Kardeşimsin Hrant!
Hiç hiç bana öyle bakmayın...Sizlerden şikayetçiyim ben, hangi kahvehanede oturup bir çay içsem sizi masadakilere şekvâ ediyorum, ne zaman bir başka vilayetten insanla tanışsam sizi ona ihbar ediyorum..Böyle giderse, tüm herkes sizlerden müşteki olacak.Fena bir patlama olacak bir gün.Sizin '
Sizlerden şikayetçiyim ben, hangi kahvehanede oturup bir çay içsem sizi masadakilere şekvâ ediyorum, ne zaman bir başka vilayetten insanla tanışsam sizi ona ihbar ediyorum..
Böyle giderse, tüm herkes sizlerden müşteki olacak.
Fena bir patlama olacak bir gün.
Sizin ''mücrimleri gizleme'' maharetiniz, onlara himmet etmeyi hüner bilen görüntünüz, tüm toplumsal felaket senaryolarının bulunduğu bir katalogu topluma sunuyor artık.
Uhuvveti, huzuru çok gören bir beceri, ancak sorunlara, ancak acılara yatırım yapabiliyor.
Burada Hrant Dink'i öldürdüler, burada bir ayrılık yaşandı.
Burada, üç beş ufaklığı, bir Ramazan davulcusunu, bir aydın katliamının mesulları olarak karşımıza çıkardılar, siyah perdeleri bir daha açılmamak üzere çekmek için var güçleriyle cehd ediyorlar.
Burada bir millete ceza kesildi.
Tarihsel kökleri olan bir birlikteliği, pörsümüş, milli bir müdafaa ve taarruz insiyakı ile bozarak, suçlulara yataklık ediyorsunuz..
Her yıl, Hrant'a sıkılan mermilerin sayısı artıyor.
Bizim yöneticiler kurşun kovanlarını saklıyorlar, devlet görevlileri gayri resmi biçimde ''masuniyet kalkanına'' bürünmüşler..
Devlet Denetleme Kurulu o kalkanların ardındaki kimseleri ortaya çıkarmanızı istedi sizlerden.
Her 19 Ocak'ta, on binler Halaskargazi Caddesi'nde ayağa kalkıyor.
Sayfalar dolusu kitaplar, sütunlar dolusu yazılar yazılıyor.
Yokluğu bile bizi, ''kendi devletimizle hesaplaştırmaya yetiyor.''
Fıkdanı bile ''gerçeklerin kucağına atıyor'' bizi.
Geçen gece onun adına bir ödül merasimi daha düzenlendi, her yıl ''ödüller ve yıllar tükenmesine'' karşın suçlular kayalıkların ardında hala firardalar.
Bu ''gizlenme gösterimi'' elbet bir gün bitecek.
''Bir gün iyilik kötülüğü, ışık karanlığı, gerçek yalanı alt edecek'' diyordu Rakel Dink, evet, bir gün ''mücrimlerin arkasına yattığı tüm kayalıklar'' çatır çatır çatlayacak orta yerlerinden.
''Gerçeklerden kaçış macerası işte o gün, yerini saadetli bir sona bırakacak, şu saadetli sonu görmek için dahi olsa yaşama tutunuyor insan..''
Onun yokluğu bile, insanları yaşama tutunduruyor.
''Kayalıkların ufalandığı, temiz, dürüst, sillesiz ve dikensiz öyle bir final günü ve sevinci'' buraya uğrayana değin, sizlerden hep şikayetçi olacağım.
Burada Hrant Dink'i öldürdüler, hiç sıkılmadan cinayetin organizatörlerini kayırdılar, suçlularla müttefik oldular, toplumun bu mülevves ittifakları kaldıracak takatinin kalmadığını görüyorum.
Hukuksuzluğa hürmet etmek sizin içinize ne kadar siniyor bilmiyorum ama, bu bana fazlasıyla sille atıyor her öğün.
Bu silleler, ödül gecelerinde hırçınlaşmaya başlıyor, bu hırçın silleler onun doğum gününde, ''mevcut mersiyeleri inletici ve boğucu kılan tizler gibi duyuluyor.''
Hocalı'nın yıl dönümünde açılan sağduyudan uzak pankartlar ise, silleleri adeta yumruklaştırıyor dört bir yanda.
***
Burada Hrant Dink'i öldürdüler, üç beş ufaklıkla, bir Ramazan davulcusuyla karşımıza çıktılar !.
Hiç, hiç bana öyle bakmayın...
Sizlerden şikayetçiyim ben, hangi kahvehanede oturup bir çay içsem sizi masadakilere şekvâ ediyorum, ne zaman bir başka vilayetten insanla tanışsam sizi ona ihbar ediyorum.
Böyle giderse, tüm herkes sizlerden müşteki olacak.
Fena bir patlama olacak bir gün.Çok fena !