13 soruda halk demokrasisi ve halk iktidarı
13 soruda halk iktidarının ne olduğuna,kapitalizmin en yüksek aşaması emperyalizmin gelişme koşullarına ve halk demokrasisinin inşasına cevap arıyoruz
Görsel: Pixabay
Halk iktidarı nedir? Halk demokrasilerinde yönetim nasıl şekillenir?
Halk iktidarı, halkın egemenliğini, demokratik hak ve özgürlükleri güvence altına alan yeni bir devlet düzeninin kurulmasıdır. Halk iktidarı ve halk demokrasisi, halkın seçtiği temsilcilerden oluşan bir kurucu meclis ve halkın geniş kesimlerinin katılımıyla hazırlanan ve halkoyuna sunulan kurucu bir anayasa temelinde gerçekleşebilir. Halk iktidarlarında, demokrasi sadece “oy kullanma” durumuna indirgenmez. Halk iradesinin, yaşam alanlarında ve iş yerlerinde kurulan binlerce yerel meclis aracılığıyla halk meclisinde kesintisiz yansıması bu yeni devlet düzeninin temel karakteristik özelliğidir.
Halk demokrasisi, sosyalizme geçmeden önceki bir aşama mıdır?
Hayır, halk iktidarı ve halk demokrasisi sosyalizme geçmeden önceki bir aşama değildir. Halk demokrasisi, sosyalizmde işçi sınıfı egemenliğinin bir biçimi olarak ele alınmalıdır. Doğrudan işçi demokrasisi ile bağlıdır, halkın mutlak egemenliğini ve mutlak iktidarını savunur. Bu yönüyle, işçi sınıfı egemenliğinin bir biçimidir.
Halk demokrasisi farklı ülkelerde de aynı şeklide mi inşa edilecek?
Hayır. Ülkeler, kapitalist gelişme düzey ve özellikleri, kapitalist dünya sistemi içindeki yerleri ve üretici güçlerin gelişim düzeyi açısından aynı durumda değildir. Yani ülkelerde kapitalizmin gelişme seyri ve düzeyi aynı değildir. Halk demokrasilerinin inşası da buna göre ülkelerde farklılık göstermektedir.
Kapitalizmin gelişimi emperyalizm çağında nasıl şekillenmiştir?
Kapitalist üretimin yoğunlaşması, sermayenin ülke sınırlarının dışında yeni sömürü alanlarına yönelmesine; sanayi sermayesi ve banka sermayesinin kaynaşarak finans kapitalin (mali sermaye) oluşumuna neden olmuştur. Serbest rekabetin yerini tekellerin egemenliği almış, emperyalizm çağı başlamıştır. Bu çağda, kapitalizm dünyanın en ücra köşelerine yayılmıştır. Bu da her ülkede aynı gelişme düzeyi olmadığından ülkeler arasında kapitalizm eşitsiz gelişmiş ve sıçramalı bir gelişme durumunu ortaya çıkartmıştır. Kapitalist emperyalizm döneminde tek tek ülke ekonomileri bütün bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlanmıştır. Bu durum emperyalistler arasında nüfuz alanlarının ve pazarların paylaşımı uğruna yeni çatışmaların ve savaşımların da doğmasına yol açmıştır.
Emperyalizm, nasıl “kapitalizmin en yüksek aşaması” haline gelmiştir?
Ezilen uluslar ile dünya proletaryası sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya mücadelesinde ittifak haline gelmiştir. Aynı zamanda rekabetin tekelci ekonomiye dönüşmesi üretimde toplumsallaşmayı arttırmıştır. Lenin’in ifade ettiği gibi; “Kapitalizmden doğan tekel, daha o andan itibaren kapitalizmin can çekişmesidir, sosyalizme geçişin başlangıcıdır.”
Sosyalizm ise; yukarıda bahsettiğimiz zincirin en çok can çekişen halkasından başlayarak dünyada baş gösterecektir. Bu durum gözetildiğinde sosyalizminde işçi sınıfı egemenliğinin bir biçimi olarak halk demokrasisi her ülkede aynı şekilde görülemeyecektir. Burjuva demokratik devrimin tamamlanıp, burjuvazinin devrimci barutunu tükettiği ülkeler olsa da bazı ülkelerde burjuva demokratik devrim ve onun görevleri tamamlanmamıştır. Emperyalizmin gelişmesi ile birlikte tekelci burjuvazi ve onun ülkelerdeki işbirlikçileri dünya halklarının ezici çoğunluğunu ve ülkeleri egemenliği altına almıştır. Buralardaki gelişim emperyalizmin çıkarları doğrultusunda şekillenmiştir. Kapitalist emperyalizm, bu ülkelerde burjuva demokratik devriminin görevlerini işçi sınıfının üstlenmesini zorunluluk haline getirmiştir.
