İhraç edilecek değil, ödüllendirilecek öğretmenleriz!
KHK ile ihraç edilen Eğitim Sen Zonguldak Şube Sekreteri İsmet Akyol, Ewvrensel aracılığıyla Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a açık mektup yazdı.
Fotoğraf: Evrensel
İsmet AKYOL *
Hukuksuzca işimizden edilmemizin ve öğrencilerimizden koparılmamızın 587. gününde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a açık mektubumdur:
Sayın Prof. Dr. Ziya SELÇUK
Milli Eğitim Bakanı
Öncelikle Milli Eğitim Bakanı olmanız nedeniyle sizi kutluyorum. 587 gün önce hukuksuzca ihraç edilmiş bir öğretmen olarak eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına kalıcı çözümlerin bulunması, eğitimin niteliğinin yükseltilmesi temennisiyle 2018-2019 eğitim öğretim yılında size, öğretmen arkadaşlara ve öğrencilere başarılar diliyorum. Bugün okullar açılacak ancak ben ve benim gibi binlerce öğretmen ne yazık ki okulda öğrencilerinin yanında olamayacak. Mağduriyetleri gidermek amacıyla kurulan OHAL İşlemleri ve İnceleme Komisyonunun çalışma hızına bakıldığında da göreve başlayacağımız tarih epeyce uzayacağa benzemektedir. Eğitim Sen Zonguldak Şube Sekreteri iken OHAL döneminde çıkarılan 7 Şubat 2017 tarih ve 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Eğitim Sen Çaycuma Temsilcimiz Gökhan Taner Günsan ile birlikte ihraç edildim. 7 Şubat 2017 tarihine kadar ise Zonguldak ili, Çaycuma ilçesi Sipahiler Ortaokulunda Türkçe öğretmeni olarak görev yapıyordum. Gökhan Taner Günsan ise Çaycuma Nebioğlu Ortaokulunda Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak görev yapıyordu. Yapmış olduğunuz birçok konuşmada öğretmenlik mesleğinin önemine ve niteliğine vurgu yaptınız. Çaycuma ve Zonguldak kamuoyu bizi başarılı öğretmenliğimizin yanı sıra, Eğitim Sen yöneticileri olarak, herkesçe bilinen sendikal faaliyetlerimizle tanımaktadır.
SOSYAL VE KÜLTÜREL YAŞAMA KATKI SUNDUM
Öğretmenliğimin yanı sıra Çaycuma’nın kültürel değerlerini, yazarlarını, şairlerini araştırma başta olmak üzere, Çaycuma’nın eğitim, sosyal ve kültürel yaşamına katkı sundum, sunmaya da devam ediyorum. Eğitim Sen yöneticisi olarak binlerce çocuğun defalarca özellikle de köy çocuklarının ücretsiz tiyatrolarla, satranç turnuvalarıyla buluşturulmasında etkin görev aldım. Her yaş grubundan öğrencileri edebiyatımızın önde gelen yazarlarıyla buluşturup imza günleri düzenleme, Çaycuma’da her kesimin şenliğine dönüşen uçurtma şenliği gibi etkinliklerde etkin olarak görev aldım.On bine yakın kitap, iki yüz bine yakın TÜBİTAK’a ait Bilim Teknik, Bilim Çocuk ve Meraklı Minik dergilerinin okullara ücretsiz olarak ulaştırılmasına katkı sundum.
Yaşamım boyunca ölmeye, öldürmeye, şiddete, teröre karşı oldum ve yaşamımda tek bir canlıya dahi zarar vermedim. Öğretmenlik yaşamım boyunca da öğrencilerime hiçbir canlıyı öldürmemek gerektiğini; barışı, kardeşliği, sevgiyi anlatmaya çalıştım. Silahın nasıl kullanıldığını ise bilmem. Zonguldak Çaycuma Nebioğlu İlköğretim Okulunda görev yaparken öğrencilerimin pazardan almış oldukları oyuncak tabancaları kırıp, paralarını cebimden karşılamıştım bir keresinde.
GÜLEN CEMAATİNE KARŞI HEP DİK DURDUK
Meslek hayatımız boyunca bir taraftan öğrencilerimizin başarısı için canla başla çalıştık diğer taraftan da Fethullah Gülen Cemaati başta olmak üzere okullar üzerinden etkinlik yapmak isteyen tüm cemaat ve tarikatlara karşı öğrencilerimizi koruduk, aileleri uyardık. Geçmiş yıllarda idari makamlar tarafından verilen izinlerle Fethullah Gülen’e bağlı dernek vb. oluşumlar ile diğer cemaat ve tarikatlar Çaycuma’da okullar üzerinden Kutlu Doğum Haftası ve başkaca etkinlikler yaptığında tek itiraz eden biz Eğitim Sen’li öğretmenler ve yöneticilerdik.
