24 Ekim 2018 01:50

Akademi Saray’a farklı, öğrencilere farklı

Erdoğan’ın Akademik Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşma gösterdi ki üniversitelerin durumu Saray’dan farklı, üniversitenin içinden farklı görünüyor.

Akademi Saray’a farklı, öğrencilere farklı

Fotoğraf: Pixabay

Yunus ALPERGÜN

İzmir

Üniversitelerde 2018-2019 döneminin açılışının üzerinden hemen hemen bir ay geçti. Bu bir ay kimi üniversite öğrencileri için yeni gittikleri şehre alışma, kimileri için başlayan eğitim-öğretim dönemine tekrar adapte olma gibi dönem başlangıç heyecanlarıyla geçti. Tabii böyle söyleyince üniversite öğrencilerinin sorunları bir anda görünmez oldu. Halbuki sorunlar, görünmezlik bir yana çığ gibi büyüdü. Erdoğan’ın Akademik Yıl Açılış Töreni’ndeki konuşmasından sonra daha da büyüyecek gibi duruyor. Bu konuşmanın bazı başlıklarına bakmak bile sorunların büyüyeceğini gösterirken biz biraz satır aralarına da inelim.

OLMAYAN İŞİN MAAŞINI KREDİYE YATIRDIK

Erdoğan, “Öğrencilerimiz hep burs istiyorlar krediye pek yaklaşmıyorlar. Niye yaklaşmıyorsun krediye? İş bulduktan sonra bunlar faizsiz bir şeyle geri ödenecek olan adeta burstur. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılı için kredi burs miktarını lisansta 500, yüksek lisansta 1000, doktorada 1500 liraya yükseltme kararı aldık.” dedi. Saray’da bunlar söylendi ama üniversite öğrencileri için gerçek ne? Üniversite mezunu işsiz sayısı 1 milyonu bulurken 55 ilin nüfusunu da geçmiş durumda. Kredi alan üniversite öğrencileri daha kredileri almaya başladıkları ilk günden 25 bin TL borcu nasıl ödeyeceklerini düşünüyorlar. Haksız da değiller. Ülkemizde her 5 üniversite mezunundan biri işsiz. KYK’den aldığı krediyi geri ödeyemeyen genç sayısı 947 bin kişiye ulaşmış durumda. Öğrenciler, bu kadar gösterge varken zaten ay sonuna bile yetmeyen krediyi almaya nasıl yanaşsınlar ki?

Geçen yıl eylül ayında KYK bursu 121 dolara denk gelirken, bu yıl eylül ayında 77 dolara düştü. Türk lirası, dolar karşısında değer kaybettikçe, üniversite öğrencileri sırtında ödenemeyen faturaların, “Ay sonunu nasıl getiririz?​”lerin, alınamayan ders kitaplarının yüküyle dolaşıyor. Temel ihtiyaç malzemelerine, kırtasiye ürünlerine, kiralara vb. gelen tüm zamlara rağmen Erdoğan KYK bursunu 25 lira arttırmakla övünüyor. Ay sonunu çıkarmanın yolunu KYK bursuyla bulamayan öğrenciler hem çalışıyor, hem okuyor. “Biz, öğrenciye üniversiteyi aratmadık, üniversiteyi öğrencinin ayağına götürdük.” diyen Erdoğan üniversite öğrencilerinin nasıl yaşadığını görmüyor.

8 MİLYON BURADA, NİTELİKLİ EĞİTİM NEREDE?

Ülkemizde 8 milyona yakın üniversite öğrencisi olmasıyla Almanya Başbakanı Merkel’e karşı övünen Erdoğan, üniversitelerin niteliklerini görmezden geliyor. Evet ülkemizde 8 milyona yakın üniversite öğrencisi var. Var belki ama nasıl var? Kendisinin de yakındığı gibi “İlk 500 içinde neden esamemiz okunmuyor?​” diye soralım. Erdoğan burada topu hemen üniversite hocalarına atıyor. Sanki eğitim politikalarını sadece yükseköğretim kurumlarında çalışan eğitimciler ve bilimciler üretiyor. Sanki 16 yıldır yapılan düzenlemelerle üniversiteyi hizaya sokmaya çalışırken, niteliklerini düşünmeyen hükümetlerin başında kendileri yokmuş gibi. Sanki yapısal yeterlilikleri, akademik nitelikleri düşünmeyerek sürekli yeni üniversitelerin kurulmasına bu hükümetler önayak olmamış gibi. 8 milyona yakın üniversite öğrencisi işte böyle var.

Erdoğan’ın Akademik Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşma gösterdi ki üniversitelerin durumu Saray’dan farklı, üniversitenin içinden farklı görünüyor. Üniversiteyi gerçekten “özgür” ve “güçlü’” yapmak ise bizim ellerimizden geçiyor. Üniversite öğrencileri, kendi örgütleri olan toplulukları, kulüpleri ve temsilcilikleriyle birlikte kuşatmaya karşı gelecek adımlar atmalı. Kendi talepleriyle ekonomik, akademik, kültürel, sportif örgütlerini güçlendirerek hareket etmeli ki gerçekten özgür, demokratik, nitelikli bir üniversiteyi kazanmanın önündeki engeller kalksın.

ÖZGÜRÜZ (!) AMA YASAK ÇOK

Erdoğan’ın konuşmasında yüksek tondan söylediği bir diğer cümle ise “Türk üniversiteleri tarihlerinin en özgür, en güçlü dönemini yaşıyor.” oldu. Bu cümleyi gören üniversite öğrencilerinin aklına ise kapatılan öğrenci toplulukları, engellenen etkinlikleri, ihraç edilen hocaları, sıkışmış kampüs hayatları geldi. Zaten bu konuşmanın yapıldığı sırada “Bu suça ortak olmayacağız.” diyen, “çok özgür” olan üniversitelerinden KHK’ler ile ihraç edilmiş hocalar İstanbul Çağlayan adliyesinde yargılanıyordu. Aynı hafta Ege Üniversitesi’nde üniversite toplulukları Spor, Kültür ve Sağlık Daire Başkanı’yla yaptıkları toplantıda engellenen etkinliklerinin sebeplerini soruyorlardı. Yine aynı haftalarda ODTÜ’de Topluluk Oryantasyonu’nun “güvenlik” gerekçeli karar ile iptal edilmesine karşı ODTÜ öğrencileri, oryantasyon günü için mücadele ediyordu. Muhakkak “özgür üniversite”ye dair örnekler daha fazla arttırılabilir. Ama biz şimdilik bu örnekleri vermekle yetinelim.
 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et