22 Eylül 2018 23:25

Mısra Öz: Çorlu tren kazasında ihmaller ortada, sorumlular yargılansın

9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i ve eski eşi Hakan Sel’i Çorlu'daki tren kazasında kaybeden Mısra Öz, 'Adalet istiyorum' dedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Hilal TOK

25 kişinin yaşamını yitirdiği ve 338 kişinin yaralandığı Çorlu’daki tren faciasının üzerinden neredeyse üç ay geçti. Meslek örgütlerinin yayımladığı raporlar kazanın, ihmaller sonucunda gerçekleştiğini ortaya koydu. Yetkililer ise, her zaman olduğu gibi bu ihmalleri açıklamak ya da uyarıları dikkate almak yerine “doğal afet” deyip geçtiler. Sonra her şey eskisi gibi, hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Kazadan iki gün sonra aynı tren yolunda sefer yapılmaya başlandı.

Ancak yaşamını yitirenlerin yakınları için bu o kadar kolay değil. Bütün o ihmallerin sonuçu geride kalanlar için daha ağır. O günden beri “adalet” çığlıklarına bir karşılık arıyorlar; ama ne sesleri duyuluyor ne de sorularına yanıt bulabiliyorlar.

Mısra Öz de geride kalanlardan biri. 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i ve eski eşi Hakan Sel’i kaybetti. “Adalet istiyorum” diyen Mısra Öz sorularımızı yanıtladı:

Tren kazasının nasıl olduğunu, ardından neler yaşandığını biliyoruz; ama siz neler yaşadınız? Bize anlatabilir misiniz o günü?
Tren kazası olduğu gün ben evdeydim. Tren hareket ettiğinde görüntülü konuşuyorduk Oğuz Arda ile. Sonra kaza haberini bir altyazı şeklinde televizyonda gördüm. Trende olduklarını bildiğim için hemen aradım. Paniğe kapıldım, tüm çevrem “Onlar değildir” diyordu. Ulaşamayınca yola çıktım. Olay yerine gitmeye çalıştım. Belli bir yere kadar gittik, yolu kesmişti polisler. Su taşıyan bir araç kaza yerine yardıma gidiyordu. Ona bindim rica minnet. Yolda aralarında konuşuyorlardı; ‘Bu araç kaza yerine neden gidiyor ki bu aracın oraya girebilmesi için 4x4 olması lazım.’ Olay yerine giden araçlar bile böyle seçilmişti... Bir yere kadar gidebildik o araçla. Jandarma durdurdu; “Gidemezsiniz” dedi, “Su getirdik” denilince, jandarma “Orada yaşayan kimse yok artık, boşuna getirmişsiniz suyu” dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Çocuğum yoktu ortada, nerede olduğunu bilmiyordum, yayın yasağı vardı ve biz hiçbir yerden hiçbir şey öğrenemiyorduk. Bir traktör gördüm. Traktörle olay yerine kendi imkanlarımla gittim. Faciaydı. Kimsenin birbirinden haberi yoktu. Çaresiz insanlar... Çaresiz ekipler... Jandarma bir şey yapabilmek için üssünden haber bekliyordu. Dediler ki “Burada yaşayan kimse yok, yaşayanları götürdük.” Ama benim çocuğum yok, bir türlü bulamıyoruz. Sonra babam geldi. Üç aileye yakınlarının hastanede olduğunu söyleyip bizleri oradan göndermeye çalıştılar. Bir umutla hastaneye gittiğimizde Çorlu Devlet Hastanesinden çığlıklar yükseliyor, ambulanslar  geliyordu. Babam oğlumu teşhis etti. Ben bu gerçeği reddettim.

Kazaya yol açan birçok ihmalin olduğunu ortaya koyan raporlar açıklandı. Sizce de durum böyle mi? Bu raporlar ciddiye alınıyor mu sizce?
En başından beri söylediğim gibi; bu bir kaza değil, bu görevini ve sorumluluğunu yapmayan herkesin sebep olduğu bir ihmal zinciri, bir cinayet. Ve bu ihmal zincirinin sorumluları yargılanmalı... Olayın olmasıyla birlikte gelen yayın yasağı zaten olayın ne denli büyük olduğunu anlamanın önüne geçti. Kazadan beri soruyorum; Yayın yasağı neden geldi? Hiçbir yanıtı yok...

Biz canlarımızı kaybettik, 25 kişi. Ama bizim ülkemizde ne yazık ki artık ‘ölü ve yaralılar’ olarak geçiyor isimler haberlerde. Kimse yaralının yarasının ne boyutta olduğunu bilmiyor. Omuriliği zedelenmiş olan var, uzvu kopmuş olan var, hâlâ yürüyemeyenler var ve ben görüşüyorum bu insanlarla.