Okul öncesi eğitimin önemi bilen öğretmenler olarak Çaycuma’nın birçok köyünde ana sınıflarının kapanmasına neden olan ve Çaycuma’daki sayıları Zonguldak ve ilçelerinin üç dört katı olan 4-6 yaş sıbyan mekteplerine karşı sendikamızın temel eylem ve etkinliklerinden birisi olan “okul öncesi eğitimin zorunlu olması”na yönelik olarak ciddi bir çalışma yürüterek konuyu TBMM ve Türkiye gündemine taşımış olmamız, dönemin Çaycuma Milli Eğitim Müdürünün okullarda yılbaşını yasaklaması, okul müdürlerini resmi yazıyla zorunlu olarak camiye hatim indirmeye çağırması gibi laik ve bilimsel eğitim karşıtı birçok uygulamaya Eğitim Sen kimliği ile demokratik tepkimizi göstermiş olmamız ile hedef haline geldiğimiz herkesçe bilinmektedir. İhraç edilmemizin hemen ardından başta Çaycuma olmak üzere Zonguldak ve Türkiye genelinde büyük bir tepki oluşmuştur. Uğradığımız haksızlık yerel ve ulusal basındaki çok değerli yazarlar tarafından gündeme getirilmiştir. Toplumun her kesiminden, öğrenci velilerimizden, öğretmen arkadaşlarımızdan, maarif müfettişlerinden, milli eğitim yöneticilerinden, milletvekillerinden, belediye başkanlarından, gazetecilerden, yazar ve şairlerden bizlerin öğretmenliği ve sendikal çalışmalarımıza yönelik görüş ve değerlendirmeleri basın yayın organlarında sürekli yer almış ve “İhraç edilecek değil; ödüllendirilecek öğretmenler!” olduğumuz vurgulanarak göreve başlatılmamız talep edilmiştir. Göreve iade edilme talepli binlerce imza toplanmış, birçok eylem ve etkinlikler yapılmıştır.
TAKİPSİZLİK KARARI DİKKATE ALINMADI
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yapmış olduğum “Darbe Girişimine Karşı Mücadele Hukuk İçerisinde Yürütülmelidir!” başlıklı basın açıklamasının ardından Çaycuma Milli Eğitim Müdürlüğünün yazısı üzerine Çaycuma Kaymakamlığı tarafından 27 Temmuz 2016 tarihinde Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan ihbar üzerine hakkımda soruşturma yürütülmüştür. Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Çaycuma Emniyet Müdürlüğü ve Zonguldak Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü başta olmak üzere çeşitli birimlere yazılar yazılarak hakkımda çok yönlü araştırma yapılmıştır. Örneğin Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden “FETÖ/PDY terör örgütü ya da herhangi bir illegal yapı içerisinde bulunup bulunmadığımın araştırılması” istenmiştir. Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığınca dokuz ay boyunca yürütülen ayrıntılı soruşturma sonucunda hakkımda, “Söz konusu terör örgütü üyesi olduğu yönünde iddia düzeyinde dahi makul şüphe oluşturabilecek delil elde edilememiştir.” denilerek hazırlanan FEZLEKE, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Haziran 2017 tarihinde “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne aidiyet, irtibat veya iltisakımın bulunmadığı” belirtilerek “Kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair” karar vermiştir. Aynı tarihte benimle birlikte ihraç edilen Eğitim Sen Çaycuma Temsilcimiz Gökhan Taner Günsan hakkında ihraç edildiği günden bugüne kadar herhangi adli ve idari bir soruşturma açılmamıştır. Savcılığın takipsizlik kararı ile önce OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvuru yaptım. Komisyon bugüne kadar bir karar vermedi.
İHRAÇLARIN HUKUKLA BİR İLGİSİ YOK
Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Milli Eğitim Bakanlığına dilekçe yazarak göreve KHK ile göreve iademi talep ettim. CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, Başbakan Binali Yıldırım’a, CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş ise Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a soru önergesi vererek savcılık kararına rağmen neden göreve iade edilmediğimizi sordu. Eğitim Sen Genel Merkezi tarafından da Milli Eğitim Bakanlığına dilekçe verilerek, KHK ile göreve iade edilmem istendi. Herhangi bir suçlama yöneltilmeden, idari soruşturma yürütülmeden,hukuken somut delillere ve yargı kararlarına dayanmadan,savunma hakkı bile tanınmadan kamu görevinden çıkarmanın hukukla, adaletle açıklanacak hiçbir yanı yoktur ve başta Anayasa ve yasalar olmak üzere hukuka, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bugüne kadar haklarında soruşturma yürütülen ve savcılıklar tarafından takipsizlik kararı verilen, aralarında Eğitim Sen üyelerinde bulunduğu, binlerce eğitim emekçisinin görevlerine geri dönmeleri önünde herhangi bir yasal engel olmamasına rağmen, hukuksuz bir şekilde görevlerine başlatılmamaktadır.Haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmesi için çalışma yürütmenizi talep ediyorum. Saygılarımla.
*KHK ile ihraç edilen Eğitim Sen Zonguldak Şube Sekreteri