24 Ekim 2018 01:12

Krizin çözümü ne olacak?

Eşit ve parasız eğitim hakkı, ücretsiz barınma hakkı, temel besin maddelerine uygun erişim hakkı için mücadele kapitalizme karşı mücadeleden geçer.

Görsel: Pixabay

Paylaş

 

Sinancem ALİKOÇ

ODTÜ

Türkiye’de sanayi üretiminin büyüme hızının düşmesi, Türk lirasının dolar karşısındaki – dalgalanmalar olsa da – değer kaybetmesi, tarımsal üretimdeki gerileme ve benzeri birçok durum göz önüne bulundurulduğunda, uzun süredir var olan ekonomik daralmanın etkileri artmıştır. Erdoğan ve AKP Hükümeti krizi çözmeye çalışırken faturasını başta emekçi kesimler olmak üzere halkın geniş kesimleri yıkmaya yönelik tutum almaktadır. Peki, gençler mevcut ekonomik durumdan ve bu politikalardan nasıl etkilenmektedir?

Geniş ekonomik daralmanın etkisi üniversiteler ve liselerin açılış döneminde oldukça belirgin karşımıza çıkmıştı. Kırtasiye masrafları, artan yurt ücretleri ve kantinlerde satılan zamlı ürünler… Daralmanın ilerlemesi, endüstri ve mali alandaki etkilerinin yükselmesi ve aşırı üretimden kaynaklı bir kriz sürecine girilmesi ile birlikte, gençliğin günlük yaşamında ekonomik problemler daha görünür hale geldi. Peki, bu gidişatın çözümü nerede? İktidar partisi olarak AKP’nin politikalarını ve çözüm önerilerini incelemek gerek.

EMPERYALİSTLERİN OYUNU; EMPERYALİZM İLE İŞBİRLİĞİYLE Mİ ÇÖZÜLECEK?

“Kriz yok, kriz psikolojik” söylemi epey bir gündem edilmeye çalışıldı ancak günlük hayatta mevcut gerçeklikle bir o kadar çelişmiş olacak ki ekonomik problemleri inkâr süreci de artık bitti. Son dönem de daha çok duyduklarımız arasında ise; “Kriz dış güçlerin oyunudur.” “ABD’nin etkisidir.” gibi örnekleri çoğaltabileceğimiz bir propaganda hâkim. Tespit doğrudur, ülkedeki krizin en büyük etkenlerinden biri de uluslararası tekellerin kar hırsıdır. Ancak şu da açıktır ki; Türkiye’nin bu durumda olması doğrundan bağımlı bir kapitalist ülke olması ile alakalıdır. “Türkiye dize gelmeyecek!”, “Ekonomik kurtuluş savaşı için Türk milleti fedakârlık yapacak” söylemleri temelde AKP hükümetinin geniş kesimleri kendi iktidar borazanın arkasına dikme çabasıdır. Fedakarlık tartışmaları, topyekûn mücadele planları bu kadar yüksek sesle örgütlenirken emperyalistlerle askeri, siyasi ve ekonomik iş birliğinde herhangi bir geri adım atılmamıştır. Akla şu soru geliyor: dış güçlerin oyunu olarak tarif edilen kriz, onlarla her alanda bağlar devam ederken nasıl çözülecek?

BİZ NASIL ATLATACAĞIZ?

Gelgelelim hükümetin bir çözüm önerisi olarak YEP(Yeni Ekonomik Plan)’e. Bir müjde gibi Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından sunuldu. YEP’in üzerinden birçok tartışma döndü. “Krizi çözmez, üretimi arttıramaz” yapılan eleştiriler arasında ancak bizim için çözüm, kapitalistlerin bu krizi nasıl atlatacağı kısmı değil bizim nasıl atlatacağımız sorununa cevap aramak olmalıdır. Yeni Ekonomik Plan’ın birçok yönüyle halkın geniş kesimlerine faturayı yıktığı belirtildi. 22 Eylül 2018 tarihli Evrensel Gazetesinde “YEP, ‘Krizi Emekçilere Yıkma Programı’ (KEYP)’tir!” başlıklı İhsan Çaralan’ın yazısı meseleye tekrar bakmak isteyenler açısından önerilebilir.

