Şeytan üçgeni: öğrenci evi, KYK yurdu ve özel yurt
Şirketleşmiş üniversiteler, müşterileştirdiği öğrencilerin eğitim-öğretim hayatını sürdürebilmesini neredeyse imkânsız bir hale getirdi.
Fotoğraf: Pixabay
Atilla YARDAŞ
Hacettepe Üniversitesi
Mevcut akademinin, bilimsel bilgi üretme ve sunma alanları iktidar tarafından daraltılmış durumda ve bu direkt olarak öğrencilere yansıyor. Öğrencilerin de bilgi edinme ve bunu sunma hakları hem direkt engelleniyor hem de bürokratik hamlelerle yavaşlatılıyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik daralma da direkt ve dolaylı olarak üniversiteleri etkiliyor. Şirketleşmiş üniversitelerin, müşterileştirdiği öğrencilerin eğitim-öğretim hayatını sürdürebilmeyi neredeyse imkânsız bir hale getirmesi de mevcut politikaların günlük bir yansıması.
NEREDE KALACAĞIZ?
Hacettepe Üniversitesi özelinde bu yansımaları biraz daha derinleştirirsek üniversiteyi yeni kazanan bir kişinin içinden geçeceği sayısız kaygının ilki konaklama olacaktır. Mevcut kapasitenin yetersiz olması ve olanın da “torpil” üzerinden doldurulması, yurtlara zson dört yılda 100 TL’ye yakın zam yapılması, öğrenci evleri kiralarının 800 TL’ye kadar çıkarak özel yurtlarla yarışır düzeye gelmesi akla gelen ilk örnekler. Okulda konaklamaktan vazgeçtiğimizde KYK yurdu çıkmamış ise sıranın size gelmesini beklemek ve bu sürede konaklayacak yer bulma telaşının kişiyi sarması işten bile değil. Çoğu öğrenci bu aşamada özel yurtlara mecbur kalıyor ve Ankara’da özel bir yurtta kalmak aylık en az 1000 TL’yi gözden çıkarmak anlamına geliyor ki asgari ücret alan bir ailenin böyle bir durumda kaldığını düşünürsek “tasarruf”ların nasıl da zorla halka yaptırıldığını görebiliriz.
YEMEĞİ, ULAŞIMI NE YAPACAĞIZ?
Konaklama sorununun bir şekilde çözüldüğünü varsaydığımızda sırada yemek, ulaşım gibi zorunlu harcamalar çıkıyor. Okul dışında kalmak aylık bütçenizin kayda değer bir kısmını ulaşıma ayıracağınız anlamına geliyor. Yemekhaneye yine zam yapılması, yemekhane dışı en ucuz yemek olan 5 TL’ye satılan dönerin (hem tavuklusu hem veganı) %50 zamla 7.5 TL’ye çıkması, birçok kişi için eğitime kaygısız bir şekilde devam etmenin imkânsızlığını gözler önüne sermektedir. Hacettepe Üniversitesi yönetiminin ise bu konuda öğrenci yanlı bir politika izlemediği de oldukça bariz.
Gelecek kaygımızın gittikçe arttığı bu günlerde eğitim-öğretim hakkımıza “tasarruf” adı altında saldırı düzenleniyor. Yaklaşan krizin faturasını biz öğrenciler değil, buna sebep olan tekeller ödemelidir. Eğitimden tasarruf etmeyeceğimizi, bunun için mücadele edeceğimizi bulunduğumuz her alanda mümkün hale getirmeliyiz.