Yaralı... Yaralı ne demek? Ölü... Ölü demek bu kadar kolay mı! 25 kişi öldü ve o 25 kişi ile aileleri de öldü. Ve yayın yasağı ile birlikte toplum bunu öğrenemedi. En büyük tepkim bunaydı. Üstü örtüldü ve gitti. Sanki kırılan bir vazoydu olay, devrildi, kırıldı gitti! 

Akabinde TCDD’nin bayram tebriği aşırı derecede tepki verdiğim bir olaydı. Hâlâ da tepkiliyim. Bu tebrik, facianın TCDD tarafından ciddiye alınmadığını gösteriyor ne yazık ki!

MENFEZİ KATİL İLAN EDİYORUM!

Tren kazasına sessiz kalındığını düşünüyor musunuz? Devlet ne yapmalıydı, ne yapmadı? Sorumlular sizce kim?
Sessizlik hâlâ var. Şu anda çıkan tek ses benim sesim. Kazadan sonra beni kimse aramadı. Başsağlığına hiç kimse gelmedi. Sadece bir kez Kemal Kılıçdaroğlu, Canan Kaftancıoğlu ve Beylikdüzü Belediyesi Başkanı başsağlığı diledi. Ailelerin aranmadığı gibi hiç kimse çıkıp bu olaya ilişkin bir açıklama da yapmadı. Haa, yapılan açıklama şuydu: Bilirkişi olarak atanan kişi Pamukova tren faciasındaki bilirkişilik yapan kişi Mustafa  Karaşahin, “Başarılı bir menfez” dedi. Evet çok başarılı bir menfez! Ben menfezi katil ilan ediyorum! Ulaştırma Bakanlığı da “145 yıldır görülmemiş bir yağış” dedi.  Öyleyse uygun koşullar sağlanana kadar treni çalıştırmazsın. Eğer ki ray bekçin yoksa, eğer ki kontrolcün yoksa sen bu treni çalıştıramazsın. “Allah’tan oldu” diyorlar, evet yağmur Allah’tan oldu, ama kaza ihmallerden oldu.

Kazadan bir süre sonra Denizli hattı üzerinde de benzer bir olay yaşandı. Bundan sonra devam edecek gibi görünüyor. Burada önce sorumlu tutulacak olan TCDD; kontrolleri, denetimleri yapması gerekiyordu. TCDD’yi sorgulayacak olan da Ulaştırma Bakanlığı. Sadece bu olayda değil birçok alan denetimden yoksun. Bu ülkede can güvenliği yok. Olsaydı, 25 kişi bir tren işletmesinin kontrolsüzlüğü, denetimsizliği yüzünden can vermezdi, iş kazaları olmazdı, kadın ve çocuk tecavüzleri olmazdı...

BU DAVA GİDEBİLDİĞİ YERE KADAR GİDECEK

Aladağ, Soma, 10 Ekim Ankara Garı gibi olayların davalarında adaletin sağlanmadığına tanık olduk. Bu olayda adaletin sağlanacağına inanıyor musunuz, sağlamak için ne yapmak gerekiyor?
Ben bu davada adaletin olması gerektiğine inanıyorum, eğer bu inanca sahip olmazsam ilerleyemem. İnanarak başlayabilirim. Daha önceki olaylarda ne yazık ki adalete ulaşılamadı, üstü kapatıldı, bu adaletsizliklerle geride kalan aileler yaralı kaldı. Bu olayın sonu farklı olsun istiyorum, adalet sağlansın istiyorum. Ben de sonunda adalete ulaşılamamış davalardaki aileler gibi gözyaşı dökebilirim. Ama bu dava gidebildiği yere kadar gidecek.

Gerçi yapılan açıklamalarla “Doğal afet, başarılı menfez” sözleriyle verilen hükümler var. Daha dava açılmadı, neyin hükmüne varabiliyorsunuz?

Olaydan iki gün sonra da tren seferleri aynı yerde başladı. Orada insanlar öldü, trenden fırlayıp o çamurlara saplandı. Bu kadar her şeyin balçık tarlası gibi olduğu yerde nasıl bir araştırma, olay yeri incelemesi yapıldı da seferler başladı... Bu sebeple bir delil karartılması yaşandığını da düşünüyorum. Adaletsizlik başta var, ama bizim itirazlarımızla, vicdanlı, işini doğru yapan hukuk insanlarının da olduğunu görmek, adaletin olduğunu izlemek istiyorum.

