Alibeyköy’de tiyatrodan bahsetmek
İnsanların yeteneklerini ve hayallerini unutmayı seçtiği (seçmek zorunda kaldığı) bir semtte biz tiyatroyla uğraşıyoruz. Evet, “Alibeyköy”de!
Sümeyye POLAT
Ulaş KANAR
İstanbul
“Sanat topluma şuur getirir.” (Noviembre 2003)
Bu yazıyı yazan gençler olarak bizler değişimin yeri geldiğinde sanatla mümkün olabileceğini savunanlardanız. Kimi zaman bu değişim kendimizde başlar ve sanat bu işin mimarlığını üstlenir.
Sizlerin de bildiği gibi İstanbul’un kimi semtlerindeki gençlerin hayata dair beklentileri farklı olabiliyor. Bu semtlerden birisi de Alibeyköy. Kimisi genç yaşta çalışmaya başlayıp hayallerini ve yeteneklerini tozlu raflara kaldırmak zorunda kalıyor, kimisi de hem çalışıp hem de yaratabildiği imkanlarla hayallerini ve yeteneklerini gerçekleştirmekte ısrar etmeye çalışıyor. Gençlik Yaz Kampı’ndan dönüşte aldıkları ilham sonunda “Tiyatro Atölyesi” fikriyle bir araya gelen daha sonra Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Alibeyköy Cemevi’nin tiyatro kursunda ekibini genişleten ve daha düzenli ve sistematik çalışmaya başlayan arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Hayallerinin peşinden koşan işçi arkadaşlarımızdan Umutcan ile konuşmaya başlıyoruz. Tiyatroya olan ilgisinin nasıl başladığına dair şunları söylüyor: “Tiyatroya olan ilgim; kuzenimin vesilesiyle başladı aslında. 14 yaşımdayken çocuk oyunuyla adım attım tiyatroya. Uzun bir dönem şartlar nedeniyle ara vermek zorunda kaldım fakat şimdi devam ediyorum.”
SANATIN TOPARLAYICI YÖNÜ
Kimi zaman çeşitli problemlerden kaçış yolu olarak gördüğümüz sanat; din, dil, ırk ve cinsiyet gözetmeksizin hepimizi aynı çatı altında toplayan bir platform olabiliyor aslında. Tiyatroda da sahneye çıktığınız anda statülerinizi ve olmak zorunda olduğunuz kişiliği bırakıp olmak istediğiniz kişi olursunuz. Liseli arkadaşlarımızdan Destina, sanatın toplumsal açıdan toparlayıcı bir rol oynadığını düşünüyor ve şunları belirtiyor: “Aslında izleyiciler bizim vermeye çalıştığımız duygularla empati kurup, kendileriyle çeliştiği durumları değiştirebiliyor. Sanat zaten toplumla yönetilen bir şey. Toplumun yaşadığı olayları tiyatro ile gündeme getirip açıklığa kavuşturuyoruz ve evet sanat bir toplumu değiştirebilir.”
BİRBİRİMİZDEN PEK DE FARKLI SAYILMAYIZ!
Sanatı; parayla alınıp satılan, bir avuç elitist aydının oyuncağı haline gelmiş ve toplumsal değerden çok metalaştırılmış bir şey olarak görmüyoruz, insanlar üzerindeki etkisini gördükçe de görmemekte ısrar ediyoruz bu tiyatro çalışmasıyla.
Tiyatronun üzerimizdeki etkisini Diren Asmin şöyle tanımlıyor: “Tiyatro bize öyle bir etki ediyor ki; şu an saçma sapan kelimeler kullanmak yerine skeçteki şeyleri söylüyoruz. Normal hayatta da bize bir şeyler katıyor aslında.”
Emel ise tiyatronun kendisi açısından değiştirici etkisine değiniyor: “Tiyatro; farklı karakterlere girip duygu ve düşüncelerin sadece bana ait olmadığını fark etmemi sağladı.” Emel arkadaşımızın da dediği gibi aslında bu platformda birbirimizden pek de farklı sayılmayız.
İnsanların yeteneklerini ve hayallerini unutmayı seçtiği (seçmek zorunda kaldığı) bir semtte biz tiyatroyla uğraşıyoruz. Evet, “Alibeyköy”de!