10 Ekim 2018 00:45

Fabrika ile fakülte arasına sıkışmış yaşam

Pamukkale Üniversitesi’nde okuyan işçi bir genç Fırat. Geceleri fabrikada blok blok taşlar keserken, gündüzleri amfide yerini alıp derslere katılıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

 

Mükerrem YOLLU

Denizli

Pamukkale Üniversitesi’nde okuyan işçi bir genç Fırat. Bir yandan Teknoloji Fakültesi’nde Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünü okumaya çalışırken, bir yandan da mermer fabrikasında çalışıyor. 2018 Mart ayından beri geceleri fabrikada blok blok taşlar keserken, gündüzleri amfide yerini alıp derslere katılıyor.

Denizli’ye yalnız gelen arkadaşımız bir süre sonra annesini ve iki kız kardeşini de yanına alıyor ve mermer fabrikasından aldığı para ile ailesini geçindiriyor. Gece yarısında başladığı vardiyası sabah 8’de son buluyor. Mermer fabrikasındaki çalışma koşullarından bahsediyoruz öncelikle. 4 metrelik taş plakaların merdivenlerden insan gücüyle indirildiği fabrikada çalışma koşullarının oldukça zor olduğunu söylüyor ve “İşi yaparken ters bir hareket yaptığında ciddi iş kazalarının yaşanma durumu var; belini sakatlayabilirsin, elinden kaydırsan ayağına düşürebilirsin.” diye de ekliyor. Fabrikada 26 kişi çalışıyorlar ve kendisi gibi diğer işçilerin de mecburiyetten böyle ağır bir işte çalıştığını söylüyor. “Çoğu iş yerinde olduğu gibi bu fabrikada da patronun istediği hızda çalışılmadığında mobing uygulanıyor, oturmana dinlenmene bile izin vermiyorlar.” diyor.

“FABRİKADA İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI HİÇ GÖRMEDİM”

Yaz ortasında Fırat da bir iş kazası geçirerek parmağını kırmış. Fabrikada neredeyse her gün iş kazası oluyormuş. Ancak kayıtlara iş kazası olarak geçirildiğinde jandarması polisi ifadesi derken muayene ertelendiği için genellikle iş kazası olduğunu söylemiyorlarmış hastanede.  Bazı fabrikalarda kapanlarla taş plakaların taşındığını söylüyor ancak Fırat’ın fabrikasına bu teknolojiyi hala getirmemişler.  Çalışırken gerekli kılık kıyafetleri (demir uçlu çizme, eldiven, maske vb.) iş yerinden veriliyormuş ancak çoğu işçinin bu güvenlik önlemlerini talep etmediğini de belirtiyor. Gececi olduğu için ya da fabrikaya iş güvenliği uzmanı gelmediği için Fırat hiç uzman görmemiş fabrikada.

“ESKİDEN FUTBOLU YAKINDAN TAKİP EDERDİM”

Ağır iş kolunda çalışıp aynı zamanda da okulu devam ettirmek kolay değil haliyle. Daha önceden halı saha maçlarına, futbol maçı izlemeye vakit ayırabilen arkadaşımız artık bunlara vakit ayıramadığını söylüyor. “Eskiden Fransa 2. Ligini bile takip ederdim, Muğla’daki arkadaşlarımla halısahaya giderdim ancak Denizli’ye geldiğimden beri kendimi çalışmaya ve para kazandırmaya odakladım.” diyor.  Çünkü evdeki üç kişinin Fırat’ın eline baktığını ve eve para getirmesini beklediklerini ekliyor.  Geçen senelerde de yaz aylarında çalıştığını ancak keyfi harcamalar yapabildiğini söylüyor ama artık ailesine baktığı için bu keyfi harcamaları bırakmış. Ailesini Denizli’ye yerleştirirken Denizli’de birçok evi gezmiş ancak kendi bütçesine uygun evi zor bulmuş. Rutubetli eski evlere bile 800 lira istediklerini söylüyor.  Şimdi yaşadığı evini fabrikaya rahat gidip gelebileceği bir yerden tutmuş ve büyük kız kardeşi de tekstilde çalışmaya başlamış. Tanıdığı olmadığı için masabaşı iş bulamayacağını söylüyor ve mecburiyetten çalıştıklarını da belirtiyor.

“GÜNDEMİ TAKİP EDECEK ZAMANIM YOK”

Fırat’ın hafta tatili Pazar günü. Bu günü de yapacak işi yoksa evdekilerle zaman geçirerek değerlendiriyor.  2000 tl maaş alıyor ama ağır iş olduğu için ömür boyu burada çalışamayacağını söylüyor. O yüzden bir yandan da okulu bitirmeye çalışıyor. Günlük zamanının kısıtlı olduğunu ve gündemi ancak serviste geçirdiği 1 saatte okuduklarıyla takip edebiliyormuş. Zaman zaman psikolojik olarak bu yaşam koşullarının ağır geldiğini söylüyor. Ancak ailesi için çalıştığını getiriyormuş aklına hep.

EN ÇOK ÜRETİM YAPANA PATRONDAN İKRAMİYE

Fabrikadaki bütün işçilerin maaşlarına zam istediklerini söylüyor. Ancak kimse gidip bunu patrona söylemiyormuş. Patrona yaranmaya çalışan amirlerden durumu öğrenen patronu ise en çok üretim yapana ikramiye vereceğinin sözünü vermiş ancak 5 aydır daha kimse ikramiye almamış. İşçilerin çoğunun geçim derdi olduğunu söylüyor Fırat. Ağır iş kolu olmasına rağmen işçiler arasında yaşlılar bile varmış. Geçim derdi ve hayat pahalılığı ile sohbetimizi bitiriyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye gençlik hareketi tarihinden portreler: 1970’ler-2

SONRAKİ HABER

Asansör kulesinde eylem yapan madencilerin talepleri kabul edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa