Toprağın Çocukları’nın Ankara galası gerçekleşti
Ankara Metropol Sineması Salonu’nda gerçekleşen galaya, filmin yönetmeni Ali Adnan Özgür, oyuncu ve filmin yapımcısı Erkan Can başta olmak üzere oyuncular da katıldılar.
Toprağın Çocukları’nın ilk gösterimine Ankaralıların ilgisi büyüktü. Sinema salonunda izdiham yaşanmaması için Yönetmen Ali Adnan Özgür sahneden “30 yaşından küçük olanlar lütfen koltuklardan kalksınlar çünkü dışarıda bekleyen köy enstitülü yaşlı amcalarımıza yer vermelerini rica ediyorum. Biz bu filmi ‘imece’ amacıyla çektik sizden aynı şeyi istiyorum” diye çağrıda bulundu.
Toprağın Çocukları Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün kuruluşunun öyküsünü anlatıyor. Film, Ankara’da kapatıldıktan sonra kaderine terk edilmiş olan Hasanoğlan Köy Enstitüsü alanında çekildi. Filmin oyuncularının ve figüranların bir kısmı Hasanoğlan’da yaşayanlardan oluşturuldu. Galada onlar da yerlerini aldılar. Galaya, Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesi Mezunları Derneği’nin çağrısıyla, Çankaya Belediye Başkan yardımcısı Ali Ulusoy, Eski Hasanoğlan Belediye başkanı Ahmet Poyraz, Hulki Cevizoğlu ve Can Dündar’ın da aralarında bulunduğu birçok konuk da katıldı. Kalabalık seyirci topluluğunun salona yerleşmesinin tamamlanmasının ardından filmin gösterimi gerçekleştirildi.
Filmin gösteriminin ardından Yönetmen Özgür’ün çağrısıyla oyuncular ve filme katkısı olanlar sahneye çıktılar. Seyircilerin ayakta ve dakikalarca süren alkışlarını durdurmak yönetmen Özgür’e düştü. Özgür, öncelikle yakın zamanda ölen atlarıyla filme katkı sunan “Zorba”yı, bir trafik kazasında yitirdikleri oyuncu Onur Çilingir’i hatırlattı ve Onur’un annesi Bilge Çilingir’i de sahneye davet etti. Alkışlar ve hüzünlü dakikaların ardından, Özgür, “sürekli bu filmin öyküsü gerçek mi, yoksa kurgu mu?” sorusuyla karşılaştıklarını söyledi. Özgür, “Toprağın Çocukları’nda, Erkan Can’ın canlandırdığı ‘Kemal’ karakteri benim dedemdir. Kemal Şahingöz, şu anda burada” dedi ve dedesini elinden tutarak sahneye çıkardı.
VEFA BORCUMUZU ÖDEMEYE ÇALIŞIYORUZ
Galanın ardından Toprağın Çocukları’nda başrolü oynayan ve aynı zamanda filmin yapımcılığını da üstlenen Erkan Can ile konuştuk. Filme olan ilgiden memnun olduklarını belirten Can, “yakın tarihimizi, köy enstitülerini anlatmak istedik. Köy enstitüleri çok yakın bir tarih. Neredeyse dün daha. Ama bunları bilmeyen gençlerimiz var. Biraz onlara anlatmak, biraz hafızalarımız tazelemek için bu filmi çekmeye karar verdik” dedi. Bunun bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu aktaran Can, bu filmle “vefa borcu” ödemeye çalıştıklarını söyledi. “Köy enstitülerinin üretime dayalı bir sistemdi. Her şeyi kendileri üretip, kendileri satıyorlardı. Gittiği yöreleri aydınlatan bir sistemdi” dedi. Bu sistemin sürdürülemediğini söyleyen Can, “eğer bu devam edebilseydi sosyolojik olarak, ekonomik olarak, bilgi olarak şimdi bu ülke ve insanları çok farklı bir yerde olurdu” dedi.
AMACINA UYGUN VE SAYGIDEĞER BİR FİLM OLDU
Toprağın Çocukları’yla yönetmenliğe ilk adımını atmış olan Ali Adnan Özgür, Ankara seyircilerini hararetli ve heyecanlı bulduğunu, filmi tiyatro izlermişçesine anında müdahale ederek izlediklerini ve hayranlık duyduklarını belirtti. Özgür, Ankaralıların beğendikleri bir şeye hemen tepki verecek kadar da alçak gönüllü olduğunu ifade etti. Hiçbir yönetmenin filmine dair “anlatmak istediğim her şeyi anlattım” diyemeyeceğini belirten Özgür, “bana kalırsa bir sürü eksiğine rağmen amacına uygun ve saygıdeğer bir film olduğunu düşünüyorum. Çok eksiği var, bunları da yavaş yavaş diğer filmlerde gidereceğiz” dedi.
EGİTİME EĞİTİMCİLER KARAR VERMELİ
Özgür, “4+ 4+ 4, köy enstitüleri ya da başka bir eğitim sistemi hangisi olursa olsun bunun kararını eğitimciler vermeli, siyasetçiler değil” yanıtını verdi. Bunun sanatçılar içinde geçerli olduğunu “sanata dair kararların politikacılar değil sanatçılar tarafından verilmelidir” diyen Özgür, siyasetçilerin görevinin bu organizasyonları gerçekleştirecek olan doğru insanları bir araya getirmek olması gerektiğini söyledi. Özgür, “ben bu filmi çekmiş bile olsam 4+4+4 yada başka bir sistemi eğitimci olmadığımdan değerlendiremem. Bir gün eğer aklıselim insanlar, eğitimciler, pedagoglar, tabii ki siyasetçilerde birlikte oturup bir eğitim sistemine karar verirse eğer, bizim ülkemizde de tıpkı 1940’lardaki 1950’lerdeki gibi herkesin gıptayla baktığı bir eğitim sistemimiz olabilir” dedi. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et