Göklere çıkaran “yalan”lar
Ödenen bu faturalar bizim değil ama öyle bilelim ve ses çıkarmadan faturayı yüklenelim istiyorlar.
Fotoğraf: AA
“Yükselen Türkiye ve onun yerde çakılı kalan gerçekleri isimli bir performans eseri yapmak istesek, bunu kapsamlı bir şekilde anlatacak etkinlik nasıl olurdu?” sorusuna çok güzel bir cevap geldi: Teknofest.
Gözümüzün içine baka baka kürsülerden yalan söylüyorlar: “Türkiye’yi havacılıkta ne denli başarılı yılların beklediğini görebiliyorum. Gençlerimizin havacılık konusunda ortaya koyduğu azim ve emeğin bir göstergesi olan bu model uçaklar, yine bu gençlerin tasarlayacağı yerli ve milli uçakları göklerde göreceğimiz günlerin yakın olduğunu gösteriyor.”(*)
Kim istemez ki kendi sanayisi olan, hem kendi üretim araçlarını hem de üretim araçlarını üreten teknolojiye sahip bir ülke olmak, bunun için çalışmak? Çünkü ekonomisi bağımsız, sanayisi bağımsız bir ülke, bağımsız bir ülkenin en önemli koşullarını oluşturur.
Elbette ki finans sermayesi, doğası gereği, ülke ekonomisini yağmalamak ister; faiz oranları onun o ülkede yaratılan artı-değerden alacağı/almak istediği payı ifade eder. Kendine muhtaç olan ülkelere ağır koşullar dayatır. Bu, objektif bir gerçektir.(**)
GERÇEKLİKLE ÖRTÜŞMEYEN “GERÇEKLİK”
Peki bu “yerli ve milli” söylemleri, “dış güçlere karşı seferberlik” propagandası bu gerçeğe ya da bu sorunun çözümüne denk düşen politikalara mı işaret ediyor?
Tek adam yönetimi, milliyetçi söylemlerini “dış güçlere karşı durmak” üzerine inşa ediyor. Yukarıda bahsettiğimiz objektif gerçeklik, ülkenin ekonomik gerçekleriyle örtüşmeyen bir yaklaşımla çarpıtılıyor. Ülkenin ekonomik gerçekliği, uluslararası tekelci sermayeye muhtaç olan bağımlı kapitalist bir ekonomi olması. Bu durumun ağır politik-ekonomik faturaları, işçi sınıfı ve onun gençliğine ödetiliyor. Ödenen bu faturalar bizim değil ama öyle bilelim ve ses çıkarmadan faturayı yüklenelim istiyorlar. Oysa emperyalist-kapitalist bir sisteme bağlı olan bir ülkenin kendi bağımsız sanayisine sahip olması imkansızdır. Bu bağ koparıp atılmadan da bağımsız olunamaz, teknoloji üretilemez.
BAĞIMSIZ BİR GELECEK AMA NASIL?
Araba mı üretmek istiyor? Uluslararası tekelleri ülkeden defetmeden yapamaz, bu tekellerin Türkiye’deki işbirlikçilerini yerle bir etmeden gerçekleştiremez.Kim üretecek arabayı? Renault, Mercedes hâkimiyeti oldukça, bu hakimiyetin işbirlikçiliğini Koç, Sabancı, Doğuş vb. gruplar yaparken arabayı üreten teknolojinin kırıntısını bile üretmeye izin yokken ve en iyi gösterilen teknik üniversitelerde dahi üretim araçlarını üretecek teknolojiyi geliştirecek eğitim verilemezken kim üretebilir?Yerli ve milli arabalar, uçaklar, teknolojiler üretmek 16 yıllık iktidarda neden yapılamamıştır da “Bekleyin, gelecekte göreceğiz.” denilmektedir? Bu sorunun cevabını bizzat Erdoğan verdi: “Amerika ile olan stratejik iş birliğimizin tüm iniş çıkışlara rağmen yatırım ve ticaret ortaklığıyla daha da güçleneceğine inanıyorum.”
Türkiye’nin yönetimi uluslararası tekeller ve onların işbirlikçilerinin elindeyken (ki Erdoğan ve hükümeti bu işbirlikçilerin temsilcisidir) bu ülkenin gençlerinin, ülkeyi geliştirecek teknolojiyi üretmesi, geleceğin 2023’te, olmadı 2071’de kazanılacağı hayalleri kadar gerçek dışıdır. Türkiye halklarının ve gençliğinin bağımsız, özgür bir geleceği için gerçek olan ise uluslararası tekeller ve onların işbirlikçilerinin yönetiminin yıkılmasında ve işçi sınıfı önderliğinde tüm ezilen sınıf ve tabakalara dayanan devrimci halk iktidarının kurulmasındadır!
BİZİ BAĞLAYAN ZİNCİRLERİ KIRMAYA!
“…yine bu gençlerin tasarlayacağı yerli ve milli uçakları göklerde göreceğimiz günlerin yakın olduğunu gösteriyor.”(*) ise koca bir aldatmacadır.
İktidar tüm söylemini çarpıtılmış yarım gerçekler/yalanlar üzerine kuruyor. Üstelik bu çarpıklık, Türkiye halklarının ve gençliğinin bağımsızlık, özgürlük, eşitlik duygularının ve hayallerinin üzerinde yükseliyor. Yalan propaganda ve yerli-milli süslemeleriyle göklere ancak hayaller çıkabilir. Oysa bu ülkenin gençliğinin ayağı yere kalın zincirlerle bağlıdır. Teknofest’te kurulan iki simülasyon oyunu, sergilenen uçaklar, açılan şirket tanıtım stantları ve satılan gelecek hayalleri bu zincirlerin ağırlığını hafifletemez.Türkiye gençliğinin gözleri ufukta kaybolan 2023 ve 2073’ten yere çevrilmeli, Teknofest’in yapıldığı 3. Havalimanı’nda binlerce işçinin 18. yüzyıldan kalma çalışma ve yaşam koşullarına, zincirlerin kaynağı olan emek sermaye çelişkisine!
Üniversitelerde, liselerde, atölyelerde, fabrikalarda var gücümüzle yalanları ortaya çıkarmak, gerçekleri inatla anlatmak, ülkenin geleceğinin çarpıtmalar üzerine kurulmuş gerçek dışı hayallerde olmadığını aksine zincirlerimizin gerçekliğinde ve bu gerçekliğin ortaya çıkardığı olanaklarda olduğunu tartışmak zorundayız.Yalanlara karnımız tok, geleceğimizden tasarruf etmeyeceğiz, onu zincirsiz, bağımsız ve özgür bir biçimde inşa etmek için mücadele edeceğiz! İşte Türkiye gençliğinin gerçeği, zincirlerinden kurtuluşunun rotası buradadır, emperyalist kapitalist sistemin yalanlarında değil!
(*) İGA açıklaması
(**)http://teoriveeylem.net/2018/08/yarim-gercekler/