İKTİDARDA KİM VAR DİYE DEĞİL, SORUMLU KİM DİYE BAKIYORUM

Çorlu’daki bu tren kazasının unutulmaması için sosyal medya üzerinden sürekli hatırlatıyor, sorumluları eleştiriyorsunuz. Sırf bu sebeple hakaret ve saldırılara maruz kaldınız? Sizi neyle suçluyorlar?
Zannediyorlar ki biz siyasi olarak hareket edip birilerine saldırıyoruz. Bu olay siyaset üstü tutulması gereken bir olay. Hangi parti başta olsaydı tepki gösterirdik. Canlarımız geri gelmeyecek, hiçbir şey içimizi soğutamaz; ama en azından bu acıları başka insanlarında yaşamaması için bir şeyler yapılması gerektiğine inanıyorum.

Sözlü olarak hakarette bulunanların, olayları başka yerlere çekenlerin, saldıranların özellikle bu işle görevlendirilmiş kişiler olduğunu düşünüyorum. Biri ile ilgili suç duyurusunda bulundum. Umarım yakalanır. Bizim gibi canı yanan, evlat acısı çeken insanları saçma sapan yorumlarla daha da yıpratma hakkını kendinde gören kişilerin yargılandığını göstermek istiyorum.

Ulaştırma Bakanlığı koltuğunda, iktidarda, TCDD’de kim var diye bakmıyorum, bu ihmalin sorumlularına bakıyorum. Ben sadece acımı dile getiriyorum. Bu ülkede adaleti birlikte yaşayalım diyorum.

DAYANIŞMA GÜÇLENDİRİYOR

Diğer mağdur aileler ne durumda? Onlar da sizin gibi adalet yerini bulsun diye uğraşıyor mu? 
Ailelerle aramızda bir dayanışma var, sıklıkla görüşmeler de oluyor. Birbirimizden haber almaya çalışıyoruz. Onlar da benimle aynı fikirdeler, sonuna kadar gitmek istiyoruz. Bu ortak bir dava. Hepimiz adalet için bir arada olacağız.

Sizinle dayanışma gösterenler var mı?
Çok büyük bir dayanışma var şu anda. Gönüllü avukatlar var, bu davayı takip etmek isteyen, duyarlı basın çalışanları da sesimizi duyurmaya çalışıyor. Bu dayanışma güçlendiriyor beni. Çünkü bu olay olduğunda ve kimse aramadığında ben nerede yaşıyorum, hangi ülkenin vatandaşıyım diye sordum kendime. Yalnız ve çaresiz hissettim. Ama gördüm ki bu ülkede hala güzel insanlar var.

HER YIL 276 KAZA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan geçtiğimiz günlerde 2003-2017 yılları arasında 4 bin 141 adet kaza meydana geldiğini, bu kazalarda bin 418 kişinin hayatını kaybettiğini ve 2 bin 627 kişinin de yaralandığını, yıllık ortalama kaza sayısının ise 276 olduğunu açıkladı.

KAZAYA NEDEN OLAN İHMALLER NEYDİ?

Tren kazası sonrası CHP, TMOBB ve BTS’nin açıkladığı raporlarda, kazaya neden olan ihmaller şöyle sıralandı:

♦ Türkiye çapında 11 bin km uzunluğundaki demiryolu hattında sadece 39 yol ve geçit kontrol memuru görev yapıyor; oysa 1200 kontrol memuru olması gerektiği belirtiliyor.
♦ Kazanın olduğu bölgede 138 kilometrelik mıntıkada 5 yerine sadece 1 yol bekçisi görev yapıyor. Kaza olan hafta cumartesi-pazar kimsenin görev yapmadığı, aşırı yağış olunca menfezdeki sıkıntının bu sebeple tespit edilmediği belirlendi.
♦ Yağış, yüksek akış ve sediment yükünün ne kadar çok olursa olsun, yol dolgu inşaatı, arkasında biriken suyun dolguyu ve hatta dolgu altındaki ince taneli yumuşak zemini aşındırmayacak şekilde inşa edilmesi gerekirken, buna uyulmadığı görüldü.
♦ Dolguların aşınması nedeniyle askıda kalan ray ve traverslerin üzerinden geçen trenin yarattığı dinamik etkiye bağlı olarak, lokomotif geçtikten sonra vagonların raylardan çıktığı düşünülüyor.
♦ Kazadan 17 gün önce “ödenek yetersizliği” nedeniyle bakım ihalesini iptal eden bürokratların kazadan ve ölümlerden sorumlu olduğuna işaret ediliyor.
♦ 2013 yılında yürürlüğe giren Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun ile demiryollarının özelleştirilmesinden sonra, mevcut sorunlara kaynaklık eden uzman kadro ve bakım eksiğinin büyüdüğüne dikkat çekiliyor.
♦ Ayrıca kurumda liyakat ve bilgi isteyen atamaların son 20 yıldır iktidar yandaşlığı esas alınarak yapıldığı da gündeme getirildi.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Diploma notu 90 olan Hakan okulsuz kaldı

SONRAKİ HABER

‘AKP’nin istemediği teklif görüşülmeyecek’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa