“Zor” sanatlar
Resim çizmeye başladığımız ilk günlerde elimizde sevgiyle tuttuğumuz kalemlerimiz fırçalarımız artık, en büyük derdimiz ve sıkıntımız olmaya başladı
Fotoğraf: Pixabay
Ayşenur ÇETİNKAYA
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
-Ne okuyorsun?
-Resim öğretmenliği.
-Aa ne güzel karakalem portre yapabiliyor musun?
Yapamıyorum! Teknik bilmediğimizden değil ya da çizmek istemediğimizden değil.
Resim çizmeye başladığımız ilk günlerde elimizde sevgiyle tuttuğumuz kalemlerimiz fırçalarımız artık, en büyük derdimiz ve sıkıntımız olmaya başladı. Gün geçtikçe artan ödevler ve aynı oranda fiyatı yükselen araç gereçlerimiz, “Güzel bir resim yapmalıyım, üretmeliyim”den çok “Kalan paramla günün sonunu nasıl getireceğim, yemek yemesem diğer boyayı da alabilir miyim?” fikirlerini düşündürtmeye başladı. Kursağımızdan keserek, eğlenceden keserek aldığımız malzemelerimizin şimdi nereden arttırırsan arttır ekstra işlere gitmeden alınamaz hale gelmesi sonucu yetişmeyen ödevlerimiz düşen ortalamalarımıza neden oldu.
KARNIMIZ ZOR DOYARKEN...
KYK burslarının sadece karnımızı doyurmaya bile zar zor yettiği şu dönemde okuduğumuz bölümden uzaklaşmaya başladık. “Ah keşke şu bölümde olsam da sınav haftası kantinden notları alıp geçsem, en azından notlara sadece bir fırça parası kadar harcamış olurdum.” dedirtmeye başladı.
İlk çağlardan beri toplumun, insanlığın kendini anlatma ve ifade edebilme aracı olan sanatın, bilinen ve rahat olan yollarla yapılmasının engellenmesinin bizleri zorlamasının güzel yanı ise daha pratik ve alternatif yollardan nasıl yaparız diye düşünmekten yaratıcılığımıza yaratıcılık katması oldu. Kendi boyalarımızı, tuvallerimizi yapmayı öğrenmenin keyfini de görmüş olduk.