Çukaralan Altın Madeni'nin kapasite artırımı iptal davası görüldü
Çukuralan Altın Madeni'ne karşı açılan davada madenin Kozak Yaylasını tehdit eder hale geldiği vurgulanarak 'ÇED olumlu' kararının iptali istendi.
Fotoğraf: Özer Akdemir/EVRENSEL
Metehan UD
İzmir
Koza Altın şirketinden TMSF’ye devredilen Çukuralan Altın Madeninin üçüncü kapasite artışına karşı EGEÇEP, Bergama Belediyesi ve yurttaşlar tarafından açılan yürütmeyi iptal davası bugün görüldü. Yeni faaliyete giren İzmir Bölge İdare Mahkemesi'nin duruşma salonunda görülen davada davacı avukatları ve davalı durumdaki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile dosyaya müdahil olan Koza Altın Madeni Şirketi'nin avukatları katıldı. Mahkeme daha önce de verilen 'ÇED olumlu' kararı için yürütmeyi durdurma kararı vermişti.
Duruşmada ilk söz alan Bergama Belediyesi'nin avukatı Serdar Sinan, maden çalışmalarının koruma amacıyla oluşturulmuş alanlara girdiğini ve kontrolsüz bir şekilde gelişme gösterdiğini dile getirdi. Çalışmaların sadece yeraltında yapılacak olmasından 'flora ve faunanın zarar görmeyecek' demenin imkansız olduğunu ifade eden Avukat Sinan çalışmalar bittikten sonra 'rehabilite edilince zarar minimuma iner' ifadelerinin de gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
'KOZAK YAYLASINI TEHDİT EDİYOR'
Çalışma sahasının kuş göç yolları üzerinde olduğunu da ekleyen Avukat Sinan "ÇED raporunda yeni açılacak ocağın çevreye etkisine dair yeterli bir şekilde değerlendirme yapılmamış. Proje sahasının etrafı tarım alanları ile çevrili. Ocak, Kozak Yayla'sına dayanmış durumda ve ciddi şekilde tehdit ediyor. Jeoloji mühendisinin bilirkişi raporunda belirttiği eksiklerin dikkate alınarak kararın iptalini istiyoruz" dedi. Madenin ayrıca Mandra Barajı'nın uzun mesafeli koruma alanında olduğunu da hatırlattı.
'ÇIKACAK ALTINI DEĞİL DOĞAYI DÜŞÜNMELİYİZ'
EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı ise, Çukuralan'da çevre katliamı yaşandığını belirterek kamu yararını aşan bir durumla karşı karşıya olunduğu dile getirdi. Cangı "Doğaya ve gelecek kuşaklara karşı bu madeni durduramadığımız için özür borcumuz var. Doğa uyarıyor ve küresel iklim değişiklikleri ile felaketlere neden oluyor. Bizim buradan çıkacak altını değil, doğayı ve gelecek nesilleri düşünmemiz lazım. Buradan çıkan altınlar darbe girişimde bulunan örgüte gitti, doğayı katletme pahasına. Şimdi şirketi kayyum yönetiyor ama devlet de aynı hatayı yapıyor. İdare ne pahasına olursa olsun bu projeyi sürdürmek istiyor" ifadelerini kullandı.
MADENCİLİĞİ AÇIK KALP AMELİYATINA BENZETTİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın avukatı ise idarenin sadece ÇED yönetmeliğini uyguladığını ve madenden dolayı menfaati olmadığını dile getirdi. Şirketin avukatı ise dosyadaki bilirkişi raporunu rağmen ek rapor talebinde bulundu. Maden işletmeciliğini açık kalp ameliyatına benzeten avukat, ocağın işleri bittiğinde doğanın eskisi gibi olacağını ileri sürdü. Davacı avukatlarını 'duygusal laflar' kullanarak dosyayı manipüle etmekle suçladı. Şirketin Çevre Yüksek Mühendisi ise maden sahasında kimyasal kullanım olmadığını ve Mandra Barajı sahasına zararı olmadığını iddia etti.
MADENİN ÖMRÜ 13 YIL DAHA UZADI
Üçüncü kez kapasite arttıran Çukuralan Altın Madeninin yüzde 84'ü ormanlık alanda bulunuyor. Maden bölgesi Kozak kızılçam gen koruma alanı içinde kalıyor. AKP-Gülen Cemaati çatışması sürecinde önce kayyıma ardından TMSF’ye devredilen madenin eski sahibi Akın İpek, FETÖ üyeliğinden kırmızı bültenle aranıyor. 2010 ve 2011 yılında olmak üzere iki kez kapasite arttıran maden son kapasite artışı ile maden alanını 192 hektara çıkardı. Bergama ilçe merkezine 20, Dikili ilçe merkezine ise 15 kilometre uzaklıkta bulunan maden bu kapasite artışı ile ömrünü 13 yıl daha uzatmış oldu.