Beş besteci, bir konser
BİFO’nun, 8 Kasım’daki Türk Beşleri konserinde Ulvi Cemal Erkin’in ‘1. Piyano Konçertosu’nu çalacak olan usta piyanist Gülsin Onay’la konuştuk.
Fotoğraf: Evrensel
Özlem ERTAN
Cumhuriyet döneminin ilk kuşak bestecileri Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Necil Kazım Akses ve Hasan Ferit Alnar, Anadolu ritimleri ile makamlarını Batı’nın çoksesli geleneğiyle buluşturup birbirinden güzel, evrensel nitelikte eserlere imza attılar. Türk Beşleri denen bu bestecilerin yapıtları sadece Türkiye’de değil, dünyada da hayranlıkla dinlendi; hâlâ da dinleniyor. Önemli solistler ve orkestralar Saygun’un, Erkin’in ve diğer Türk Beşleri’nin eserlerini yorumluyor, kaydediyor.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), 8 Kasım’daki konserini bu büyük bestecilerin eserlerine ayırdı. Şef Gürer Aykal yönetimindeki BİFO’nun Lütfi Kırdar Salonu’nda vereceği konserde usta piyanist Gülsin Onay ile tenor Hüseyin Likos’u solist olarak dinleyeceğiz. BİFO ve Cumhuriyet Bestecileri başlıklı konserde Ulvi Cemal Erkin’in “1. Piyano Konçertosu”nu yorumlayacak olan dünyaca tanınan piyanist Gülsin Onay’la hocası Ahmet Adnan Saygun’u ve Türk Beşleri’ni konuştuk.
Konserde Ulvi Cemal Erkin’in “1. Piyano Konçertosu”nu yorumlayacaksınız. Bu eserin melodik ve armonik yapısı hakkında neler söylersiniz?
Ulvi Cemal Erkin, piyanonun renklerini, olanaklarını çok iyi kullanan bir besteci. Bu eserde de oktavlar, altılılar, üçlüler, akorlar ve melodik çizgiye eşlik eden sol el mükemmel bir biçimde yazılmış. Sık sık icra ettiğim bir konçerto. Her notası ayrı bir değer.
Ahmet Adnan Saygun’un “1. Piyano Konçertosu”nu da çok seviyorum. 2 Kasım’da İzmir’de onu çaldım. En sevdiğim iki konçertoyu aynı hafta içinde çalacağım için mutluyum. BİFO ile birlikte pek çok konser verdim. Erkin’in “1. Piyano Konçertosu”nu da yıllar önce yine birlikte çalmıştık. BİFO’yla müzik yapmak bana keyif veriyor. Orkestradaki tüm müzisyenler solist gibi. Gürer Aykal’la geçmişimiz de çok eskiye dayanıyor. Belki de 100 konser vermişizdir birlikte.
Ahmet Adnan Saygun sizin piyano hocanızdı. Saygun denince ilk ne geliyor aklınıza?
Hayatımdaki en önemli insanlardan biriydi. Onunla çalışmaya başladığımda 10 yaşımdaydım. O kadar dolu bir insandı ki ilk başta biraz çekindim ondan. Ancak o, daha ilk dersimizde rahatlattı beni. Öğrettiği her şey benim için hediyeydi. Heyecanlı bir film bekler gibi sonraki dersi beklerdim. Çok büyük bir şanstı onun öğrencisi olmak. Son anlarına kadar çalıştı. Hastalandığını öğrendiğimde Almanya’daydım. Notalarının Hamburg’daki bir yayınevinde basılmasına ön ayak olmuştum. Onu aradığımda hastaneydi, ama hiçbir sorun yokmuş gibi konserlerimin nasıl geçtiğini sordu. “Ben pek iyi değilim, seni görsem iyi olur” deyince ilk uçağa atlayıp İstanbul’a, hastaneye geldim. Bu arada komaya girmek üzere olduğundan bahsediyordu doktorlar. Basılmış notalarla birlikte odasına girdim. Sesimi duyunca gözünü açıp notaları inceledi ve bir yanlış buldu. “Bu fa diyez değil, sol diyez olacak” dedi. Hatayı işaretledim. O haldeyken benimle konuşması, notaları incelemesi mucize gibiydi. Doktorlar da böyle dediler. Bu, Ahmet Adnan Saygun’u son görüşümdü. Onu kaybettikten sonra çok zor kendime geldim.
Saygun, “2. Piyano Konçertosu”nu size ithaf etmişti.
Evet. “2. Piyano Konçertosu”nu bana ithaf etmesi hayatımdaki en büyük onur. Onu da seslendiriyorum, ama “1. Piyano Konçertosu” kadar sık değil. Çünkü “2. Piyano Konçertosu”nun orkestrasyonu biraz ağır. Gürer Aykal orkestrasyonu üzerinde çalışıp biraz hafifletecek. Saygun’un “1. Piyano Konçertosu”nu yüzlerce kez çaldım. Her seferinde farklı bir yönünü keşfediyorum. Yurtdışında 19 farklı orkestrayla çaldım bu eseri.
Ulvi Cemal Erkin’in de hayatınızda önemli bir yeri var, değil mi?
Çok büyük rolü var hayatımda. Harika Çocuk yasası kapsamına alınmam için o ön ayak oldu. Hüseyin Sermet ile birlikte girdik Harika Çocuk sınavına ve ikimiz de kazandık. O, Ulvi Cemal Erkin’in öğrencisi oldu, ben de Mithat Fenmen’in. Mithat Fenmen de mükemmel bir hocaydı. Unutamayacağım dersler yaptık birlikte. Bütün büyük piyanistlerimiz onun öğrencisi. Kendisi de çok iyi bir piyanistti. Çaldığı eserin ruhunu yansıtırdı.
Anneniz Gülen Erim de Cemal Reşit Rey’in öğrencisiymiş.
Evet, doğru. Tüm Türk Beşleri’yle akraba gibi olmuşuz. Necil Kazım Akses de çok severdi beni. Uzun uzun konuşurduk. Onlarla her görüşme hayat dersiydi.
Annem çok iyi bir piyanistti. Çaykovski’nin “1. Piyano Konçertosu”nu Kerim Erim’in kızı olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nde çalmış. Dedem Kerim Erim, Einstein ile de tanışmış önemli bir matematik profesörüydü. Müziğe de çok meraklıydı. Annesi ile kız kardeşi de keman ve piyano çalarlarmış o dönemde. Annem müzik eğitimi için Stuttgart’a gitmiş ve orada babamla tanışmış. Çok küçük yaşta başladım piyanoya. Çünkü hem annem hem de babam çalıyor. Ben de meraklıymışım. Babam da kemancı aynı zamanda.
ÇOK SEVERDİM ULVİ CEMAL ERKİN’İ
Ailenizde müzik geleneği sürüyor. Oğlunuz Erkin Onay keman sanatçısı.
Erkin de babamla başladı keman çalmaya. Sonra konservatuarda çok iyi hocalarla çalıştı. Başarılı bir kemancı oldu. Onunla birlikte çalmak sadece oğlum olduğu için değil, iyi bir müzisyen olduğu için de çok keyif veriyor bana. Müzisyen olarak yaklaşımlarımız benziyor. Birlikte pek çok konser verdik. Bu sene Ankara Müzik Festivali’nin açılışında anne-oğul Mendelssohn’un “Keman ve Piyano Konçertosu”nu çalacağız. Bu arada oğlumun adı Ulvi Cemal Erkin’den dolayı Erkin. Babası, ilk eşim Ersin Onay da piyanist ve Ulvi Cemal Erkin’in öğrencisi. Ben dedemden dolayı Kerim ya da Erim koymak istiyordum adını. Ersin, “Erkin olsun” deyince bana da uygun geldi. Hocam olmamıştı, ama hayatımda çok önemli bir yeri vardı ve çok severdim Ulvi Cemal Erkin’i.