İşçi sınıfının, halk demokrasisi için mücadelesinde, ittifakları nasıl şekillenecektir?
Bu savaşımda işçi sınıfının iktidar mücadelesinin önündeki en büyük engel, kendi iktidarlarını korumak üzere dünyanın her türlü pazar ve ağına yayılmış emperyalist tekellerdir. Bu uğurda savaşımda işçi sınıfı, tekelci burjuvazi ve onun işbirlikçileri dışındaki unsurlarla ittifak yapmak durumundadır. Bir bütün olarak ezilen uluslar, köylüler bu ittifaklara örnektir.
Türkiye’de halk demokrasisi nasıl inşa edilecek?
Bu soruya yanıt bulmak için Türkiye’de kapitalizmin gelişim seyrini incelemek gerekir. Dünya üzerinde kapitalizm tekelci aşamaya geçtiğinde, Türkiye’de (Osmanlı) feodal üretim ilişkileri egemenliğini sürdürmekteydi. Osmanlı otokrasisinin yetkilerini sınırlayan 1908 devrimi ve emperyalizmin yağma girişimlerine karşı verilen ulusal kurtuluş mücadelesinde bu savaşıma önderlik eden burjuvazi ve büyük toprak sahipleri egemen sınıf olarak örgütlenmiştir. Yani, Türkiye’de zayıf ve üsten bir burjuva devrimi gerçekleşmiştir. Saltanat, hilafet gibi kurumlar kaldırılmış, kapitalist gelişmenin önü açılmıştır ancak demokratik sorunların birçoğu çözülememiş, doğal olarak burjuva demokratik devrimin görevleri yerine getirilememiştir. Ayrıca Türk burjuvazisinin bu gelişimi Türk ulusunun egemen ulus olarak örgütlenmesine yol açmış, Kürt ulusu başta olmak üzere bütün diğer ulusların pazar ve kaynaklarının Türk burjuvazisinin denetimi altına girmesini sağlamıştır. Kapitalizm öncesi kalıntılar varlığını devam ettirse de feodal üretim ilişkileri çözülerek evrim yoluyla tasfiye olmuştur.
Türkiye’de yaşanan bağımlı kapitalist gelişme üretimin giderek toplumsallaşmasında, üretim ve sermayenin merkezileşmesinde etkili oldu. Yoğunlaşan üretim, sömürüyü de yoğunlaştırırken ülkeye yabancı sermaye girişi arttı. Ara sınıf ve tabakalar çözülmeye yüz tutar duruma geldi. Bunun sonucu olarak Türkiye’de kapitalizmi alaşağı edecek toplumsal güç gelişti ve emek – sermaye karşıtlığı derinleşti.
Bu koşullarda Türkiye’de işçi sınıfının ve partisinin görevi tekelci kapitalizmin, onun yerli işbirlikçilerinin, büyük toprak sahiplerinin ve feodalizmin kalıntılarının tasfiyesi ve demokratik hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır. Emperyalizme karşı yapılan bu savaşım, devrimin kesintisiz bir biçimde ilerletilmesi, sömürü ilişkilerinin tüm biçimleriyle ortadan kaldırılması hedefiyle genişletildiğinde kalıcı olarak halk iktidarının kurulması sağlanabilir.
Halk demokrasilerinde “ulusal sorun” çözülebilecek mi?
Ulusal sorun nihai olarak sömürü ilişkilerinin bütünüyle ortadan kalktığı bir toplum biçimde çözülebilir ancak işçi sınıfı iktidarında bütün uluslara tam hak eşitliği her anlamda sağlanacak, ayrı devlet kurma hakkı dâhil olmak üzere ulusların kendi kaderine tayin hakkı tanınacaktır. Eğitim başta olmak üzere hizmetlerin tamamını anadilde alma hakkı sağlanacaktır. Öte yandan kapitalist üretim ilişkileri içinde ulusal sorunlar kesin olarak çözülmese de belirli başlı demokratik hak ve özgürlükler sağlanabilir durumdadır.
Halk iktidarında “bürokrasiye” ne olacak?
Kapitalist devletin gelişmesi ile bürokrasi yetkinleşerek gelişmiştir. Başta işçi ve emekçiler olmak üzere halkın geniş kesimlerinin taleplerinin yerine burjuvazinin çıkarlarının uygulanmasının aracı olmuştur. Halk demokrasilerinde işçi sınıfı ve emekçilerin, devleti ve toplumu denetlemeyi ve yönetmeyi öğreneceği yeni bir politik düzen için, her türden bürokrasiye karşı kesintisiz bir mücadele yürütülecek.
Halk demokrasilerinde ülke savunması nasıl olacak?
Devlet, ezilen sınıfları sömürme aracı ve sınıf uzlaşmazlıklarının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu açıdan kapitalist devlet de işçi sınıfı üzerindeki sömürüyü yoğunlaştırma ve burjuvazinin işçi sınıfı üzerindeki hâkimiyetini sürdürme aracı olarak ortadadır. Devletin silahlı zor aygıtları (başta ordu olmak üzere) bu sömürü ve hâkimiyeti sürdürmek, halkın geniş kesimlerini bu bakımdan baskılamak üzere vardır. Halkın iktidarını temel alan bu yeni devlet düzeninde bu devlet ve aygıtlarının temelli dağıtılması gerekmektedir. Elbette kendi halkın geniş kesimlerine dayanan bu iktidara yönelik saldırılara karşı ülkemizi savunmak gerekli olacaktır. Ancak ülke savunması ve genel olarak ülkede asayişin sağlanması halkın üzerinde baskı kurmak ve sömürünün sürekliliğini sağlamak üzere oluşturulmuş kapitalist devletin zor aygıtlarına değil halkın genel silahlandırılmasına dayanacaktır.
Halk demokrasileri eğitimi nasıl ele alacak?
Halk demokrasilerinde, eğitim her kademede parasız bir kamu hizmeti olarak örgütlenecek. Yine her kademede bilimsel ve laik bir eğitim anlayışı örgütlenecek. Eğitim olanaklarına eşit ulaşma hakkı sağlanacak ve bilimsel eğitim anlayışını merkeze alan ırkçı, dinci ve cinsiyetçi olmayan temel bir müfredat belirlenecek.
Halk iktidarı ve halk demokrasisinde gerçek bağımsızlık mümkün müdür?
Mümkündür. Emperyalistlerin, işbirlikçi burjuvazinin ve büyük toprak sahiplerinin mülkiyetlerinin tamamının karşılıksız, tazminatsız ulusallaştırılması, halkın denetimine bırakılması sağlanacak. Daha önceden yapılmış ulusal anlaşmalar tüm şeffaflığıyla dünya halklarına açıklanacak. Diğer ülkelerle ulusal egemenlik ve bağımsızlıklara karşılıklı saygı çerçevesinde eşitlik, barış ve dostluk temeline dayanan ilişkiler kurulacak.
Türkiye gençliğinin kurtuluşu halk demokrasisinden mi geçiyor?
24 Haziran seçimlerinin ardından ülke geleceği adına da politik sistem tartışmaları daha da derinleşti. Çok yönlü süren tartışmalar ana hatlarıyla “tek adam tek parti rejimi mi?” yoksa “parlamenter demokrasi mi?” sorularına sıkıştı. Tek adam tek parti rejimi, bütün karar ve yargı mekanizmalarının tek elde toplandığı bir yönetim anlayışının ürünü olarak mevcut kapitalist sistemin devamını vaat ediyor, halk kitlelerine baskı ve sömürü sopasını gösterirken yabancı ve yerli kapitalistlerin gelecek yolunu aydınlatacak lambalar yakıyor. Bunun karşısına dikilen parlamenter demokrasi savunucuları ve tek adam tek parti rejimine muhalif olan burjuva partileri “geniş halk yığınlarını ve geleceği felaket içine sürükleyen sistemi ben kurtaracağım” diyor. Her ikisi de burjuvazinin egemenliğini sürdürdüğü, sömürünün derinleştiği; gelecek anlamında halka sömürü, savaş ve yoksulluktan başka bir şeyin olmadığı bir dünya vaat ediyor.
Bilimsel, parasız ve her açıdan demokratik bir eğitim anlayışı için, gelecek kaygısı gütmediğimiz, kendi sorunlarımızı tartışıp taleplerimiz etrafında çözümler üretebildiğimiz bir dünya için, eşit ve özgür bir gelecek için halk demokrasisi ve iktidarı Türkiye gençliği için koşulsuz gereklidir.