Asgari ücretliye mektup
'Biz neden en çok vergiyi verelim, zenginler varken. Neden krizin faturasını ödeyelim. Birlik olalım bu geminin kaptanı biz olalım canım kardeşim.'
Fotoğraf: Evrensel
Adana’dan bir işçi
Merhaba işçi arkadaşlarım;
Adana’da bir fabrika işçisiyim. Devlet yetkilileri kriz yok dese de göz ardı edilemeyen; işyerinden pazara, sokaklara, çarşı ve pazarlara sıçrayan geniş bir kriz dalgası var. Bu dalga fiyatları ve bununla birlikte yaşam kalitemizi aile bağlarımızı, komşuluklarımızı sosyal, siyasi ve ekonomik hayatımızı olumsuz etkiliyor. Asgari ücretliyiz, ama saklı gizli ama ulu orta nihayetinde bunları konuşuyoruz. Çay molalarında, ev oturmalarında, durakta karşılaştığımız tanıdıklarla, belediye ekmeği kuyruğunda, fatura kuyruğunda illaki konuşuyoruz.
İŞYERİNDEN...
Bu hafta gündem yoğun işten çıkartmalar, tazminatlar, eğitim masrafları, mali kriz, asgari ücret, istikrarsızlık… Öğlen dinleniyoruz, yemek saatinde çayımızı koyuyoruz. Biz de çay saati yok, sadece yemek molası var. Çayımızı şekerimizi ortaklaşarak alıyoruz. Eskiye nazaran daha çok ekonomiyi ve ülkemizin gidişatını konuşur olduk. Hükümeti savunanlar daha iyisinin olmadığını söylüyor. Aksini belirtenlerde dağınık bir şekilde hükümetin politikalarının yanlışlığından söz ediyor. Aslında herkes bir çıkış yolu arıyor. İşçi çıkarmaları artınca yurt dışında iş arayışları fısıltılarla yakın arkadaşlara söyleniyor. İşten atılan arkadaşlarımız adına üzülüyor, hiç olmadığı kadar empati kuruyoruz. Onun iş bulup bulamayacağı konusu, yarın sıra kimde sorusuyla paydosu getiriyoruz. Yemekte iştahı kalmayanlar arttı ama külhanbeyimiz de arttı. Nasıl diyeceksiniz? Arkadaşım “Atarlarsa atsınlar bilmem neyime kadar” diyor. “Gardaş tamam da tek başına olmaz bu işler” diyorum. Bazen nafile, bazen de “Eee nasıl olurmuş” diyorlar. Kimilerimizi tazminatsız atmak ya da işe iade davalarında dosyamıza eklemek için tutanaklar tutulmak isteniyor. “Aman ha tutanaklara imza atmayın” diyoruz. Geçen bir işçi arkadaşımız makinesi çalıştığı halde işin olmadığı ve stok üretildiği söylendi. Daha beyaz yakalı çalışanlardan çıkarma olmadı. İşçi arkadaşlarımızın izinleri bitirildi.
Bundan 2, 3 yıl önce tazminatlarını isteyen eski işçilere o zaman vermedikleri tazminatlarını şimdi -ihbarını vermemek için- vermeyi önerdiler. Bir işçi ağabeyimiz “Tazminatımı istediğimde verselerdi evim olacaktı, şimdi kredi kartı borcumu kapayacağım” diyor.
EV OTURMALARIMIZDAN...
Geçen işçi arkadaşım ailesiyle misafirim oldu. Geçimden maaşlardan çocukların okul masraflarından söz açıldı. İki okul çağına gelmiş çocuğu olan ailelerin 1000 liraya yakın masraf ettiğini, bebek bakımının masraflı olduğunu, özen istediğini dinledik onlardan. Arkadaşım 2002’den beri işçi, akıllı, çalışkan neşeli, yurtdışı deneyimi de var. Adana’nın yerlilerinden, ailesinin büyükleri hep işçi emeklisidir. Eşi ev ekonomisine destek için biber salçası yapıyormuş. Bu sene kilosu 21-25 TL arası diyorlar. Türkiye’de üç çocuklu bir kadının çalışma hayatında olmasının mümkün olmadığını düşünüyor. Çalışırsa aile hayatında, çocukların eğitimi ve gelişiminde sıkıntıların olabileceğini düşünüyor. Yaşadığımız ekonomik krizin, geçtiğimiz 3-4 yıl içindeki vergi artışlarından, temel besin kaynaklarının gitgide zamlanmasından belli olduğunu savunuyor. Bunların dışında bebek mamaları ve bezleri bir de faturalara eklenen bir takım yeni kesintilerin hayatı yaşanamaz hale getirdiğinden yakınıyor. Benim eşim de 6 ay önce 20 liraya yaptığı pazar alışverişinden 50 liraya çıkamadığını söylüyor. Bu sene çoğu kadının konserve, salça, reçel, turşu, zeytin yapamadığını belirtiyor.
Bu ara iş başvuruları yaptığını cevaplar beklediğini anlatıyor. Asgari ücrete beyaz yakalı olacağım diyor. Artık farkın pek kalmadığını söylüyor. Çalışma saatlerinin 5 gün 8 saatten; 6 gün 10-12 saate ulaştığını, 2000 liraya iş bulunamamasının normalleştirildiğini belirtiyor. Kimi işverenlerin deneme süreci adı altında asgari ücretten düşük fiyata ve sigortasız 6 ay çalıştırdıklarını anlatıyor. Kadınlarla ilgili iş ilanlarının yok denecek kadar azaldığını anlatan eşim, bazı işverenlerin giyim kuşamla ilgili taleplerinin olabildiğini ve bunun için çalışana ödenek vermediğini aktarıyor.
Son birkaç söz edecek olursam 2023 hayalleri bizim hayallerimiz mi? Çocuklarımız ve geleceğimiz için biz işçiler ne yapmalıyız? İstikrar dediler ne oldu? Asgari ücret kül oldu, yel oldu. Biz neden en çok vergiyi verelim, zenginler varken. Neden krizin faturasını ödeyelim. Neden işsiz kalalım. Hükümetin bahsettiği gemide kürek kölesi olacağımıza, birlik olalım bu geminin kaptanı biz olalım canım kardeşim, işçiler.