13 Eylül 2018 00:10

Kuşların talebesi: Feqiyê Teyran

Feqiyê Teyran, yaşadığımız coğrafyanın, Yaşar Kemal’in sık kullandığı bir ifadeyle, binbir çiçekli bahçenin nadide değerlerindendir.

Kuşların talebesi: Feqiyê Teyran

Feqiyê Teyran (Görsel: Flickr)

Ayşegül TÖZEREN

Dünyada yaklaşık yedi bin farklı dil konuşulabilirken, edebiyatı olan dil sayısının bunun yüzde biri kadar olduğu söylenir. Kadim bir halkın dili olan Kürtçe de zengin edebiyat köküne sahip az sayıdaki dünya dilindendir. Yaşar Kemal, “Binbir Çiçekli Bahçe” kitabında, dili yaratmak destancıların, aşıkların işidir derken, Melle Cizrevi, Cigerxwîn, Ehmedê Xani, Feqiyê Teyran ve Abdale Zeyniki’den söz eder. Feqiyê Teyran’ı ayrıca, “Bir Ada Hikayesi”’nin ikinci cildinde, Dengbej Uso’nun dilinden uzun uzun anlatır. Sonunda insan düşünür, Feqiyê Teyran mı şairdir, yoksa yaşamı mı bitimsiz bir şiirdir…

Feqiyê Teyran, 16. yüzyılda, şimdiki adıyla Bahçesaray’da yaşayan bir mirin oğlu olan Mihemed’e halk tarafından uygun görülmüş mahlastır. Mihemed, medrese eğitiminin ardından, bir gezgin gibi Cizre’de, Van’da, Mezopotamya’nın dört bir yanında dolaşmış, ona hep kuşlar yarenlik etmiştir. Faki, medrese eğitimi alan talebe anlamına gelmektedir. Feqiyê Teyran, yani kuşların talebesiyse, onun yarenlik ettiği, ona yarenlik eden kuşlardan dolayı isim olarak takılmıştır.

HALKLA İÇ İÇE BİR YAŞANTI SÜRMÜŞTÜR

Feqiyê Teyran, Kürt Tasavvufi Halk Edebiyatının ilk temsilcilerindendir. Feqiyê Teyran, aşkı anlattığı dizelerinde süslü ifadelerden kaçınmış, yalın bir dili tercih etmiştir. Bunun bir nedeni de, bir mirin oğlu olmasına rağmen, halkla iç içe bir yaşantı sürmüş olmasıdır. Feqiyê Teyran’ın dizeleri, böylelikle, günümüze kadar ulaşmıştır: “Bil ki benim için yar sensin / Gönülde açılan yaraya sebep sensin / Beni öldüren sensin / Derdime çare sensin / Benim için en zarif sensin”

Mihemed’in nasıl Feqiyê Teyran yani kuşların talebesi ya da Dengbeje Teyran olduğuna ilişkin birçok hikaye bulunmaktadır. Bunlardan birini Yaşar Kemal, Bir Ada Hikayesi’nin ikinci cildinde dengbejin kuşlarla ilişkisini, onların ardından doğada gezintisini masalsı bir dille okura aktarır. Yaşar Kemal, dengbejin adımlarının peşinden giderken, doğa tasvirleri karşısında okur büyülenir. Ayrıca, Feqiyê Teyran’ın gönlündeki yüce hoşgörü ve sevgi her satırda vurgulanır. Bundan dolayı Feqiyê Teyran’la Yunus Emre ile benzerlik kurulmaktadır. Yaşar Kemal, Faki’ye ayırdığı bölümü şöyle bitirmektedir: “Dünya kurulduğundan bu yana kuşların dilini bir Süleyman bilirdi, bir de Fakiyê Teyran.”

Feqiyê Teyran’ın hikayesi, Roni War’ın kalemindeyse bir kitap bütünlüğüne ulaşmıştır. Feqiyê Teyran, sonsuza dair bir arayış içinde doğada yolculuklara çıkan, yolda şiirlerini sözlerini ruhundan diline aktaran genç bir medrese eğitimli talebedir. Yaşadığı çağda, on altıncı yüzyılda, doğadaki bin bir çiçeklilik gibi farklı dinlere, dillere mensup insanlar da bir arada yaşamaktadır. Ancak aralarında ön yargılardan örülü sınırlar vardır. Feqiyê Teyran’ın yüreğindeyse böyle sınırlara yer yoktur. Bu sonsuz sevgi, hikaye boyunca da vurgulanmaktadır. Faki’nin yol arkadaşı, kendi toplumundan ticaret sırasında ortaya koyduğu ahlaki olmayan davranışları yüzünden kovulmuş bir insandır ve Faki, onun kendisine de ihanet edeceğini bilir. Çünkü kuşlar Faki’ye neler olacağını anlatmıştır. Ancak yine de Feqiyê Teyran yolda yalnızlık içindeki bu insanı bırakmaz, bırakamaz, gitmek istediği yere kadar götürür ve orada ihanetiyle karşılaşır.

ÖLÜMSÜZLÜK KUŞUNU GÖREMEYECEKTİR

Kuşları Talebesi Feqiyê Teyran kitap kapağı

Feqiyê Teyran doğa yolculukları içinde bir arayış içindedir. Ancak bu arayış hiçbir zaman maddi bir kazanıma yönelik olmamıştır. Yol arkadaşıysa onun kuşların dilinden anladığını fark etmiş, bir defineyi bulma aşkıyla yanıp tutuşan bir Mir’e bu sırrı açarak, Feqiyê Teyran’ın defineyi bulabileceğini söylemiştir. Feqiyê Teyran, defineyi bulamayacağını söyleyecek ve zindanlara düşecektir. Ancak yine de ruhundaki yüce sevgiyi hiçbir zaman yitirmeyecektir. Kendisine ihanet edene karşı dahi… Böylelikle kuşlar da ona kalplerini her geçen gün daha fazla açacaklardır. Belki Feqiyê Teyran ölümsüzlük kuşunu hiçbir zaman göremeyecektir, ancak sözleriyle, şiirleriyle ölümsüzlüğe kanat açacaktır.

Feqiyê Teyran, yaşadığımız coğrafyanın, Yaşar Kemal’in sık kullandığı bir ifadeyle, binbir çiçekli bahçenin nadide değerlerindendir. Ancak değeriyle bilinirliği arasında bir uçurum bulunmaktadır. Feqiyê Teyran’ın hikayesine Türkçeden dokunan okurlar, onun daha fazla eserine ulaşabilmeyi yürekten dilemektedir. Keşke Feqiyê Teyran’ı da bu coğrafyanın büyük bir değeri olarak, Yunus Emre kadar dünyaya duyurabilsek, haykırabilsek… Feqiye Teyran’dan sonra kimseye kuşlar, dilini ve kalbini açmamış diyebilsek…

Evrensel'i Takip Et