22 Ekim 2018 10:36

İHD'den ajanlaştırma tehdidine karşı açıklama

İHD İstanbul Şubesi'nden ajanlık dayatması ve tehditlerine ilişkin açıklama: Kaçırılma vakaları 90’ların başını hatırlatıyor

Fotoğraf: Cansu Pişkin/Evrensel

Paylaş

Cansu Pişkin

Çeşitli tarihlerde polis olduğunu söyleyen kişilerce telefonla aranarak önce emniyette çağırılan daha sonra da bu şahıslar tarafından kaçırılarak ajanlık dayatması ve tehditlerine maruz bırakılan kişilere ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde açıklama yapıldı. 

İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, son günlerde polis tarafından kaçırılarak resmi gözaltı işlemi yapılmaksızın araç içinde sorgulamaya, işkenceye ve ajanlık teklifine maruz bırakılan kişi sayısının arttığını kaydetti.

Zorla kaybetme olaylarının evvelinde bu tür kaçırma olaylarının olduğuna dikkat çeken Yoleri, “Cumartesi Anneleri’nin 23 yıllık kesintisiz mücadelesi de kaçırmalarla başlayıp kaybetmeyle sonlanan olayların takibine dayanıyor. Kaçırma vakalarının yaşam hakkını da ihlal edecek şekillerde sonlanması ihtimalini düşününce endişe artıyor. Bu tür olaylar mutlaka hukuken takip edilmeli ve kamuoyu bilmeli.” dedi.

Yoleri, olaylara ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını kaydederek, savcılara hukuksuzluğa karşı harekete geçme çağrısında bulundu.

‘SEÇİLMİŞ KİŞİSİN DEDİLER’

5 Ekim’de Üsküdar İskelesi’nde polis olduğunu söyleyen kişilerce zorla arabaya bindirilerek Üsküdar Selimiye’deki ormanlık alana götürüldüğünü anlatan Hamza Ağırman, kendisine ajanlık teklifi yapıldığını söyledi. Ağırman yaşadıklarını şöyle anlattı: “5 Ekim’de öğleden sonra 5 civarında Üsküdar İskeledi’nden Beşiktaş’a gitmek için bekliyordum. O sırada polis olduğunu söyleyen birkaç kişi geldi. Önce kimliğime bakmak istediler sonra da beni aldılar arabaya bindirdiler. Bir suçum varsa avukatımı arayayım dedim gerek olmadığını söylediler. Telefonumu aldılar. Emniyete götürecekler sandım fakat beni ormanlık bir alana götürdüler. Arabadan indirmeden şiddet uyguladılar fakat ormanın içinde küçük bir kafe vardı o yüzden çok rahat şiddet uygulayamadılar. HDP ilçe binasında farklı çalışmalar yürütülüyormuş algıdıyla bana ajanlık teklif ettiler. Bana, ‘Sen seçilmiş biri olduğun için seni emniyete götürmedik. O yüzden buradasın’ gibi şeyler söylediler. Ajanlık tehdidine karşı çıkınca tehdit edip arabadan aşağı attılar.”

Olaydan 2 gün sonra kendisini kaçıran polislerden birinin cep telefonunu aradığını söyleyen Ağırman, “Telefonu açtığımda ‘seni o gün alıkoyan kişilerdenim adım Cahit’ dedi. Direkt kapattım telefonu sonra 9-10 kez aradı. Telefonunu açmayınca mesaj attı 'Telefonu açmaman sana ulaşmamıza engel değil telefonu aç’ diye.” dedi. Ağırman, İHD’ye başvuru yapmasının ardından aramaların kesildiğini söyledi.

‘90’LAR GİBİ BİR SÜREÇ’

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de, son dönemde artan kaçırma vakalarının yaygın olarak HDP ve diğer siyasi parti çalışanlarına yapıldığını ifade etti. Gülüm, “Çoğu kez telefonla arayarak ‘gel seninle sohbet edeceğiz. Sana en yakın karakola gel’ deniyor. Gidenler olduğunda karakolun içine alınmaksızın sohbet adı altında sorular soruluyor. Bir vakada avukat arkadaşımız birlikte gitmişti. ‘Resmi bir gözaltı var mı’ diye sorduğunda, ‘hayır sohbet etmek için çağırdık’ cevabı almıştı. Üzerinde baskı kurup ardından tehdit ediyorlar.Bu yaygınlaşmaya başladı. Geçen hafta HDP merkez çalışanı bir arkadaşımız bu şekilde kaçırılmak istendi. Partiden çıktıktan sonra otobüs durağında beklerken sivil iki kişi yanına gelip polisiz diyerek bir arabaya bindirmeye çalışmışlar. Arkadaşımız ellerinden kurtularak oradan ayrılmış. 90’lar dönemi gibi bir süreç yaşanıyor.” dedi.

‘KİMSENİN SESİNİ ÇIKARMADIĞI BİR ÜLKE YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Kaçırma yöntemin hiçbir hukuksal dayanağı olmadığını kaydeden Gülüm, “İktidarın topyekûn toplumsal muhalafete HDP’ye ve diğer siyasi partilere gözdağı verme yöntemlerinden biri oldu kaçırma. Faşizmin kurumsallaşma süreci dediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Devlet tüm mekanizmalarıyla, her türlü yöntemle bu sistemi kurumsallaştırmaya çalışıyor. Kimsenin sesinin çıkmadığı bir ülke yaratmaya çalışıyorlar. Kaçırma eylemleri özellikle gençliğe yönelmiş durumda. 10 Ekim patlamasında olduğu gibi güvenlik önlemi almayanlar, görevini yapması gerektiği yerlerde olmayan güvenlik güçleri maalesef bu tür vakalarda var.” diye konuştu. Gülüm, başına bu tarz olaylar gelen kişilerin HDP’ye ve İHD’ye başvuruda bulunmasını söyledi. (İstanbul/EVRENSEL)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kayseri'de alternatif kitap standı: İşçiler daha çok kitap okusun diye

SONRAKİ HABER

7 bini aşkın Honduraslı göçmen ABD’ye yürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa