Böyle çalışma sürdükçe ölümler biter mi!
Demir çelik fabrikalarında kuralsızlık ve hak gaspları iş cinayetlerine sebep oluyor.
Arşiv | Fotoğraf: Pixabay
Turan KARA
İzmir
Ekim ayına girerken HABAŞ'ta Evren Erik’in ölümüyle 4 işçinin de yaralanmasıyla sonuçlanan iş cinayetinin hemen ardından İDÇ’de yaşanan kazada 3 işçi yaralandı. 1 hafta sonra PETKİM sahasında enerji santrali inşasında Siemens’e bağlı çalışan 1 işçi öldü, 2 işçi yaralandı. Bu cinayetin ve yaralanmaların sebeplerini öğrenmeye çalışırken HABAŞ'ta toz tutma filtresi temizliğinde bir işçi can verdi. İşçiler can verirken, işletmelerde ise işçilerin canını alan koşullarda bir değişim olmadı. Az işçiyle çok üretim, alınmayan önlemler, günlük 16 saate varan uzun çalışma, işten atma baskısı, sendikacıların ilgisizliği... Krizle birlikte daha da artan kuralsızlık, hak gaspı ve baskılar her gün işçilerin canını tehlikeye atmaya devam ediyor. “Böyle çalışma sürdükçe ölümler biter mi!” diyen işçiler, “Biz de hatalıyız. Neden topluca ses çıkarıp yeter demiyoruz?” diyor.
‘TİS HAKLARI ÇOK GERİLEDİ’
Fabrikalar arasında İzmir Demir Çelik fabrikasında bile kazanılmış haklar olan mazeret izni, fazla mesai (bayramlar, hafta tatilinde çalışma, 16 yapınca elde edilecek yevmiye hakkı) neredeyse sıfırlanması, İş Bankası döneminden kalan toplusözleşmeye yazılmış hakların ortadan kalkması ve kuralsız ve esnek çalışmanın yerleşmesi kazaların birincil sebebi görülebilir. Ancak Türk Metal bu durumu görmezden geliyor. Sendikaya güvensizlik yaşayan işçiler de toplusözleşmeye sadece ücret artışı odaklı yoğunlaşıyor.
İşçiler ölümleri “Aşırı üretim baskısı, az işçi çalışmasından kaynaklı hem fazla hem uzun çalışma olması, amirlerin işçileri ve iş güvenliğini hiçe sayması, iş güvenlikçilerin patrona bağlı çalışmasından kaynaklı sorunu suçun patrona kalmayacak şekilde düzenlenmesi olarak görmesi ve işyerinde sendikanın güçlü olmamasına” bağlıyor. Ancak ardından da “Ben bu işi yapmam desem ne olacak? O zaman ne işin var burada diyorlar. Zaten benim yapıp yapmamamla değişmiyor fabrikadaki çalışma koşulları, hepimiz aynı durumdayız” diyor.
O KİM, SENDİKA BAŞKANI MI?
Bir işçiye Türk Metal İzmir Şube Başkanı Mürsel Öcal'ın “Tehlike arz eden durumlarda çalışmama hakkını kullanın” açıklamalarını sorduğumuzda “O kim? Başkan mı? Hiç duymadım, görmedim kendisini. Fabrikada sendikanın ne halde olduğunu pek bildiğini sanmıyorum. Esnek çalışma yaptırıyorlar, hem fazla çalışmaya denk geliyor bu durum hem de fazla çalıştığımız halde ya hafta tatili hakkını alarak ya da başka şekillerde fazla mesai yazmamaya bakıyor müdürler. Bir şey söyleyeyim sendikacıların da amirler ya da müdürler karşısında bir numarası da yok. İyi temsilciler de var aramızda arada dolaşıyorlar ama kendi kendimize söyleniyoruz bitiyor” yanıtını veriyor.
‘SUÇU YIKMAYA BAKIYORLAR’
HABAŞ'ta çalışan bir işçi ise iş güvenliği eğitimlerini eleştirerek “İş güvenlikçiler eğitim veriyor ama hep formalite. Baret, gözlük falan. Eğitime giden arkadaşlar olarak soruyoruz, bu kazalar oluyor baretle ne alakası var? Tepemizden 10 ton malzeme geçiyor, baret olsa eldiven olsa ne olacak? Baret takmamış olursanız siz suçlu olursunuz diyor. Suçu kime yıkacağına bakıyorlar. O malzeme oradan geçemez diyemiyor. Biliyor ki patron öyle istiyor” diyor.
‘BU ÇALIŞMAYLA ÖLÜM MÜ BİTER?’
“İşçiler olarak da hatalıyız” diye söze giren bir başka işçi şöyle devam ediyor: “Arkadaşımız ölmüş 2 saat önce herkes servislere binerken sosyal medyada paylaşım yapıyor. Madem o kadar üzüldük neden topluca ses çıkarıp yeter demiyoruz? Sendika bu konuda bir şey yapmıyor ondan.” Ona göre fabrikadaki düzen baştan sona değişmeli ve ücret düşüklüğünden dolayı mecbur kalınan ‘fazla mesai olayı’ bitmeli. Yetersiz işçi olduğunu, vardiyaların eksik işçiyle döndüğünü söyleyen işçi, şunları söylüyor: “Örneğin arkadaşın bir işi çıktı, gelemedi. Ben vardiyaya devam etmek zorundayım. Bu o gün 16 saat çalışmam demek. Zaten HABAŞ'ın çalışma sisteminde haftada 2 gün mecburen 16 saat yapıyoruz. Değiştirici vardiya olmadığı için kısa dönüş yapıyoruz. HABAŞ dediğin sıradan fabrika değil ki, 2 tane 120, bir tane 150 ton ocak, 3 haddane, bir saç kontunisi, yok yok. İş mi biter burada? Bu çalışmayla ölüm mü biter? Bu çukurda buna rağmen en yoksul işçi HABAŞ işçisi yine.”
‘FABRİKADA TAM BİR DİKTATÖRLÜK VAR’
HABAŞ işçisi “Fabrikada tam bir diktatörlük var, müdür ne derse o olmak zorunda, en ufak isteklerimiz bile yapılmıyor. Fabrikanın içini geçtim yemekhane ve servisler bile düzeltilmiyor ki? Servisler eski ve pis. Yemekhanede tabaklar kirli, düzgün temizlenmiyor. Her gün yemekhanede 100-150 tabak yemek yerken kenara ayrılıyor pis olduğu için. Vinçlere sadece soğutması olan klimalar takılırken ısıtmak için UFO takılıyor. Bu gibi küçük şeyler bile kırk kere söyleyerek rica minnet yapılıyor. Sendika da, başka kimse de müdür karşısında bir şey yapamıyor” diye konuşuyor.
Bir İDÇ işçisi ise “Temsilciler tehlikeli işleri yapmayın, bir şey diyen olursa söyleyin bize diyor, doğru. Ama her iş tehlikeli bu çalışma düzeninde. Birini yapmasan diğerini yapmak zorunda kalıyorsun. Bu kriz ortamında işten çıkarma ihtimali var dendiğinde, çıkarılacaklarda ilk sıraya girmek istemezsin. Kimse istemez. Bundan dolayı her işe atlıyoruz, iş güvencesi var mı ki? Yok. Daha önce toplu çıkışlar yapıldı burada” diyor.
‘ÇALIŞMAMA HAKKINI KULLANIN!’
Ölümlerle ilgili Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu her seferinde açımlama ve eylem yaparak taleplerini dile getirdi. En son Türk Metal Aliağa temsilciliği de Menemen’de yaptığı eylemde “Ölmek istemiyoruz” diyerek yanık ünitesi olan tam donanımlı hastane istedi.
Bu eylemlere cevap olarak AKP Aliağa İlçe Başkanı Cumhurbaşkanı’ndan müjde aldığını söyleyerek demir çelik fabrikalarının tam orta yerine, İDÇ arsasına konteynerdan müstesna bir acil servis merkezi kurulacağını açıkladı.
Türk Metal İzmir Şube Başkanı Mürsel Öcal, HABAŞ’ta Hasan Bostancı'nın ölümünden sonra yaptığı açıklamada “İşyerlerini gezerek üç büyük fabrikada (HABAŞ, İDÇ, EGE ÇELİK) bölümleri dolaşarak tehlike arz eden durumlarda çalışmama hakkını kullanın. Baskı yapan olursa bize bildirin diyerek arkadaşları bilgilendirdik” açıklaması yaptı.