YEP’in biraz gençlik için ne vaat ettiğini incelemek gerek. Genç işsizler için kritik noktada olan işsizlik fonunun gerektiğinde farklı alanlarda kullanılmasının önünün açılması, ilk tasarruf edilecek yerlerin eğitim ve sağlık alanı olarak işaret edilmesi gibi örnekler doğrudan biz gençlere yönelik saldırılardır. YEP, AKP hükümetinin krize karşı politikalarının gençliğe tek vaadi; bugünün ve yarının ipotek altına alınmasıdır.

SORUNUN KAYNAĞI

Peki, bu sorun nasıl çözülecek? Ortaya bir çözüm koymak için öncelikle sorunun tarifi doğru yapılmalı. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik durumu paylaşım, bölüşüm krizi olarak, para krizi olarak, kur krizi olarak, mali kriz olarak, siyasal kriz olarak duyduk. Aslında bunların hepsi bir yanıyla durumu anlatır. Ancak ne ile mücadele edeceğimizi bilmek açısından sorunun kaynağı açıkça işaret edilmelidir. Bugün Türkiye’de krize giden süreç, aşırı üretimden kaynaklı kapitalizmin krizidir. Metanın üretimi ve dolaşımı “bunalımı” içinde her zaman barındırmıştır. Ancak emeğin toplumsallaşması emeğin artı ürününe ve üretim araçlarına kapitalistlerin mutlak el koymasıyla bunalım kapitalist sistem için artık kaçınılmaz hale gelir. Ana tüketiciler – geniş emekçi kesimler –için metalar pazarda alınamaz hale gelir. Kapitalistler için metaların stoku başlar, ücretlerde aşınma, işten atmalar, üretimin yavaşlaması görülmeye başlanır. Kredi ilişkilerinde bozulmalar baş gösterir, sıcak para miktarındaki düşüş bunalım belirtisidir. Türkiye’de de içine girilen süreç bunun başlangıcıdır. Ülke özelinde ise ekonomi tamamen dışa bağımlı halde geliştir. Özelleştirmeler hemen hemen her alanda gerçekleşmiş ve devam etmektedir. Metal sanayi, enerji sanayi gibi temel iş kollarında yabancı sermaye ciddi alan kaplamaktadır. Bunun sorumlusu buraları peşkeş çeken AKP hükümetidir.  Tarımda dışa bağımlılık üretici köylülüğün azalmasıyla artmış en temel tarım ürünleri ithal edilir hale gelmiştir. Her dönem dünya üzerinde yaşanan krizlerden payını alan Türkiye emekçileri ve bugünün dinamik kuşağı Türkiye gençliği, ülke özelindeki bu durumlar düşünüldüğünde bugün de aslan payını alacak gibi gözükmektedir.

GENÇLİĞİN ÇÖZÜMÜ NE?

Vaat edilen açıktır; krizin faturası, bugünün ve geleceğin kaybı! Pekâlâ, çözüm de açıktır; emperyalizme, onun yerli işbirlikçilerine karşı kesintisiz bir mücadele yürütmeden, doğal kaynakların tamamının eşit dağıldığı, üretim araçları üstünden kati suretle herhangi bir özel mülkiyetin bulunmadığı dolayısıyla emeğin herhangi bir artı –değer üretmediği ve buna el konulmadığı bir dünya için mücadele etmeden yaşadığımız “büyük ekonomik felaketler” geçmeyecektir. Üretim ve dağıtım alanlarının tümünde emperyalist tekellerin ve onların işbirlikçilerin egemenliği yıkmak, egemenliğin halkın geniş kesimlerine bırakıldığı bir halk demokrasisi kurmak mümkündür. Pekâlâ, bu düzlemde gençliğin temel ihtiyaç ve taleplerinin karşılandığı bir dünya kurmak da mümkündür. Tekrar hatırlatalım, kiriz sadece AKP’nin politikalarından ya da herhangi bir meseleden kaynaklı değildir. Bunlar etkili olsa da mücadele edilmesi gereken unsurlar olsa da temel kaynak: kapitalist üretim ilişkileridir. Eşit ve parasız eğitim hakkı, ücretsiz barınma hakkı, temel besin maddelerine uygun erişim hakkı için mücadele kapitalizme karşı mücadeleden geçer.

 

ÖNCEKİ HABER

Kitaplar yetersiz, kaynak kitap yasak

SONRAKİ HABER

Akademi Saray’a farklı, öğrencilere farklı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa