleri başladı. ABD ve Amerika'da Vietnam Savaşı'nın antiemperyalist öğrenci mücadelesinde merkezi bir rol oynadığı açıktır.
Batı'da 68, sistemin temel özelliklerine karşı geniş ve kitlesel bir güvensizliğin doğmasına yol açan olayların etkisiyle patlayan bir öğrenci gençlik ve kısmi işçi hareketi niteliğiyle gelişti ve bu özelliklerine uygun biçimde son buldu. Kuşkusuz bu patlama harekete katılan başlıca iki sosyal kategorinin temel özelliklerini de yansıtıyordu. Gelişen ekonomik ve siyasi krizin yükünü doğrudan doğruya üretici bir sınıf olarak omuzlamak zorunda bırakılmak istenen işçi sınıfının tepkisiyle bu krizin çarpıcı görünüş özelliklerini eylemine temel yapan öğrenci gençliğin tepkisi ayrı kanallara aktı. Kimi zaman bu iki hareket kesişti ama çoğunlukla ayrı ayrı hedefleri vurdu. İşçiler ve işbirlikçi sendikaların ve revizyonist partilerin etkisiyle ekonomik mücadele boyutunu aşamadılar. Öğrenciler ise Vietnam savaşı, siyasi suikastlar, üniversitelerin antidemokratik işleyişi gibi emperyalist kapitalizmin derin sarsıntısını yansıtan belirtilerine takıldılar. Bu görünüşler değiştiğinde de eylemlerine gerekçe bulmakta zorlandılar. Hareketin son dalgalarının geri çekilişi içindeki tartışmalardan ve sönmekte olan kitlesel eylemi yeniden yükseltebilecek bir biçim olarak şiddetin kullanılması düşüncesinden doğan silahlı eylem grupları ise devrim isteği bakımından en güçlü unsurları barındırmalarına rağmen, bilimsel bir devrim teorisinden ve tutarlı işçi sınıfı ideolojisinden yoksundu. Bu yüzden ateşli çıkışlarının yarattığı yüksek sansasyona hiç de koşut olmayan bir çöküşle Batı'nın politik ortamından silindi.