Gece aç yatıp sabah aç uyanıyoruz
Zam yapılan tüketim maddelerinin başını gıda ve kağıt çekerken, tasarrufa gidilen kaynaklarda ise eğitime ayrılan bütçe bulunuyor.
Seçil UÇAR
Kocaeli Üniversitesi
Yeni Türkiye’nin yeni ekonomik planı, etkisini tüm ülkede her geçen gün daha çok hissettiriyor. “Yerli ve milli” paramız TL’nin, dolar karşısında değer üstüne değer kaybetmesi ile sermayedarlar dışında herkese adeta tasarruf seferberliği ilan edildi. Ekonomideki bu daralmayı hissetmek hiç de güç değil, artık en temel tüketim maddelerine dahi yaklaşamıyoruz; zira her alanda dışa bağımlı olan ülkemizde, samandan toplu iğneye, tohumdan kağıda her şeyi ithal edilmekte.
Krizden bile kâr eden şirketlerin milyon dolarlık vergi borçları silinirken, fatura emekçilere kesilmek isteniyor. Patronlar krizi gerekçe gösteriyor ve işten atmalar, düşük ücret, esnek çalışma meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Patronlarına böyle sıkı bir bağ ile bağlı olan hükümet ise krizi biz işçi ve emekçilerin, gençlerin “kemerleri sıkarak” çözmesini istiyor.
Zam yapılan tüketim maddelerinin başını gıda ve kağıt çekerken, tasarrufa gidilen kaynaklarda ise eğitime ayrılan bütçe bulunuyor. Bu durum üniversiteli gençleri yakından etkiliyor. Biz de KYK yurdunda kalan arkadaşlarımızla yemekhane zamlarını konuştuk.
Çevre mühendisliği okuyan Nisanur, tek çeşit yemek aldığını söylüyor. Arkadaşlarının da duruma sitem ettiğini dile getiren Nisanur, geçen sene ile kıyaslandığında verilen yemeklerle doyamadıklarını söylüyor. Kırtasiye ürünlerine yapılan zamdan etkilendiğini belirten Nisanur, “İki defter alıyoruz, 30 lira veriyoruz, kırtasiye alışverişinde beklediğimden daha fazla para ödedim” diyor. Hocaların ders takibi için önerdikleri kitapların da çok pahalı olduğunu söyleyen arkadaşımız, “Bugün sorduğumuz bir kitap 85 lira, dersi hakkıyla alttan alırım; şu an bir ders kitabına ayıracak 85 lira bütçem yok” diyerek durumu anlatıyor. Kahvaltıda ikinci bardak için bile para alındığını söyleyen Nisanur, “Fazladan çatal bıçak alıyorum ileride bunlardan da para alırlarsa diye” diyerek gülüyor.
Yan masaya geçip BESYO’da okuyan Kader ile tanışıyoruz. Yemek ücretlerinin artması hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda, “Yemekle pek aram olmadığı için bir çeşit yemek alıyorum, ama düzenli yemek yiyenler için çok zor bir durum. Yemeklere gelen zam fişten daha fazla, fiş 7 buçuk liraydı 8 buçuk lira oldu. Çorba 2 lirayken 3 lira oldu ve diğer tüm yemeklere de en az 1 lira zam yapıldı” diyor.
Tarih okuduğunu söyleyen Cansu, yurtta ilk yılı olduğunu söylüyor. Cansu şunları anlatıyor: “470 lira burs alıyorum, şu an 500 lira oldu ama aldığım paranın 285 lirasını yurda veriyorum. Okul için aldığım 5 ders kitabına da ikinci el olmalarına rağmen 240 lira verdim. Aldığım burs ile geçinemiyorum. Geçimimi sağlamak için boş günlerimde saati 6 liraya çalışıyorum. Maddi imkanlar sebebiyle bu sene dersleri boşlamak zorunda kaldım.”
Ekonomik krizden her alanda etkilendiğini söylen Cansu, “Yeme içme, giyim kuşam her şeyde ciddi bir zam var. Bir kazak almak istesem 70-80 lira, ailemden ayrı yaşıyorum ve kendi başımın çaresine bakmaya çalışıyorum. Dışarıda yememeye gayret ediyorum, ama yurtta da doyamıyorum. Yurda geldiğimden beri mide ilacı kullanmaya başladım, sürekli aynı şeyleri yiyorum, tek çeşit yemek ve yanına ayran alıyorum ve kotamı doldurmuş oluyorum, gece aç yatıyorum ve sabah aç uyanıyorum. Dolarımız yok ama Allahımız var” diyerek gülüyor.