Sebze ve meyveleri sirkeli suda bekletmek işe yaramıyor
Mutfaklarda meyve ve sebzeler üzerindeki ilaç kalıntılarını (Pestisit) gidermek için denenen yöntemler işe yarıyor mu?
Fotograf: Pixabay
Cemre GÖNÜLLÜ
İstanbul
Mutfaklarda meyve ve sebzeler üzerindeki ilaç kalıntılarını (Pestisit) gidermek için çeşitli yöntemler deneniyor. Bu yöntemler de hayli mesai istiyor. Sebze ve meyveler, leğenlerde çeşitli oranlarda ölçülendirilmiş sirkeli suda bekletilmeden sofraya gelmiyor. Bu çabanın nedeni meyve sebzeyi tozundan toprağından arındırmak değil. Bir nebze de olsa üzerlerindeki ilaç kalıntılarından kurtulmak. Yurt dışına gönderilip üzerlerinde ilaç kalıntısı saptanan meyve ve sebzeler sınırdan içeri alınmayınca, iç pazara sürüldüğü herkesin malumu.
Devletin bu duruma sesiz kalması vatandaşları kendi önlemini almaya zorluyor. Onlar da televizyonlarda, sosyal medyada gördükleri yöntemleri mutfaklarında denemeye çalışıyorlar. Peki bu yöntemler ilaç kalıntılarını gideriyor mu? Bunları Tarım Uzmanı Prof Dr. Tayfun Özkaya’ya sorduk.
‘KABUKLARINI SOYARAK KALINTILARIN BİR KISMINDAN KURTULABİLİRİZ’
Pestisitin bitkileri hastalıklardan korumak ya da oluşabilecek hastalıkları önlemek için kullanılan kimyasal bir tarım ilacı olduğunu belirten Prof. Dr. Özkaya, pestisitin ancak laboratuvar ortamında laboratuvar analizleriyle tespit edilebileceğini söyledi. Bol su ile yıkamanın meyve sebzelerin üzerindeki pestisitlerin bir kısmının en azından temizlenmesine yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Özkaya şunları söyledi:
“Bazı meyve ve sebzeleri soyarsak eğer yine kalıntının bir kısmını daha atmış oluruz ama sistemik dediğimiz tarım ilaçları pestisitten haylice çoktur yani yaklaşık yüzde 50 kadar. Bu şu demek bitkiye attığımız pestisit ürünün yapraklarına, meyvesine her tarafına yayılıyor. Bu yollarla ancak bir kısmında kurtulabiliriz ama hepsinden bütün ilaçlardan kurtulamayız.
Vatandaşların ilaç kalıntılarından kurtulmak için başvurduğu sirke, tuz, limon ve karbonat karışımlı suların kalıntıları azaltmak yerine başka olumsuzluklara neden olduğunu belirtti.
Meyve ve sebzelerin bol suyla yıkanmasını ve kabuklarının soyulmasını öneren Özkaya ilaç kalıntılarının çok çeşitli hastalıklara yol açtığını belirtti. Neden olduğu hastalıkların saymakla bitmeyeceğini belirten Özkaya, “Kanserden tutun da inmeler, gelişim bozuklukları, hormonel bozukluklara kadar çok geniş bir yelpaze.”
MEVSİMİNDE ÜRETİLEN MEYVE VE SEBZELERİ TÜKETİN
İlaç kalıntılarına maruz kalmamak için mevsiminde üretilen meyve ve sebzelerin tüketilmesinin tehlikeyi kısmen azalttığını ama tamamen yok etmediğini belirten Prof. Dr. Özkaya, “Seralarda kullanılan pestisit miktarı tarlada yetiştirilenlere göre biraz daha yüksek. Kesin bir şey yok. Çünkü normal mevsiminde de yetiştirilirken tarım ilaçları kullanılıyor ama mevsiminde tüketim tavsiye edilebilir” dedi.
SİSTEM ORGANİK ÜRETİMİ DE KENDİNE BENZETMEYE ÇALIŞIYOR
İlaç kalıntıları gündemimize yeni bir tarım terimi soktu: Organik tarım. Değişik şekillerde kullanılan terim, Amerika’da organik tarım, Almanya’da biotarım olarak adlandırılıyor. Kapitalist sistemin organik tarım sistemininin yöntemlerini kendine benzetmeye çalıştığını belirten Prof. Dr. Tayfun Özkaya şunları söyledi:
“Şirketler organik ürünleri sadece yüksek gelirli ya da orta gelirli kesim için sunuyor. Büyük şirketler var, bunlara organik şirketler diyelim. Organik şirketler çiftçiden konvansiyonel dediğimiz ürünlere piyasada ne kadar fiyat veriliyorsa aynı fiyata alıp piyasaya ciddi farklarla sunuyorlar. Üretimde ise ilaç firmaları organik şekilde hazırlanmış tarım ilaçları üretiyorlar. Fakat bunlar çok pahalı. Dolayısıyla çiftçilerin bu ilaçları kullanıp üretim yapmaları hayli pahalı oluyor. Bizim önerimiz ise bu pahalı ilaçları kullanmak yerine yerel tohumların kullanılması, tohum aralıklarının ayarlanması, kardeş bitkilerin kullanılması, sinekleri kovucu bitkilerin kullanılması veya ev yapımı ilaçların kullanılması gibi yöntemleri kullanarak maliyeti düşürmek. Ürünleri de tüketim kooperatifleri, topluluk destekli tarım grupları, gıda grupları, ekolojik pazar, köylü pazarları gibi pazarlarda satarak bir yola gitmeleri gerekiyor. Sistem organik üretimi de kendine benzetmeye çalışıyor. Mesela çok büyük organik çiftlikler kurulabiliyor. Yüzlerce dönüm aynı ürün ekiliyor. Bu ekolojik bir yöntem değil. Bir yerde çok ürün olmalı birden fazla ürün olmalı. Hatta bazıları bu çeşit organik tarıma endüstriyel organik tarım diyor.’’
DOĞAL ÜRÜNLERİ NASIL ANLAYABİLİRİZ?
Bir üründe pestisit kalıntısı olup olmadığının çok zor anlaşılacağını hatta anlaşılamayacağını belirten Prof. Dr. Özkaya, “Bazen lekeler ilaç kalıntıları görünüp kendini belli edebiliyor o şekilde kalıntıları anlayabiliriz. Tüketicilere önerilerimiz gıda gruplarına üye olsunlar takip etsinler. Kendi ev bahçelerinde kendileri üretim yapabilirler yoksa doğal ürünü şekline bakarak dışardan anlayamayız. Denetim genel olarak çok kötü. Bir ülkeye gönderilen bir üründe izin verilen bir pestisit düzeyi oluyor. Türkiye’deki standardın altında ise ama gittiği ülkenin üstünde ise o zaman yurtiçi piyasaya resmen sürebilirler bunu. Tabi her ülkenin de düzeyinin üstünde ise piyasaya süremezler. Bunu bilemiyoruz ancak şöyle bir durum var yurtdışına gidenlerde problem daha azdır dönenler bile Türkiye’dekinden daha az problemlidir.