Sennur Sezer'e sevgi ve özlemle: Sevdadır geceyi kısaltan
Adnan Özyalçıner, 'sevgili şair arkadaşım' dediği Sennur Sezer'in ölüm yıldönümünde yazdı: Şiirini her okuyuşumda yeni anlamlar kazandırıyor bana...
Fotoğraf: Evrensel
Adnan ÖZYALÇINER
Sennur Sezer'in şiiri her okuyuşumda yeni anlamlar kazandırıyor bana. Onun şiiriyle her buluşmamda.
Şiirimize ilk kez gecekonduyu getirdiğinde yıl 1964'tür. 21 yaşında genç bir kızdır sevgili şair arkadaşım Sennur Sezer. Sevdamız 1960’tan beri süren bu arkadaşlık içinde mayalanacaktır. Behçet Necatigil’in dediği gibi:
"Sezer on altısını kırk altısında yaşayacaktır.
Çünkü bütün şiirler-
Çiğnenmiş çiçeklere özlemi anlatır."
Sevdamız gibi şiiri de mayalanacaktır. Daha 21’inde on altısını kırk altısında yaşayan bir kadın olgunluğuyla “Gecekondu” şiirinde şunu diyecektir:
"Aceledir sevişmeler tek odalarda
Yarı giyinikliğinde kadınların
Kaçış kaçıştır
Dönüverişinden çocukların.”
Bunu cesurca söylerken kimliğini belirtmekten de çekinmez “Kimlik Kartı” şiirinde:
“ ‘Ben’ dedim mi
On beşinde bir kız düşünün hemen
sevmesi sevilmesi
Güneş gibi aydınlık. ‘Ben’ dedim mi
On beşinde Cibalide tütünde
Islak uçuk elleri
Tedirgin bir uykuyu akşamları örtünen. İnceden boyu posu
Hafiften öksürüğü
Komşulardan gizlenen.”
Sennur Sezer’in ikinci şiir kitabı “Yasak” 1966’da yayınlanır. 1966, mayalanan sevdamızın çiçeklendiği yıldır aynı zamanda. “Hekim Öğütleri” şiirinde:
“ -Uyanıp gecenin bir yerinde
karanlığı dinlemek?
-Sevdadandır.
-Dalıp gitmek yıldızların kımıltısına
Yüreği bölmesi türkülerin?
Sevdadandır.
-Geceler uzuyor gitgide...
-Kıştır
Geceler uzar
Sevdadır kısaltan geceyi.” diyecektir.
1967’nin sonlarına doğru gerçekleşen evliliğimizin ardından Sennur Sezer şiirini mayalanmaya bırakır. On yıl aradan sonra yayınladığı üçüncü şiir kitabı “Direnç”le kendi şiirine yeni ufuklar açacaktır. Onun şiiri artık insanı, toplumu, yaşanan/yaşatılan acıları, baskıları, yaşamın her yönüyle sevdasıyla sarıp sarmalayarak umuda yönlendirecektir. “Doğuran Kadına Direnç” şiiri bu anlamda varolmuştur:
“Tırnaklarını etine geçir bağırma
Isır kanat dudaklarını parçala
Bırakma yaşamayı bırakma umudu
Daha çok yok sabaha.
Yorulur gövdene inen sancılar
Acılar bıkar
Beklemeyi bil
Başkaldırır gövden başkaldırır
Susar.
Önce öleceğim sanacaksın
Direnmen bitsin diye uğraşacak sancın
Gitgide sıklaşacak kamçılar
Sessizce ağlayacaksın.
Unutacaksın başın nerde nerde ayakların
Bin kollu bir boşluk beyninde
Dünyadan uzaksın.
Kim duyar sesini haykırsan
Gücünü tüketme
Dayan bir sınav bu
Gülümse.”
Sennur Sezer’in şiiri çoraklaşan/çoraklaştırılan yaşamımızı çiçeklendirir. Yol açıcı bir şiirdir onun şiiri. Yolumuzu tıkamaya kalkanlara “Aydınlar Dilekçesi”ne imza atma soruşturmasında “İfademdir” şiiriyle karşılık vermiştir:
“Evliyim
İki çocukluyum
Ozanım
Düzeltirim
Çocuklarımdır
Bütün çocukları dünyanın.
Evet kaygılıyım
Çocuklarım için
Korkmasınlar isterim
Çalınışından kapının.
Saygılıyım kurallara
Bu yüzden kurallar
Saygılı olsun isterim
İnsana.
Evet ozanım
Çocuklarımdır
Bütün çocukları
Dünyanın.
... İnsanın insandan korkmasına karşıyım
İşte bunun içindir
Bütün yazıp
Altına imza attıklarım.
(25 Mayıs 1984)”
ŞİİR SÖYLEŞİ
Adnan’dan (Özyalçıner) Sennur’a
İnatla sabahlamayı üşümesiz bir karakış ormanında
Ne çok düşünmüştük yalnızlığın ağaçlarıyla
Nasıl bilebilirdik sabahlamadan önce
İlkyazı yaşayan her ağacın sıcaklığıyladır
Eriyen kar, mutlu yalnızlığı kışların
Geleceğin ilkyaz öğlelerince
Ocak 1967
Gözlerinde uçsuzlaştırdığın denizle geliyorsun
Denizin akşam alcası gözlerin
Ellerinde ılıttığın ilkyazla geliyorsun
İlkyazın çiçekleri ellerin
Yüreğinde tutuşturduğun sevgiyle geliyorsun
Sevginin kendisi yüreğin
Şubat 1967
Sennur'dan (Sezer) Adnan'a
Bu kıskanç denizde, düşman rüzgârda
Küçücük bir kayık birlikteliğimiz
Devrilir günboyu nice gemiler
Kayalar kalleştir.
Işır tek bir fener orda: Sevgimiz İnat fırtınalara ve dalgalara
Güvencem, limanım sevdiğim benim
Nice sevinçlere, nice yıllara
3 Ağustos 1968
Evliliğimizin birinci yıldönümü