Arda Turan, med‘yalan’ ve bize kalan
"Yanlış kadına yapılıyor, özür kocasından dileniyor. Muhatap alınması gereken kişi kadınken, ‘kadının sahibi’ olan erkekten özür dileniyor.”
Fotoğraf: Emrah Yorulmaz/AA
Dilan Zülal Emreoğlu
Ege Üniversitesi
Hepimiz Arda Turan ve Berkay Şahin arasında verilen “adamlık savaşı” ile ilgili şeyler görüyoruz günlerdir. Cinsel istismara maruz kalan, konunun esas muhatabı olması gereken, adını bile bilmediğimiz, günlerdir “Berkay’ın eşi” olarak lanse edilen kadının nasıl bir süreçten geçtiğine dairse en ufak bir fikrimiz yok. Arda Turan ve Berkay arasında yaşanan her şeyi dakika dakika bir adamlık meselesi olarak sunan, tacizi magazin malzemesi haline getiren medya; kadın tacizi, cinsel istismarla mücadele yolları ve uygulanabilecek cezalara dair en ufak bir kelime bile etmiyor.
MEDYADA “ADAM”LIK
Yaşanılan bu dehşet verici olay ve medyanın tacizi meşrulaştırıcı bir dille olayı aktarması üzerine konuşuyoruz arkadaşlarımızla. “Kadının tek başına dans etmesi, gece kulübünde olması, içki içmesi tacize uğramasını meşrulaştırıyor sanki… Hem televizyonda hem sosyal medya üzerinden öyle şeyler söyleniyor ki sanki bütün suç kadının.” diyerek şaşkınlığını ifade eden Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Elif, “Yaşanan olaydaki tek problem tacize uğrayan kadının bir başkasının eşi olması gibi lanse ediliyor. Tacize uğrayan kişi bir başkasının eşi olmasaydı biz böyle bir olayın yaşandığını belki duymayacaktık bile. Aslında böyle olaylar sürekli yaşanıyor ama olayın öznesi ‘ünlüler’ olunca duyuyoruz sadece.” diyor.
“Kimse o kadına ne oldu, o kadına nasıl davranıldı, nasıl davranılması gerekiyordu bunu tartışmadı. Kadının adını bile duymadık.” diyen Gazetecilik Bölümü öğrencisi Ozan, “Arda Turan, Berkay’ın eşini taciz etti, ardından Berkay ve Arda Turan kavga etti şeklinde duyduk bütün olayı. Medya bu durumu ‘adamlık’ üzerinden pazarladı tabii.” diyerek düşüncelerini aktardı.
“YANLIŞ KADINA YAPILIYOR, ÖZÜR KOCASINDAN DİLENİYOR”
Medyanın istismarı meşrulaştırmaya çalışmak yerine tam aksi yerden önleyici, çözüm üretici olmaya çalışması gerektiğini söyleyen Gazetecilik Bölümü öğrencisi Dilek, “Medya da, hukuk da aslında her zaman bunu yapıyor. Hiçbir zaman istismara uğrayan kişinin hakları üzerinden bir haber yapıldığını görmedim. Kadın ya babasının ya kocasının malı gibi.” diyerek tepkisini dile getiriyor.
Televizyon programlarıyla ve dizilerle sürekli mafyacılığın, magandalığın pazarlandığını söyleyen Gazetecilik Bölümü öğrencisi Can, bu gibi yaşanan olayların da bu öğretilerden kaynaklandığını düşündüğünü belirtiyor. Can, “Kadına bir mal gibi bakılıyor. Bu malın sahibi de kadının yanındaki erkek oluyor. Yanlış kadına yapılıyor, özür kocasından dileniyor. Muhatap alınması gereken kişi kadınken, ‘kadının sahibi’ olan erkekten özür dileniyor.” diyerek düşüncelerini dile getiriyor.
Üniversite öğrencileri tacizi meşrulaştıran, mağduru yok sayan, erkek egemen zihniyeti besleyen bu medya diline tepki gösteriyor. Bu dili değiştirecek olansa geleceğin gazetecileri ve kadının siyasal, toplumsal, ekonomik eşitliği için verilecek olan mücadeleden geçiyor.