Göçmen karavanı: Miami’ye vardığımda seni arayacağım
Göçmenler, ‘ekmeksizleri ekmeğe doyurmak’ için yola devam kararlılığında. Kimileri ‘Miami’ye varınca arayacağım’ diyecek kadar kendin emin.
Fotoğraf: Elif Görgü/EVRENSEL
Elif GÖRGÜ
Ciudad de Mexico
Meksika’nın başkenti Ciudad de Mexico’da hava sıcak. Jesus Martinez Stadyumuna yerleştirilen 5 bin Orta Amerikalı göçmen sonbahar güneşinin dayanışmasından faydalanabiliyor böylece. Çoğu Honduraslı ama çok sayıda Guatemala ve El Salvadorlu da var aralarında.
Gençlerin kimi tek kişilik çadırları paylaşıyor, kimileri sadece birkaç parça naylonun altına sığınmış. Çocuklu aileler için ise birkaç dev çadır kurulmuş.
ÖRGÜTLÜ DAYANIŞMA
‘Göçmen Karavanı’nın bu durağında ilk dikkati çeken örgütlü dayanışma. Sadece Meksiko eyaletinin kurumları değil çok sayıda gönüllü, sağlık, yiyecek ve psikolojik destek için burada. Her yardım çadırının önünde kuyruklar var. Bir köşede çocuk ve gençleri eğlendirmeye çalışan bir palyaço dikkat çekiyor, bir başka köşede Meksikalı gençler yaşıtları göçmenlere berberlik yapıyor. Sağlıkçılar sağlık taramasında, kiliseler yemek dağıtıyor, bazı masalarda iltica konusundan hukuki bilgiler veriliyor. En az yoğunluğun Birleşmiş Milletler masasının önünde olması ise dikkat çekici. Sonradan öğreniyoruz ki bir grup göçmen stadyumu terk edip yürüyüşlerine devam etme kararı almış ve BM görevlilerinin kendilerine otobüs verme teklifini de reddetmiş. Göçmenler, suçları faydalarından büyük kurumlara değil kendi kararlı ayaklarına güveniyorlar.
GÖÇÜN DUYGUSAL YORGUNLUĞU
Meksika Psikoterapi Enstitüsü’nden Psikolog Ana Maria Rico, göçmenlerin çoğunun ABD’ye gitmekte kararlı olduklarını söylüyor. Ancak göçün yorgunluğu ve travmasını da yaşıyorlar:
“Göçmenlere kıyafet desteği, yiyecek desteği sağlanıyor ancak psikolojik destek de önemli Sevdiklerini geride bıraktılar, korkuyorlar, kayıplar yaşadılar, ülkelerini terk ettiler, kendilerine tamamen yabancı bir ülkeye gidiyorlar. Bu nedenle duygusal olarak çok dengesiz bir durumdalar. Bazıları ise depresyonun tüm belirtilerini gösteriyor. Tabi ki ayrıca dinlenmeye, beslenmeye, banyo yapmaya ihtiyaçları var, her türlü konuda onlara yardım etmeliyiz ki gösterdikleri semptomlar azalsın. Çünkü bazılarında korku duygusu hakim, stresliler ve uyuyamıyorlar, baş ağrısı çekiyorlar. Yani sadece Karavan’la yürümenin yorgunluğunu değil ayrıca göçün duygusal yorgunluğunu da yaşıyorlar. Biz psikolojik destekle bu durumlarını hafifletmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.”
HEDEFİNDEN EMİN OLMANIN NEŞESİ
Psikolog Rico, “Yalnız burada farklı bir durum da var, çoğunda bir neşe hali de gözleniyor çünkü hedefleri var ve bu hedeften eminler” diye de ekliyor: “Tüm görüştüğüm kişilerin hedefi ABD’ye ulaşmak. Fakat tabi bu neşe duygusu da bir yükselip bir düşüyor. Honduras’tan, Nikaragua, Salvador ve Guatemala’dan geliyorlar ve yolda kayıplar yaşadılar ve bu kayıp duygusu hala onları bırakmış değil. Şanslıyız ki duygusal destek için birçok gönüllü uzman burada çalışıyor.”
Hedefinden emin olmanın mutluluğunu yaşayanlardan biri de 50 yaşındaki Honduraslı Mirian Carias. Röportaj deyince önce rujunu sürüyor ve saçlarını düzeltiyor. Kocaman bir gülümsemeyle konuşuyor.
MIAMI’DE YİNE RÖPORTAJ YAPACAĞIZ!
Genç kızıyla birlikte yola çıkmış Mirian, bir çocuğunu ise geride bırakmış: “Ülkemizi terk ettik çünkü iş yok, ağzımıza koyacağımız bir lokma yok, kızımla birlikte gidiyoruz. Honduras’ta birçok yalnız anne var ve artık nerede, nasıl yaşayacağımız bilmiyoruz. Kira ödeyemiyoruz, bu nedenle göç etmeye karar verdik. Yolsuz bir hükümetimiz var, öyle bir hükümet ki her şeyi kendisi için istiyor ve yoksulları bir salatalık kadar umursamıyor!”
Mirian bu kadar öfkeye rağmen “Yine de eğer bir işim olsaydı asla bu yola çıkmazdım” diyor: “Asla kızımın hayatını böyle tehlikeye atmazdım. Aldığımızın yolun kolay olduğunu söyleyemem ama çok zor da değildi, tanrıya şükürler olsun ki buraya kadar gelebildik. Ancak burada çok çocuklu aileler var, onlara çok üzülüyorum”
Mirian, sınırda ABD ordusunu da çok önemsemiyor, ama binlerce göçmenin dayanışmasına değil de tanrısına güveniyor daha çok: “Trump isterse bütün orduyu göndersin, asıl güç yukarıdakinde. Tanrı şu ana kadar yanımızdaydı yine yanımızda olacak. Miami’ye gittiğimde seni arayacağım ve yine röportaj yapacağız!”
‘BURAYA GELDİĞİMİZDEN BERİ AÇ DEĞİLİZ’
Guatemalalı Rafael’in “Burada ülkemde yediğimden çok daha fazla yiyebiliyorum” sözleri dayanışmanın boyutunu gösteriyor. Neden göç ediyor Rafael? “Çünkü Guatemala’da çok fazla yolsuzluk var, ben 48 yaşındayım ve iş bulamıyorum. Küçük bir işyerim vardı fakat büyükler bizi yedi”.
4 çocuğu ve eşini geride bırakmış. Göç yolunu anlatıyor: “Yol başlarda çok zordu fakat insanlar bize çok yardım etti. Meksika’ya geldiğimizden beri aç değiliz. Bakalım nereye kadar ulaşabileceğiz, sadece tanrı biliyor.”
Rafael, ABD’ye ya da Kanada’ya gitmek istiyor. Sınırda ise ABD ordusunun beklediğinin farkında: “Eğer izin vermezlerse sınır kentlerinde beklerim birkaç ay, ondan sonra geçerim.”
AÇLIKTAN ÖLMEK İSTEMEDİĞİMİZ İÇİN GÖÇ ETTİK
Honduraslı Francisca, yere serdiği bir örtünün üzerine uzanmış, erkek arkadaşı Jose Enrique ile dinleniyor. Sorulara da yattığı yerden yanıt veriyor. Temel sorunun yanıtı herkes için olduğu gibi onun için de aynı: “Çünkü ülkemizde iş yok, açlıktan ölmek istemediğimiz için göç ettik. Çocuklarımızı için bir gelecek istiyoruz”
6 tane çocuğu var Francisca’nın, fakat sadece ikisini yanında götürüyor, gerisi ailesine emanet. “Eğer sınır geçebilirsek onlara yardım gönderebilirim. Hedefimiz ABD’ye ulaşmak ama eğer geçmemize izin vermezlerse yaşayabildiğimiz yerde yaşayacağız” diyor.
Jose Enrique de annesini geride yalnız bırakmış, iş bulursa ona yardım edebileceğini düşünüyor, tek istediği bir geleceğinin olması.
EL SALVADORLU GENÇLERİN UMUDU PUTİN!
Üzerine “Trump. Sınırın militarizasyonuna hayır” yazılı afiş asılmış ve El Salvador bayrakları dizilmiş bir masanın arkasında 15 yaşındaki Vladimir ve 29 yaşımdaki Tomas sohbet ediyorlar. Stadyumda gördüğümüz tek siyasi afiş bu. Vladimir ailesiyle göç yoluna çıkmış, Tomas ise arkadaşlarıyla. Onlar “Las Maras” denilen ve ABD, Kanada ve Meksika’da örgütlü çeteden kaçmışlar.
Afişi gösterip sınırda ne yapacaklarını soruyoruz, “Mücadele edeceğiz, umudumuz var” diyor Tomas. Meksika’da kalmayı düşünmüyor, “Honduraslılar, Salvadorlular, Guatemalılar, hepimiz birlikte gideceğiz” derken çok emin görünüyor.
Tomas, politik de bir hatırlatma yapıyor: “Trump göçmenlerin gelmesini istemiyor ama kendisi göçmen annesi sayesinde ABD’de zenginleşebildi. Bu yüzden yaptığı yanlış”
Trump’ın İskoçyalı annesi 1930’da ABD’ye göç ederek 1942’de vatandaşlık hakkı almıştı.
Tomas, sınırı geçmek konusunda diğer konuştuklarımızın aksine tanrıya değil başka güçlere inanıyor. “Söylenenlere göre” diyor Tomas: “Diyorlar ki Putin, ABD’yi uyardı. Eğer Trump tek bir göçmene bile dokunursa Putin yanıt verecek!”
Putin’den emin olduğu kadar kendi kararlılığından da emin: “Ne kadar sürecek bilmiyorum ama kimse burada kalmayacak”. Bu kararlılığın motivasyonu ise oldukça evrensel: “Bir umudumuz olsun istiyoruz.”
EKMEK VE HÜRRİYET
Ziyaretimizin kısalığı iddialı genellemeler yapmaya engel, ama gözlemimiz bu göçmenlerin ülkelerinin hem en yoksul hem de en örgütsüz kesimlerinden olduğu yönünde. Kişisel geleceklerinin peşine düşmüşken birleşe birleşe dönüştükleri örgütlü gücün ne kadar politik olduğunun farkında değil gibiler.
“Ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için”* yürüyorlar şimdilik… Örgütlü adımlar atmayı sürdürürlerse ayaklarının altında giderek siyasallaşacak göç yolunun “hürriyetsizleri hürriyete doyurma” yürüyüşüne dönüşmesi de mümkün.
*Nazım Hikmet, “Açlık ordusu yürüyor”