13 Eylül 2012 03:36

Yargılama sembolik bile değil

"Biz darbe ve darbe kültürünün ortadan kaldırılmasına dönük bir çaba içindeyiz. Bu çaba ve çalışmanın bir sonucu ve ürünü olarak da biz bu davada tarafız.Özel yetkili mahkemelere karşıyız, fakat tarihsel bir durumun parçası olduğu için biz devrimciler olarak oraya bir dipnot düş

Yargılama sembolik bile değil
Paylaş
Hilal Yağız

Özel yetkili mahkemelere karşıyız, fakat tarihsel bir durumun parçası olduğu için biz devrimciler olarak oraya bir dipnot düşmek istiyoruz."

12 Eylül darbesinin yarattığı mağduriyetler denince, akla gelen ilk isimlerden birisi Kamber Ateş. Darbe yıllarında kendisini cezaevinde ziyarete gelen annesinin, Kürtçe yasağı nedeniyle kendisiyle konuşamamasını, öğrendiği tek Türkçe cümle olan ‘Kamber Ateş nasılsın?​’ sorusunu sorarak oğluyla dertleşmeye zorlanmasını hâlâ unutamamış Ateş.

Şimdi Devrimci 78’liler Federasyonuna başkanlık yapan Kamber Ateş’le, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın getirilmediği darbe davasını ve seyrini konuştuk.

‘YARGILANSINLAR DİYE SOKAKLARDAYDIK’

Kendilerinden önce de darbecilerin yargılanması için çağrı ve talepler olduğunu hatırlatan Ateş, derneklerinin 2004’de kurulmasıyla birlikte bu taleple sokaklara indiklerini, bu yönde iradenin oluşması için çalışma yürüttüklerini ifade etti.

Ülkedeki ve dünyadaki gelişmeler, Türkiye’nin de yeni küresel düzene uyum göstermesi ile yargılama için uygun bir ortam oluştuğunu söyleyen Ateş, “Tabii yargılama talebi, insani bir talep. Acılarla dolu, altüst oluşlar yaşamış bir toplumda artık bu talep hükümet nezdinde de kabul görür bir hal aldı” değerlendirmesinde bulundu.

‘HUKUKSAL ENGEL KALKTI AMA...’

Darbenin iki ismi her ne kadar mahkemeye gelmese de yargılanıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu süreci?
Sürecin kendisini takip edersek, öncesinde 12 Eylül darbe anayasasını değiştirmek için bir referandum vardı. Hükümet de bu toplumsal acıları yaşamış kesimlere kendi amaç ve isteklerini kabul ettirebilmek için geçici 15. maddenin kaldırılacağı yönünde propaganda yaptı. Sonrasında da küçük bir düzenlemeyle, o dönemdeki söylemine uygun bir şekilde geri adım attıklarını göstermemek için bu maddeyi kaldırdı. Böylelikle darbecilerin yargılanmasının hukuksal anlamdaki yolu açılmış oldu. Ama sonuçta bizim açımızdan darbecilerin yargılanması bir düzen, bir sistem sorunudur ve hâlâ bir sistemsel değişiklik söz konusu değildir.

‘DAVAYA BİR DİPNOT DÜŞMEK İSTİYORUZ’

Eleştirilerinizi, yargılamayı ciddi bulmadığınız şeklinde değerlendirebilir miyiz?
Evet. Çünkü şu anki yargılama artık ‘sembolik’ bile değil. Daha da aşağıda bir yerde. Ancak bizler açısından yine de yargılama, özel yetkili mahkemeler aracılığıyla gerçekleşiyor olsa bile tarihsel bir olaydır. Biz davayla birlikte, normalleşme anlamında kırılmaların olduğu bir zemin yaratıldığını gördük. Devrimcileri boşa çıkartacak bir zemini, onlara bırakmamak adına da bu davada taraf olduk. Biz darbe ve darbe kültürünün ortadan kaldırılmasına dönük bir çaba içindeyiz. Bu çaba ve çalışmanın bir sonucu ve ürünü olarak da biz bu davada tarafız.
Özel yetkili mahkemelere karşıyız, fakat tarihsel bir durumun parçası olduğu için biz devrimciler olarak oraya bir dipnot düşmek istiyoruz.

‘EVREN MAHKEMEYE GETİRİLMELİYDİ’

Yargılama artık ‘sembolik’ bile değil dediniz. Peki nasıl bir yargılama süreci olmalıydı?
Kenan Evren’in sağlık raporları geldi. 106 yaşındaki Berfo ana mahkemeye geldi ama 96 yaşında Kenan Evren’i getirmiyorlar. Bu noktada parlamentonun irade göstermesi gerekir. Hükümet de yeterli bir tutum almadı. Göstermelik bir tutum ile mahkeme sembolik olmanın da ötesinde bir şey beklenmeyen bir mahkeme haline geldi. Süreç geriye doğru gitti. Tabii mahkeme ne karar verirse versin, biz darbecileri ve bu kültürü her gün yargılıyoruz, çocuklarımız da yargılayacaklar. Biz sadece darbecilerin ceza alması gerektiğini söylüyoruz. Sembolik de olsa bu ceza verilmeli. Darbecilerin yargılanması ve cezalandırılması konusunda ısrarcıyız. (Ankara/EVRENSEL)


‘KAMBER ATEŞ NASILSIN?​’

Tıpkı Annenizle sizin yaşadığınız acı hikayede olduğu gibi, 32 yıl sonra bile hâlâ mahkemelerde Kürtçe konuşulamıyor.
Aslında, ‘Kamber Ateş nasılsın?​’ öyküsü tek bir Kürtçe kelime söylemeden, Kürtçenin,  Kürt’ün tarifidir, Kürt insanının yaşadığı gerçekliğin bir tarifidir. Annem beni cezaevinde ziyarete geldi. Türkçe dışında bir dille konuşmak yasaktı. Dışarıda sadece “Nasılsın” kelimesini ezberletmişler. O da ziyaret boyunca “Kamber Ateş nasılsın?​” dedi. Tabii duyguların akışı engel tanımaz. Yasaklayarak, bizleri de acılarımızı da yok sayamadılar. Mahkemelerde Kürtçe konuşmak yasak. Bir taraftan ‘Kürtçe serbest’ diyorsun, ‘Kürt sorunu sadece dil sorunu, çözeriz’ diyorsun diğer taraftan da konuşan gençlere şiddet uyguluyorsun. AKP ile hâlâ bu darbeci düzen devam ediyor.


DARBECİLERİN NEDEN OLDUĞU TABLO

12 Eylül askeri faşist darbesinin yarattığı toplumsal tahribatın bilinen bilançosu ise şöyle:
* 650 bin kişi gözaltına alındı.
* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
* Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
* 7 bin kişi için idam cezası istendi.
* 517 kişiye idam cezası verildi.
* Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (27 siyasi suçlu, 23 adli suçlu).
* İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclise gönderildi.
* 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
* 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
* 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
* 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
* 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
* 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurt dışına gitti.
* 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
* 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
* 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
* 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
* 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin isine son verildi.
* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
* Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
* 31 gazeteci cezaevine girdi.
* 300 gazeteci saldırıya uğradı.
* 3 gazeteci silahla öldürüldü.
* Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
* 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
* 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
* Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
* 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
* 14 kişi açlık grevinde öldü.
* 16 kişi ‘kaçarken’ vuruldu.
* 95 kişi ‘çatışmada’ öldü.
* 73 kişiye ‘doğal ölüm raporu’ verildi.
* 43 kişinin ‘intihar ettiği’ bildirildi.

ÖNCEKİ HABER

4+4+4’le engelli öğrenciler ortada kaldı

SONRAKİ HABER

Karlıova'da en az 33 kişi gözaltında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa